‘Endüstride neler oluyor?’ bir bakalım. İlk kez 2011 yılında Hannover Fuarı’nda adı duyulan Endüstri 4.0, Alman Federal Hükümeti’nin sağladığı desteklerle günümüz sanayisinde yerini almış durumda. İleri gelen teknoloji devleri ABD ve Japonya gibi ülkeler, bu endüstriyi desteklediler ve gelecek hedeflerini Endüstri 4.0’a uygun bir şekilde planladılar. Endüstri 4.0 genel hatlarıyla; robotların üretimi tamamen devralması, yapay zekânın gelişimi, üç boyutlu yazıcılarla üretimin fabrikalardan evlere inmesi, devasa miktardaki bilgi yığınının veri analizleriyle ayıklanıp değerlendirilmesi ve daha birçok yeniliklerle incelenebilir.
Endüstri 4.0’ın en büyük amacı; birbirleriyle haberleşen, ortamı algılayabilen, veri analizi yaparak ihtiyaçları fark edebilen robotların, üretimi devralıp daha kaliteli, daha ucuz, daha hızlı ve daha az israf yapan bir üretim yapmaktır. Sanayi Devrimi daha çok fabrikalar içinmiş gibi olsa da aslında gelecekte sosyal hayatı bile etkileyebilecek bir yenilik. Üç boyutlu yazıcıları sadece sanayide değil, evlerimizde bile kullanabileceğiz. Kendi ihtiyaçlarımızı başkaları tarafından yapılan ürünlerle karşılamak yerine, kendi hayal gücümüzü kullanarak istediğimiz ürünü evimizde üretebilecek ve evleri minik birer fabrikaya dönüştürebileceğiz. Günümüzde yaygın olan marka bağımlılığı, gelecekte yerini fayda bağımlılığına bırakacak gibi. İleride hangi marka değil, onun yerine hangi faydalı olanı kullandığımız çok daha önem kazanacak.
Endüstri 4.0’ın sahip olduğu güzel yanlarının dışında, hayatımızı zorlaştıracak olumsuz yanları da var. Robotların üretimi devralmasıyla, insan gücüne duyulan ihtiyaç azalacak. Robotlar bir anlamda insanları işlerinden edecektir. Bu durum sadece fabrikalardaki mavi yakalılar için değil, beyaz yakalılar için de bir risktir. Çünkü yapay zekâ ile robotları kodlayabilen, tasarım yapabilen robotlar üretimi devralacaktır. Endüstri 4.0 ile birlikte, iletişim hâlinde olan makineler arasındaki anlaşmazlığı çözen makine avukatlığı gibi yeni meslekler ortaya çıkacak. Endüstride artan üretim hızı ve ürünün kalitesi rekabet için yeterli olmayacak. En çok üreten değil, müşterinin isteğini en çok karşılayan galip gelecek (Örneğin; Apple’ın dünya devi Nokia’yı piyasadan silmesi gibi). Müşteri isteğini en güzel belirleme yolu ise veri analizleri. İnternetin hayatımıza girmesiyle oluşan devasa bilgi yığınını analiz edip, en iyi şekilde yorumlayanlar galip geleceklerdir.
Ülkemiz de dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden. Üretim kapasitesi, Türkiye endüstrisini cazip kılsa bile gelecekte robotların üretimi devralmasıyla insan gücüne olan ihtiyaç azalacak ve yabancı yatırımlar giderek kendi ülkelerine kayacaklar. Bu nedenle ülkemizin üretim merkezleri dışında, inovasyon merkezi olarak da gelişen global pazarda kendine yer bulması gerekecektir. Karanlık Fabrikalar Kapımızda. Gelecekte içinde insan olmayan ve ışığa ihtiyaç duymayan robotlarla çalışan fabrikalar ile insanoğlu artık robotlarla yarışa girmeye hazırlanmalıdır. İnsansız üretimlerde daha az hata olacağı kaçınılmaz gibi. Bu yüzden işsizlik artacak deniliyor. Gelin eskiye bir bakalım; matbaa, buhar makineleri icat edildiğinde de elektrik kullanılınca da insanlar işsiz kalmadı. Şimdi de aynısı olacak. İşin temelinde yine insan var. Endüstri 4.0’ın makinelere sağlayacağı ise, onlar da insan gibi olacaklar; birbirleriyle iletişime geçecekler, anlaşacaklar ve çözüm üretecekler. Kısacası robotlar daha da ileri düzeylere geliştirilecek. Endüstri 4.0 sayesinde hızlı, hatasız ve düzgün üretim olacaktır (www.muhendisbeyinler.net).
Endüstride hâlen 2-2,5’larda olan ülkemizde, 4.0’ı geliştirmemiz için çok daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bu gelişimde ‘Biz de varız’ diyebilmek için önce iyi bir eğitime sahip olmalıyız. Eğitimde, bakanlarla birlikte sık sık sistem ve müfredatlar da değiştiriliyor. Her yeni atanan bakan ‘Sistemi değiştireceğiz’ diye demeçler veriyor. Buna rağmen PISA sınavlarında başarımız artmıyor. Aksine giderek daha da gerilere düşüyoruz. Biyolojide, sosyal bilimlerde değişiklikler yapılıyor. Yeni dönemde akademik bilgi yoğunluğu azaltılmış. Müfredat taslağında yaratıcılığı ve sorgulamayı artırmaya yönelik öneriler azalmış. Lise son sınıf biyoloji dersinin müfredatında yer alan, “Hayatın başlangıcı ve evrim” ünitesi çıkarılmış. Ünite, “Canlılar ve çevre” başlıklı bir ünite ile değiştirilmiş.
Biz hâlen 15 Temmuz’u nereye koyacağımızı, andımızı çıkartıp çıkartmamayı tartışırken teknoloji hızla gelişiyor. İşte bu gelişime bizim de acilen ayak uydurmamız gerekiyor. Ülkemizi gelişmiş ülkeler düzeyine getirebilmek ve çağdaşlaşmak adına, Endüstri 4.0’ı ülkemize hızla getirmek zorundayız. Dünya endüstride dördüncü devrime geçerken, biz eğitimimizi geliştiremezsek farkında bile olmadan, ileride çok daha gerilere düşeriz.
Şubat 2019