Pek çoğunuz Er Ryan’ı (izninizle okunduğu gibi yazacağım) kurtarmak adlı filmi izlemişsinizdir. Filmin sonunda, savaşın kaderini değiştirmese de ‘Er Rayn’ kurtulmuştur.
Ülkemiz de, her dönemde kurtarılması gereken ‘Er Rayn’lar vardır. Er Rayn olmak öyle kolay değildir. Er Rayn olmanın, değişmez bazı kural ve kriterleri vardır. Öncelikle Er Rayn, mazlum pozisyonda görünmelidir. Olmalı demiyorum, sadece mazlum görüntüsü vermesi yeterlidir. Bulunduğu yerde, kurallar dışı bir şeyler yapmasına izin verilmeyen biri olmalıdır. Güncel iktidarla her bakımdan özleşmelidir.
Her devrin, farklı tipte Er Rayn’ları, olmuştur. Bunlar, günümüzde de vardır. Oldukça sabırlıdırlar. Pek fazla etliye sütlüye karışmadan, oturup kendilerine yakın bir idarenin gelmesini beklerler. O idare işbaşına geldiğinde ise, artık bizimkiler başta diyerek, usul usul çalışmaya başlarlar.
Çalışmalarında, yönetime yakın olanları kullanmaya çalışırlar. Bakan, il başkanı, ilçe başkanı, parti delegesi, rektör, dekan, müsteşar, genel müdür ya da herhangi bir idareci, her kimse, onun dayısı amcası, dedesi, babası, eşinin yakınları ilk kullanılacaklar arasında gelmelidir.
Burada kurtarmayı yapacak olan makamın, kişiyi ve özelliklerini bilmesine çoğunlukla gerek yoktur. Atanacak kişinin, o iş için uygun olup olmaması eğitim ve bilgi durumu yabancı dil bilmesi, konuyla uzaktan yakından ilişkisi hiç önemli kriterler değildir. Kendisine referans veren kimsenin, makamı ve konumu işi kotarmak için yeterlidir.
Er Rayn’ın mazlum rolünü çok güzel bir şekilde oynaması işin ana kuralıdır. Çocukların okulu, eşin başının örtüsü, halen çalışmakta olduğu kurumun yeri, büyük merkezlere olan uzaklığı, yolların virajlı oluşu, yerlerin kayganlığı, merdivenlerin durumu, odaların güneş durumu, boyası, kınası ne varsa mazeret olarak kullanılmalıdır.
Bu konuda kafa yoran biri, örneklerini hemen her kurumda kolayca bulabilir. Önceden hülleyle profesör yapılıp, daha sonra üniversitelerinden bakanlığa balıklama atlayıp, başhekim koltuğuna oturuverenler, yine üniversiteden genel müdürlüğe tayin edilip daha sonra şefliğe kapağı atanlar ve daha niceleri. Geçmiş dönemin er Rayn’ı olarak, Ankara ZTB Doğumevi’ne de benzer şekilde bir başhekim Atatürk Üniversitesi’nden tayin edilmişti. İktidar değişince kendisini birden şefliğe atayıverdiler. Şimdiki Er Rayn’lar daha çok, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden. Her Rayn bu kadar şanslı ve başarılı olamıyor. Bu yolda bazılarının nefesleri yarı yolda tıkandığında, onları daha sonra daha küçük görevlerde veya özel sektörde görüyoruz.
Ben burada sadece sağlıkla ilgili olanları biliyorum. Diğer bakanlıklarda da aynı düzenin devam ettiğinden hiç kuşkunuz olmasın. Zaman zaman kurtarılan Er Rayn’ların haberlerini gazete manşetlerinden izliyorsunuz. İmamdan hastane müdürü, tarih öğretmeninden işletme müdürlüğü ve daha niceleri.
Bunların pek çoğu yeni başladıkları yerlerde, bilgi ve deneyim eksiklikleri ve başka olumsuzluklar nedeniyle yeterince başarılı olamıyorlar. İlgilendikleri işler aksıyor, makam için o birimde çalışan ve beklenti içinde olanların şevki kırılıyor. Sonuçta o birimin verimi düşüyor. Kâr eden bir kuruluş giderek zarar etmeye başlıyor. Ancak bu olumsuzluklardan üst yönetimlerin ya hiç haberleri olmuyor veya haberleri olsa da ilgilenmiyorlar.
Aslında, kurtarmayı gerçekleştirenler için, bunların hiç biri önemli değildir. Önemli olan Er Rayn’ın kurtarılmasıdır. Er Rayn kurtarılacaktır. Ne bahasına olursa olsun.