Medimagazin gazetenizin, 22 Mayıs tarihli sayısında, tam sayfa olarak verilen haberin başlığında aynen böyle yazıyor. Gelin haberi birlikte inceleyelim:
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Yorulmaz İstanbul Tabip Odası’na, 1999-2003 yılları arasında hasta ve yakınları tarafından yapılan şikayetleri inceleyerek bir tez hazırlamış. Bu süre içinde toplam 1280 şikayet olmuş. Son dört yıl içinde yapılan başvurularda %42 artış gözleniyor.
Sonuçlandırılmış dosyaların dökümünde, beş yıllık dönem içinde, davranış ve ilişkilere göre dağılım şöyle:
Hasta haklarını ihlal etmek %38, mevzuata aykırı davranmak %37, deontolojiye aykırı davranmak %14, haksız çıkar sağlamak %10. Tıbbi hata veya ihmal saptanılarak disiplin cezası verilmesine karar verilen hekimlerin çalıştıkları sağlık birimlerine göre dağılımları: Özel hastane %79
Muayenehane %10
Devlet hastanesi %6
Üniversite hastanesi %5
Hatalı bulunan hekimlerin sektörlere göre dağılımı:
Özel sektör %89
Kamu sektörü %11
Cumhuriyetin kuruluşundan beri sağlık hizmetlerinin büyük bir kısmını devletin resmi hastaneleri üstlenmiştir.
Anayasamızın 56. maddesinde özetle: ‘Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi arttırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir’ denilmektedir.
Ülkemizde, dünya standartlarında hizmet veren kamu ve özel sektör hastaneleri var. Ancak, sağlığın, ‘sadece tedavi edici hekimlik hizmeti’ olarak görüldüğü ülkemizde, yerden biter gibi bodrum katlarında, mahalle aralarında, kendilerinin ne kadar sağlıklı olduğu bile tartışılan, sağlık merkezleri ve özel hastaneler açılmaktadır. Pek çoğunda bırakın geceleri, gündüzleri bile yeterli hekim ve yardımcı sağlık görevlileri bulunmamaktadır. Ambulans hizmetleri başka özel şirketlerden kiralanmış olarak gösterilmekte, aslında göstermelik olduğundan hiç verilmemektedir.
Sağlıkta baş otorite olan, planlama ve denetleme görevini yapmakla sorumlu olan bakanlığın, gelişmelere ve olaylara ne kadar yüzeyden baktığının çarpıcı özeti, yukarıdaki rakamlarda alenen ortadadır.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin temeli olan aşıları, toplumumuzun yüzde kaçına efektif olarak uygulayabiliyoruz? Bulaşıcı hastalıklarda, hekim ve yardımcı sağlık personeli sayısı ve ülkedeki dağılımında, sağlık eğitiminde, aile planlamasında, sağlığa ayrılan bütçelerde dünyanın neresindeyiz? Bunun ötesinde haberi daha fazla didiklemek gerekir mi? Yorumunu sizlere bırakıyorum.