Kavramlar günlük hayatın işleyişi içinde tanımlanan, anlamlandırılan ve tutum üzerinde etkili olan kelimelerdir. Sağlık bakımı etik ilkelerinde eşitlik kavramına ‘herkes aynı hak ve özgürlüklere sahiptir’olarak değinilir. Hipokrat ve Florence Nightingale’nin görüş ve düşüncelerinden derlenen “Hemşirelik Andı, eşitlik kavramını kapsamlı biçimde vurgular. Eşitlik, iki şeyin her yönden denk olması demektir. Eşitlik kavramı, genellikle fırsat ve imkân eşitliği olarak ele alınmaktadır. Eşitizm ise eşitlikçi yaklaşım olarak tanımlanabilir.Yapılan araştırmalar, çocukların sadece akran gruplarıyla eşit olduklarını düşündükleri, yetişkinlerle eşit olmadıklarını düşündüklerini göstermiştir. Eşitlik kavramı ; çocukluktan itibaren evde ve sokakta oyuncağını,sevdiği yiyeceği paylaşırken, oyuna katılacakları seçerken/seçilirken öğrenilir. Eşitsizlik ise ailede kardeşler arasında, okulda öğrenciler arasında taraf tutma ya da kayırmalarda, mahalle ve sokak etkileşimlerinde ise kız, erkek ayrımcılığı ile öğrenilir.
Temeli “insan onuru” kavramına dayanan eşitlik ilkesi, Anayasamızın 10. maddesinde düzenlenmiş yasama, yürütme ve yargı organları olmak üzere devletin tümüne hâkim olan ilkelerin başında gelmektedir. ”Herkes, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşittir. Bu Kanun kapsamında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş temellerine dayalı ayrımcılık yasaktır.”
Eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm ve benzeri hizmetleri sunan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan ya da bu hizmetler hakkında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayrımcılık yapılması yasaklanmıştır.
AB Lizbon Antlaşması(2009)157.Mad.”kendini yeteri kadar temsil edemeyen kadın veya erkekler için var olan eşitsizliği gidermek için” pozitif ayrımcılık üzerinde durmuştur. Herhangi bir engeli ya da özel durumu olmayan kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılması eğilimi, günümüzde özellikle feministler, Y ve Z kuşağı tarafından eleştirilmektedir.
Sağlık durumu temelinde ayrımcılık, kişilerin sağlık durumu dolayısıyla eğitim, ulaşım, sağlık kuruluşları, binalar, bilgi/iletişim, istihdam, özlük hakları, terfi, mal ve hizmetlere erişim gibi hakları bakımından ayrımcılığa uğradığı hallerde söz konusu olur. Örneğin; kişinin HIV pozitif olması nedeniyle haklı bir gerekçe olmaksızın çalıştığı restoran tarafından işine son verilmesi sağlık temelinde ayrımcılık oluşturacaktır.
Engellilik temelinde ayrımcılık ise; fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit şartlarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum olarak tanımlanmıştır. Üzülerek söylemem gerekirse, bu alandaki ayrımcılık ve eşitsizlik ülkemizin gelişmişlik karnesinde kırık not olarak yerini korumaktadır.
Eşitsizliğin belirgin olduğu ayrımcı tutumları;
Kadınların cinsiyetine bağlı doğum izni, süt izni, doğuma bağlı iş akdinin feshi gibi konularda,
Bireyin mensup olduğu dini, inancı veya mezhebi sebebiyle farklı bir muamele ile karşılaştığı durumlarda,
Nasrettin Hoca’nın “Ye Kürküm Ye “ fıkrasında olduğu gibi ; varlık, zenginlik, mal, mülk olarak tanımlanan ve kişilerin ekonomik seviyeleri ne göre sergilenen davranışlarda görebiliriz.
Bir kişinin hem düşüncesi hem de inancı nedeniyle işe alınmaması , bekâr bir erkeğin medeni hali ve cinsiyet dolayısıyla ya da düşük geliri nedeniyle ev kiralayamaması durumu gibi çoklu ayrımcılık tutumları da son yıllarda artmıştır.
Ayrımcılık ya da eşitsizlik kabul edilmeyen durumlar; Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar (Kas gücü isteyen işler, bireyin seçme hakkı olan doğumda kadın hekim ve hemşire isteme gibi) ; Eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik, gerekli, amaca uygun ve orantılı farklı muamele (istihdamda engelli bireylere yönelik kota uygulaması gibi ) ; İşe kabul ve istihdam sürecinde, hizmetin zorunlulukları nedeniyle yaş sınırlarının belirlenmesi ve uygulanması (15-65 yaş arası çalışma gibi); Çocuk veya özel bir yerde tutulması gereken kişilere yönelik özel tedbirler ve koruma önlemleri; Bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine mensup kişilerin istihdamı gibi sıralanabilir.
Din,dil,ırk,cinsiyet ve ekonomik gelir farkı gözetmeksizin birey, aile ve topluma hizmet, sosyal devletin,kurumların ve profesyonellerin görevidir. Eşitizm, Dünya vatandaşına ayrımsız ve eşitlikçi bir yaklaşım demektir.
Kaynak
https://www.tihek.gov.tr/