Tedavi edici yani “terapötik” kelimesi, şifa anlamına gelen eski İbranice ‘refua’ kelimesinden köken almıştır. Terapötik egzersizler kas ve iskelet sisteminin fonksiyonunu arttırmak, bireyin kas kuvvetini, esnekliğini, dayanıklılığını, koordinasyonu arttırmak ve engelliliği azaltmak amacı ile yapılan egzersizlerdir.
Egzersizin tedavi edici özelliği binlerce yıl öncesinde keşfedilmiştir. Eski çağlarda Çinliler, ağrıyı dindirmek için Taoizm ve Budizm inanışlarından esinlenilerek ortaya çıkmış bir hareket terapisi olan Kung Fu’yu kullanmışlardır. Kung Fu, her ne kadar savaş sanatı olarak bilinse de aslında Yin Yang felsefesine dayanan, günlük stres ve kaygı ile başa çıkmaya yardımcı olan birtakım hareketlerden oluşmaktadır. Güç ve nezaketi harmanlayıp iç ve dış unsurlar arasında benzersiz bir denge kurarak insan figürünün potansiyel güzelliğini ve zarafetini yansıttığı düşünülmektedir(1, 2).
Milattan önce altıncı yüzyılda ise Hintli bir hekim olan Susruta, ilk defa ‘terapötik egzersizler’i tanımlamıştır. Susruta ilk ‘egzersiz reçetesi’ni yazan hekim unvanına sahiptir, üstelik de bu reçeteyi hastanın yaşını, gücünü, fiziğini, egzersiz alanını ve diyetini göz önünde bulundurarak yazmıştır. “Exercise is medicine” yani “egzersiz ilaçtır” kuramının temelleri o dönemde atılmış olup bu kuram insanlık tarihi kadar eskidir (3). MÖ beşinci yüzyılda ise Yunanlı hekimler Hipokrat ve Herodicus, tedavi edici egzersizleri birçok hastalığın önlenmesi ve tedavisi için kullanmıştır (1). Herodicus, hastalığı diyet ve fiziksel aktivite arasındaki dengesizliğin bir sonucu olarak değerlendirmiş ve bu nedenle hastalıkların önlenmesi amacı ile dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite önermiştir. Ne yazık ki, Herodicus’un eserleri günümüze kadar ulaşamamıştır, antik kaynaklarda sadece teorileri ve kavramlarının alıntıları saptanabilmektedir (4). Yine Yunanlı bir hekim olan Galen (Bergamalı Galen olarak da bilinir), MS 130-200 yılları arasında yaşamış ve kas, kemik ve eklemlerin anatomik yapısını ayrıntılı olarak incelemiştir. O dönemde Roma yasaları insan diseksiyonlarına izin vermediğinden Galen, anatomi ve fizyoloji çalışmalarının çoğunu makak maymunları ve domuzlar üzerinde gerçekleştirmiştir. Fizyoloji ve anatomi ile ilgili dört yüzden fazla eseri bulunmaktadır. Bir dönem gladyatörlerin başhekimi olarak da çalışmıştır. Gladyatörlerin bedeni ile diğer bedenler arasındaki farkı gözlemlemiş ve beden hareketlerinin insan sağlığı üzerindeki pozitif etkilerini fark ederek günümüzdeki spor hekimliğine öncülük etmiştir. Galen, hastalarına düzenli egzersiz yapmalarını önermiştir (5).
Orta Çağ’da ise 980-1037 yılları arasında İran’da yaşamış ve batıda ‘Avicenna’ adı ile bilinen Türk hekim ve filozof İbni Sina; akılcılık, hekimlik ve sporla tedavi metotlarını derlediği ve sağlıklı egzersiz alışkanlıklarının hastalıklar üzerindeki iyileştirici etkisini vurguladığı ‘El Kanun Fit Tıp’ adlı eseri ile Rönesans çağına ışık tutmuştur. Kitabında egzersizden şu şekilde bahsetmektedir: “Egzersiz vücutta ısı yaratarak atıkların vücuttan atılmasına yardımcı olur ve yiyeceklerin tamamen sindirilmesini sağlar, böylece sindirilmemiş maddelerin vücutta birikmesini engeller“. Ayrıca, fiziksel hareketsizlik nedeniyle gelişebilen bazı hastalıkları da tanımlamıştır (6,7). 1569’da Rönesans döneminin İtalyan filozofu, doğa bilimcisi ve hekimi Hyeronimus Mercurialis, ‘De Arte Gymnastica (Jimnastik Sanatı)’ isimli kitabında fiziksel aktiviteyi, hastalıkları hem önleyici hem de tedavi edici bir yöntem olarak anlatmıştır (1).
On sekizinci yüzyılda Danimarkalı nöroanatomist Niels Stensen, insan hareketinin biyomekaniğini araştırmış ve 1667 yılında ortaya attığı ‘Kas Kontraksiyonunun Geometriksel Teorisi’nde kas hareketinin kas liflerindeki kısalmanın bir sonucu olduğunu ortaya koymuştur. 1980’den sonra yayınlanan anatomik ve biyomekanik çalışmalar, Stensen’in teorisinin temelinin ve uygulanabilirliğinin hala geçerli olduğunu göstermektedir (8).
Napolyon ordusunda cerrah olan çalışan Fransız hekim Joseph Clement Tissot, 1782 yılında geleneksel immobilizasyon yöntemlerinin aksine felçli hastalar için jimnastik hareketleri önermiştir (1). Tissot’un bu yöntemle tıbbi rehabilitasyonun temellerini attığını söyleyebiliriz. On dokuzuncu yüzyılda, Fransız nörologlar Fulgence Raymond (1844-1910) ve amyotrofik lateral skleroz ve Charcot-Marie Tooth hastalıklarını tanımlamış olan Jean-Martin Charcot (1825-1893), Paris Üniversitesi Tıp Fakültesinde Nörolojik Hastalıklar Anabilim Dalı’nda profesörlük yapmışlar ve nöromüsküler rehabilitasyonu geliştirmişlerdir (9).
ABD’nin sayılı zengin ailelerinden Roosevelt ailesine mensup Franklin Delano Roosevelt’in 1921’de, ABD Başkanı olmadan önce, henüz 29 yaşında iken çocuk felci enfeksiyonuna bağlı alt ekstremite felci geçirmesi, onun rehabilitasyon ve terapötik egzersizlere özel olarak ilgi duymasına sebep olmuştur. Georgia eyaletindeki Warm Springs şehrinde kapsamlı bir rehabilitasyon merkezi kurarak çocuk felcinden etkilenen kişilerin günlük yaşam faaliyetlerinde yeniden bağımsızlık kazanmalarına yardımcı olmuştur. Burada sunulan hizmetler arasında yüzme, terapötik egzersizler, ortez eğitimi, kas yeniden eğitimi ve iş-uğraşı terapisi yer alıyordu. Merkezin kapsamlı rehabilitasyon bakımı sağlayan ilk tesis olduğu düşünülmektedir. Bu gelişmelerin ardından 1929 yılında, Pensilvania’da Temple Üniversitesi Tıp Fakültesinde Dr. Frank Krusen tarafından ilk ‘Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kürsüsü’ kurulmuştur. Krusen, terapötik egzersizlerin geliştirilerek günümüzdeki haline benzer biçimde uygulanmasını sağlamıştır. Ayrıca ‘Fiziyatrist (Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzman hekimi)’ terimini kullanan ilk kişi olması ile de ünlüdür (1).
Ülkemizde ise fizik tedaviye yönelik çalışmalar ilk olarak 1927 yılında Bursa Askeri Hastanesinde başlamıştır. Daha sonra yurtdışında fizik tedavi eğitimi almış olan Ord. Prof. Dr. Osman Cevdet Çubukçu, Türkiye’de 1929 yılında Fizikoterapi Enstitüsünü kurmuş, 1945 yılında da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde 35 yataklı ilk Fizik Tedavi Kliniğinin kurulmasına öncülük etmiştir (10).
Terapötik egzersizlere serebral palsili çocuklarda denge ve koordinasyon egzersizleri, yürüyüş bandında vücut ağırlığı desteklenerek yapılan yürüme eğitimi, kas kuvvetini arttırmaya yönelik egzersizler, duyusal entegrasyon, Bobath ve Vojta gibi nörogelişimsel egzersizler, germe egzersizleri; inme geçiren hastalarda denge ve yük aktarımı egzersizleri, kas güçlendirme egzersizleri ve Brunnstrom egzersizleri, skolyozda eğriliği düzeltici Schroth egzersizleri, parkinson hastalığında denge ve koordinasyon egzersizleri, ankilozan spondilitte spinal mobilite egzersizleri, postür egzersizleri, osteoporoz hastalarında kemik mineral yoğunluğunu arttırmak ve kırık riskini azaltmak için direnç egzersizleri, aerobik egzersizleri örnek verilebilir.
Gelelim sorumuzun cevabına… Evet, egzersiz pek çok yönden ilaç gibidir, hatta pek çok yönü ile çok daha fazlasıdır. Hekimin hastasına sadece “hastalığınız için egzersiz yapmalısınız” demesi yeterli değildir. Bu, hastaya “sadece bazı hapları al” demekle eşdeğerdir. Egzersiz, tanı konan her hastaya belirli bir doz ve formülasyonda reçete edilmelidir. Egzersiz reçetesi; egzersizin tipi, yoğunluğu, sıklığı, süresi ve progresyonu açısından kişiye özgü olmalıdır (11).
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi nedeniyle evimizde kalmamız gereken şu zamanlarda hepimize bol egzersizli, sağlıklı günler diliyorum. Sevgiyle kalın.
KAYNAKLAR
- Atanelov L, Stiens SA, Young MA. History of Physical Medicine and Rehabilitation. AMA J ETHICS 2015; 17(6): 568-74.
- Koster JC. Physical therapy in ancient China. Physical Therapy 1956; 36(7): 473-6.
- Tipton CM. The history of ‘Exercise is medicine’ in ancient civilizations. Advances in Physiology Education 2014; 38(2): 109-17.
- Georgoulis AD, Kiapidou IS, Lamprini V, Stergiou N, Boland A. Herodicus, the father of sports medicine. Knee Surg Sports Traumatol Arthrosc 2007;15(3): 315-18.
- Toledo-Pereyra LH. Claudius Galenus of Pergamum: Surgeon of Gladiators. Father of Experimental Physiology. Journal of Investigative Surgery 2002; 15:6: 299-301.
- Sarıalp R. Büyük düşünür ve spor hekimi İbni Sina’nın doğuya ve batıya etkileri. Beden Eğitimi ve Spor Araştırmaları Dergisi 1990; 1(1): 14-5.
- Siahpoosh M, Ebadiani M, Shah Hosseini G, Isfahani M, Nasrabadi AN, Dadgostar H. Avicenna the first to describe diseases which may be prevented by exercise. Iran J Public Health 2012; 41(11):98-101.
- Kardel T. Niels Stensen’s geometrical theory of muscle contraction (1667): A reappraisal. J Biomechanics 1990; 23(10): 953-65.
- Walusinski O. Fulgence Raymond (1844–1910), regrettably forgotten successor of Jean-Martin Charcot. Clinical and Translational Neuroscience 2019; 3(2): 1-8.
- Arasıl T, Garip Çimen Y. Dünyada ve Türkiye’de Romatoloji Uygulamaları. TRASD-Romatoloji-ekitap 2018. pp: 1-8
- Swisher AK. Yes, “Exercise is Medicine”….but It Is So Much More!. Cardiopulm Phys Ther J. 2010; 21(4):4.
10 yorum
Çok güzel bir makale. Damar cerrahı olarak biz de egzersiz önerisine sıklıkla başvuruyoruz.Keyifle okudum.
Hocam güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Sevgi ve selamlarımla…
Kendi saglık problemlerim ile ilgili bazı sorularımın cevabını sanırım bu makalede buldum. Reçete edilen ilaçtan daha güçlü etki egzersizlerde saklı… İyiki varsınız… Harika bir makale. Teşekkür ediyorum
Çok teşekkür ederim. Selam ve sevgilerimle…
Çok güzel eğitici tebrikle
Çok teşekkür ederim. Selam ve sevgilerimle…
Egzersiz’ in “ A’ dan Z’ ye ” akıcı bir yazıyı, kaleme almışsınız. Tebrik ederim ..
Çok teşekkür ederim.
Psikiyatrik bozuklukların medikal tedavisinin yanında egzersizin, ki bu kavramın içinde pek çok unsur mevcut, şifaya katkısı kanıtlandı.Çok impresif ve yararlı bir yazı.Kutluyorum.
Çok teşekkür ederim.