-İyi eylem tam olarak nedir?
Kendi lehine olup olmadığına bakmaksızın öteki yararına yapılan bir eylemi, her kişi için ve her koşulda aynı şekilde eyleyebiliyor isem bu iyi bir eylemdir. O halde bu ilke yasa ile eylemeli ve bu konuda tutarlı olmalıyım.
İyi olduğuna hükmettiğimiz için bir şeyi arzu etmiyoruz, tersine bir şeyi arzu ettiğimiz için onun iyi olduğuna hükmediyoruz. -Spinoza-
Bağban yakarır bağda yemiş tükenmesin
Dua eder durur bağı büyüsün genişlesin
Bağdan vazgeçen derdini görür ötekinin
Üryan iken şükreder bağda yetim yediği için
-İyi eylem beni alacaklı mı kılıyor?
Karşılık beklemeden öteki yararına eylemde bulunmak! Bu oldukça güç görünüyor. Lakin eylerken karşılık beklersem tüccardan ne farkım kalır? O halde ötekinin yararı için eylerken ileride karşılaşabileceğim hayal kırıklıklarını çoktan göze almış olmam gerekir.
Çoğu insan kendisine iyilik yapılmasını istese de bir beklentisi olmadan kendi iyilik yapmak istemiyor. -Aristoteles-
Biri zevküsefa içinde erdemden bihaber
Diğerine kader vurmuş erdeme söver
Ötekinin bir ayartı ile yerle bir olur erdemi
Beriki kendine ne vaad edildiğiyle ilgili
Erdem yoluna koşulsuz revan olan kim
Erdem mi yok yolcusu mu yok bilemedim
-Muhtaç olanın halini gerçekten anlıyor muyum?
Eylerken ötekini anlayabilmem, empati yapabilmem gerek. Öyle ki ağacımdaki meyveyi muhtaç olana vermek yerine dallarımdan kendisinin koparmasına izin vermeliyim. Aksi halde eylemim ile sadece ötekinin ihtiyacını karşılamış / onu borçlu kılmış olurum!
Eğer acı çeken bir dostun varsa, dinleneceği yer ol acısının; ama adeta sert bir yatak gibi ol, bir sahra yatağı gibi: en çok böyle faydan dokunur ona. -Nietzsche-
Ötekinin derdine derman
Derdi kendine dert değil
Derde derman olan yüreği
Kendine derman değil
-Peki bu kötülüğün kaynağı nedir?
Kendime ve sonra etrafıma bakıyorum; ben dahil herkes erdemli, herkes haklı, herkes ahlak abidesi! Halihazırda durum böyleyse; neden biri muhtaç başkası gani? Bunca kötülüğü bize yapan kim?
Kendimi olduğum gibi değil, sadece kendime göründüğüm gibi biliyorum. -Kant-
Ahlaktan bihaber sözüm ona inançlı
Mazluma bigane kendine sorsan ahlaklı
Herkes kendince doğru yolun seyyahı
Asıl mevzu, nükte söylenmemiş kaldı
-Kendimi gerçekten tanıyor muyum?
Ortaya koyduğum bu ilke yasayla eylemiyorum, bir tutarsızlık var bende, hissediyorum. Kandırıyorum kendimi, eylerken hep bahanelerim var. Zihnimde alıp veriyor tefekkür ediyorum. Hayır! Artık iç dünyamda haklı çıkmaktan sıkıldım. Sorunun kaynağı bizatihi benim!
Bir an bile gönlüm sevinmedi. Adalet istiyorum, oysa ki tüm adaletsizlikler benden çıkıyor. Bu yüzden benim bütün feryadım hep bendendir, benden. -Rumi-
Mülkiyet edinmek; tuzlu su içmek misali, içtikçe susatan susadıkça içirten, sonu gelmez bir kanserdir. -Engels-
İnsan zevk eder koparıp kaptığından
Kendin hesaba çekmez yaptığından
Farkında değil Dimyat’a taptığından
Sanar azıcık bulgur tek kendinde bezirgan
-Bende olmayana içten içe imreniyorum
Kısır döngüye girmiş gibiyim. Arzularımın sonu gelmiyor. Yaşadığım her tatmin başka bir arzunun tohumu oluyor. Yoksa sessizlik ve dinginlikte mi bu açmazın yanıtı?
Hep hiçlikte kalanlar tutkuludur özüne, hep varlıkta kalanlar tutkuludur yüzüne. -Lao Tzu-
Kır zambağı kış endişesi gütmez
Susuz çiçek yağmadı diye dövünmez
Kırlangıç geç gelen bahara küsmez
Metanet dolu doğa sükut eder söylenmez
-Hikayemin öznesi ben miyim?
Diyebilirim ki; gerçekten de talih, geri verilmesini istediğinde zenginliğini / sağlığını / şöhretini şikayet etmeden geri verecek olan kişi dışında bunları güvenle nerede saklayabilir?
Tanrım; bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul edebilmek için huzur, değiştirebileceğim şeyler için cesaret ve aralarındaki farkı anlayabilmek için de gereken bilgeliği bağışla! -Marcus Aurelius-
Fakat hangi yenilmiş olan haksızlık üzerine yakınmadı? -Hegel-
Başarıda sevinip böbürlenir
Yenilgide dövünüp yaftalarsın
Kazandığın sahiden senin midir
Kaybettim diye hayıflanırsın
-Arzu edilenin beyhudeliğini keşfetmek
Sefa sürüp gam çekmeye devam; ta ki gelene böbürlenmeyip gidene yas tutmayana kadar!
İçine düştüğü denizden kendi hızıyla fırlayıp çıksın, beslendiği çamurun üstüne yığdığı kabukları, çakılları, o mutlu sayılan yaşamaların / dünya nimetlerinin pürtüklü kalıntılarını bir silkeleyip atsın üzerinden, sen o zaman seyreyle ruhu! -Platon-
Arzu edilen şeyi elde etmek, onun ne kadar nafile olduğunu keşfetmektir. -Schopenhauer-
Alsam, başkasını istemem diyordun
Aldın, yine istedin
Görmesem yaşayamam ölürüm diyordun
Gördün, yine öldün
-Benlik algısını kırmak / İnancın önemi
Aslında, eğer varsa, başarı hikayemin bana ait olmadığını; eyliyorsam O’nda eylediğimden başarının asıl sahibinin O olduğunu artık biliyorum. Hikayemin kahramanı ben değilim, O!
Onu sana verenin senden geri alırken neyi aracı yaptığı seni niye bu kadar ilgilendiriyor? -Epiktetos-
Benlik içinde kaybolmuşsun
Tevhid dedikleri sana hikaye
Benlik gidince elden
Tevhid yaralarına olur çare
Gücü tekrar alınca eline
Kavuşursun yine benliğine
Benlik geldi tevhid gitti
Ben varken tevhid neyime
-Halis din / İnanç
Yeryüzünde yapılan tüm iyilikler O’nun bir yansıması olmalı! Biricik ve kutsal olan diye bir şey var ise bu O’ndan başkası olamaz. O halde eylerken O’nda eylemeli ve İyi olanın yani O’nun dışına çıkmamalıyım.
Şeriat, tarikat yoldur varana; Marifet, hakikat andan içeru. -Yunus Emre-
Tespih O’na yaranma çaban mı
Kötülükten sakınman için için bir uyaran mı
Tespih sevap kazanma aracın mı
İyilik yapman için bir hatırlatma mı
Tespih cennete girmen için vasıta mı
Benlik algını kırman için anahtar mı
Tespih kefaretin için ulaşılası bir sayı mı
Seni doğruluk yolunda yürüten ışık mı
Tespih afyon dinin oyuncağı mı
Halis dinin pusulası mı
-İçsel motivasyonu bulmak
O’nda eylediğimi farketmek benim içsel motivasyonum. Bu bilinçte olduğum sürece iyi olanı yapmak hem ödevim hem de ödülüm olur. O’nun dışında eylersem / kötü olanın ardısıra düşersem, varlığımın ne anlamı kalır?
İbadetin işlevi Tanrı’yı etkilemek değil; dua edenin tabiatını değiştirmektir. -Kierkegaard-
İçinde O’nu farkedemezsen
İbadetlerin ritüel olur
İçinde O’nu farkedebilirsen
Davranışların ibadet olur
-Son söz
Defteri elime aldığım her an arkasını çevirip aldığım şu notu okuyorum ve görev telakki ediyorum bu satırları kendime:
Küçük yağmur damlasının
Susuz yaprağa yaptığı gibi
Narin ve hayat veren bir dokunuş
Sonra öze geri dönüş ve özde kayboluş
Adsız mükerrer ve mütevazi
İşte Kutsal Yolun hikayesi!