Einstein Eşitliği: Mütevazi Hayatlar Üstüne
Albert Einstein, Japonya seyahatinde çok ünlü bir yer olan Imperial Otelde konaklar. O sırada Nobel Ödülü kazandığını öğrenen ve yapılan hizmetlerden çok memnun kalan Einstein, bu sevincini garsonla paylaşarak ona bahşiş vermek ister. Garson bu bahşişi reddeder. Einstein nedenini sorunca: ‘’Japon kültüründe bir hizmet karşılığında herhangi bir hediye almak bizde son derece ahlak dışı bir eylem olarak kabul edilir; bu nedenle kabul edemem …’’ der garson. Bunun üzerine Einstein bir kağıda bir cümle yazarak garsona verir ve saklamasını ister. Garson bu kağıdı alır ve saklar. Yıllar sonra o garsonun torunları Einstein’in verdiği bu kağıdı 150 Milyon dolara satarlar. Kağıtta şu cümle yazılıdır:
‘’Mütevazi bir hayat, şuursuz bir başarının peşinden koşularak yaşanan huzursuz bir hayattan çok daha fazla mutluluk verir’’(Einstein).
Dada Eşitliği: Eşitsiz Yüzeylerin Annemin Tasarruf Bayrağında Aldığı Tekil Eşitlik Üstüne
Annem; birbirine eşit boy, renk ve desende olmayan bu eskimiş kumaş parçalarını bir araya getirerek muhteşem bir şekilde ve eşit aralıklarla biribirine dikmek suretiyle resmini izlediğiniz bir tasarruf bayrağını oluşturmuştur. Bu bayraktaki parçaları bu şekilde bir araya getirmek ise geometrinin en zor problemlerinden biridir. Hatta: ‘’Bu bayraktaki parçaları kullanarak kaç tane dikdörtgen oluşturabilirsiniz?’’ sorusunun çözümü ise çok dikkatli bir deha gerektirir. Bizler çocuk iken bu yeryüzü bayraklarına soğukta üşümemek için sarılır, okula başladktan ve Öklit geometrisini öğrenince de evin duvarlarına asarak onun üzerinde geometri problemlerini, geometrik ihtimal hesaplarını çalışarak öğrenirdik. Yine bu parçaları kullanarak en büyük ve en küçük yüzey alanına ve hatta hacme sahip olabilecek başka eşitlik ya da eşitsizlikler hakkında zihin fırtınaları estirirdik …. Lise yıllarında ise DİFERENSİYEL VE İNTEGRAL HESAP eşitliklerini kullarnarak daha ileri düzeylerde bu problemleri çözerek hem beynimizi geliştirir, hem de eğlenirdik.
Bu kol emekçisi ekmeğini taştan çıkarmış, taşta ekmek yoksa taşı akıl işçiliği ile ekmeğe çevirmiş olan emektarların sayısı bugün bir tane daha eksilmiştir….. Soğan yetiştirirken, toplarken gözleri yaşaran bu emekçi bilgelerin sayısı azaldıkça marketlerde soğan bulamadığı için gözleri yaşaranların sayısı artmıştır… Ellerini kazma ve kürek olarak kullanıp kendi rızkını dostu olduğu topraktan temin eden, bulduğunda paylaşan, bulamadığında yenisini yetiştiren bir bilge, topraktan ödünç aldığı atomlarını ona iade için toprağa girmiştir…. Kendi ihtiyaçlarını devlete yük olmadan temin eden, imanını kelamla değil ameliyle kazanan; gereğinde mühendis, gereğinde hekim, gereğinde veteriner gibi çalışarak her alanda işlevsellik kazanmış olan, ve ülkenin ekonomisine çok derin katkılar sunan bu bilge ve onun gibiler, bilgeliğini gençlere hibe ederek bu dünyadan göçmüşlerdir. Bu göçüşlerden sonra toprak işlenemez, eskimiş kumaşlar dikilemez … olmuştur ….. İstikbal ve istiklalimizin sembolü olarak göklerde dalgalanan Şanlı Bayrağımızla; tasarruftan doğan ve kanaat dağlarımızda Albayrağımızın gölgesinde dalgalanan bu tasarruf bayrağımız arasındaki dostluğu şöyle özetleyebiliriz:
Alıp sinesine renk renk parçayı….
Al bayrağımın tasarruf halısı olmuş ….
“İsraftan israfa koşan bizlere….
İpek halılardan çekilin diyor….
Bu yüce bayrağın bileşenleri….
Tasarrufun Akıl, gönül ve ruhuyla birbirine bağlanmış….
Kırık, dökük parçaları ümit, sevda ipiyle
Bölüm, bölüm birbirine ulanmış…..
Her bir parça kaybolan bir mazinin….
Yıpransa da, yok olmaz şah eseri…
Her parçası sonsuza dek dalgalanan bu bayrak,
Yanık gönüllere kuvvet veriyor….
Her parçası bir zaferi, bir sanatı haykırır….
Al bayrağım göklerde, süzülürken…
Bu bayrak dağlarda dalgalanırken….
Birlikte Dünya’ya meydan okuyor….
Al bayrağım kızıl göklerin süsü…
Bu bayraksa bize dargın toprakların örtüsü …
Kanaat dağlarımızın çiçekli süsü…
Bizsiz toprak vatan olamaz diyor.
…..
Prof. Dr. Mehmet Dumlu Aydın
3 yorum
Mehmet Hoca,kaleminizi kutlar,aklınıza ve yüreğinize sağlık dilerim.Köylü Anam da çocuklarının bebeklik ve gençlik giysilerinden kırkyama yorgan yapmıştı. Bu benim “hatıra defterim”derdi. Alzheimer olan anacığım hastalığın 2. evresinde rengarenk ve gerçekten 40 yamadan oluşturduğu yorganının her bir parçasını/her bir sayfasını ayrı ayrı okşar , bana ait giysi parçasına gelince de gülümseyerek yüzüme bakar,çocukluğuma ve de gençliğine dönerdi…
Çok teşekkürler derin anlayış ve yüce yorumlarınız için Nesrin Hocam…. Değil ülkemizin, dünya’nın…., huzur ve saadeti bile bu bayrakları taşıyan fedakarların sayesinde mümkün olmaktadır …Saygılarımla
Şu 5 konuda eşitlenmedikçe,asla olmaz! 1) türk-kürt 2) alevi-sunni 3) dindar-seküler 4) kadın-erkek 5) zengin-fakir.Eğer toplum bu konularda eşitlenme felsefesini yakalayamaz ise,EN BÜYÜK EŞİTLEYİCİ onları eşitleyecek..ÖLÜM…….Artık bu toplumun siyasal hedefi yok demezsiniz herhalde?