Doğruluk, insanın sosyal hayatta niyet, söz ve davranışları bakımından dürüst olması ve her zaman için iyilikten yana tavır koyması demektir. Doğruluk kavramının din ve ahlak alanında olduğu gibi, felsefe alanında da önemli bir yeri vardır. Her felsefi akım kendisine göre doğruluk kavramını izah etmesine rağmen felsefi açıdan doğruluk, kısaca zihinsel olarak hakikat ve gerçeğe uygun olma halidir. Haliyle felsefede ölçü, akıl ve ilimdir. Din, inanç, ahlak, hukuk, gelenek, görenek ve benzeri sosyal müeyyideler, insanlara doğruluk konusunda emir ve tavsiyelerde bulunmakta, ışık tutmakta, yol göstermektedir. Doğruluk, sosyal hayatta insanlar arasında güveni sağlar, kin ve nefret gibi duyguları önler. Dolayısıyla doğruluğun, toplumsal uzlaşı ve barışın sağlanmasında önemli bir yeri vardır. Her inanç esaslarında olduğu gibi, İslam ahlakında da doğruluğun önemli bir yeri vardır. Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde doğru olma ve dürüst hareket etme emredilmektedir. Yüce Allah’ın Fatiha Suresinde “Bizi dosdoğru yola yönlendir! ”[1] mealindeki emri, doğru olmanın önemine işaret etmektedir. Kur’an-ı Kerim’in başka bir yerinde de bu konuda şu bilgiler verilmektedir:
فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ {112} وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ
“Sana emredildiği gibi dosdoğru ol! Seninle beraber tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hepiniz, aşırıya kapılmayınız. Muhakkak ki Allah, yapmakta olduğunuz şeyleri görmektedir. Zalimlerden yana tavır koymayınız! Yoksa Allah’tan başka dostlarınız/yardımcılarınız olmadığı bir halde, ateş size de dokunacaktır ve sonra size yardım da edilmeyecektir.”[2]
Doğruluğu emreden bu iki ayet, İslam dininin asil çekirdeğini oluşturmaktadır. Rivayet edildiğine göre Hz. Muhammed (sav.), “Emredildiğin gibi dosdoğru ol!” ayetinin manevi ağırlığı nedeniyle kendisini ihtiyarlattığını söylemiştir.[3] Bu bilgiler, doğruluğun insan hayatında ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca Hz. Muhammed (sav.) doğruluk hakkında çeşitli açıklamalarda bulunmuştur. Bu konu ile ilgili bazı hadisler şöyledir:
“Allah’a inandım de, sonra dosdoğru ol!”[4]
“Doğruluktan ayrılmayınız. Çünkü doğruluk, insanı iyiliğe, iyilik de onu cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında ‘doğru’ olarak kaydedilir.”[5]
“Eğer bir satıcı, alışverişinde doğru söyler ve gerekli açıklamalarda bulunursa, ticareti bereketlendirilir. Eğer alışverişinde yalan söyler ve kusurları gizlerse, ticaretinin bereketi yok olur.”[6]
Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in (sav.) hadislerinde emredildiği, aklın, edep ve terbiyenin gerektirdiği gibi her konuda dürüst olmak gerekir. Ona göre dini inancımızda, niyetimizde, verdiğimiz kararlarda, söz ve davranışlarımızda doğruluk ilkesini elden bırakmamalıyız. İnsanlığın gereği budur.
Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
[1] el-Fatiha 1/6.
[2] Hûd 11/112, 113.
[3] Ebû Abdillah Fahruddin Muhammed b. Ömer b. Hüseyn er-Râzî (ö. 606/1210), Mefatihu’l-Ğayb, Dâru’l-Fikr, I-XXXII, Beyrut 1990, VIII, 72.
[4] Müslim, iman, 62.
[5] Müslim, birr, 105.
[6] Nesâî, büyü, 4.