İnsanoğlunun eşitlik anlayışı, ilk insandan itibaren tartışma konusu olmuştur. Habil ile Kabil’in aynı kızla evlenmek istemesi, eşitlik üzerine yapılan ilk tartışmalardan biridir. Komünizm ideolojisi de eşitlik talebi üzerine şekillenmiş bir ideolojidir. Eşitlik temeline dayandığı iddiasıyla ortaya çıkan bu ideoloji, hayata hakim kılınmaya çalışılırken yüzbinlerce insanın hayatına mal olmuştur. Uğruna yüzbinlerce kişinin hayatını kaybettiği komünizm, dünyada 70 yıl varlığını sürdürmüş ve ardından kendini feshetmiştir. Komünizmin kuruluşundan önce ve sonrasında, eşitlik veya eşitsizlik nedeniyle kitlesel savaşlar ve ülkeler arası çatışmalar yaşanmıştır.
Kişiler ve gruplar arasındaki eşitlik tartışmaları kadar, kadın ve erkek arasındaki eşitlik tartışmaları da tarih boyunca devam etmiş ve halen sürmektedir. Sanayi devrimi sonrasında kadının ekonomik hayata katılımı, kadın-erkek eşitliği konusundaki tartışmaları daha da alevlendirmiştir. Sinema sektörünün ve ardından dijital müzik ve film platformlarının gelişmesi, kadının sosyal konumunu yükseltmiştir. Bu durum, bazı toplumlarda yaşayan kadınların sesini güçlendirerek, eşitlik taleplerini daha yüksek sesle dile getirmelerine yol açmıştır.
İnsan doğasında var olan yaşama ve güçlü olma isteği sürdükçe, bu tartışma da devam edecektir. Sosyal yapıdaki tercihler, tarih boyunca ve toplumdan topluma farklılık göstermiştir; bu nedenle, bu tartışmanın galibi de zamanla değişebilir. Dünyada baskın güçler ve akımlar değişmektedir. Geçmişte, Osmanlı İmparatorluğu hakim bir güçken ve diğer ülkelerin nüfuzu sınırlıyken, nüfuz alanındaki sosyal yaşam da Osmanlı’dakine benzer bir şekilde şekilleniyordu.
Günümüzde ise ABD-İngiltere ekseninde bir dünya liderliği söz konusudur ve bu eksende tercih edilen sosyal yaşam tarzı, dünya genelinde daha fazla destekçi bulmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından tanınan 192 ülke olmasına rağmen, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan 5 ülke bulunmaktadır. Bu 5 ülkenin tamamının destek vermediği bir karar alınamaz. Her ne kadar diğer ülkeler Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız olarak tanınsa da, ülkeler arasında bir eşitlik söz konusu değildir.
Fizikte, hacim veya ağırlık açısından eşitlik vardır. Ancak söz konusu insan olduğunda, her bireyin eşit olduğu iddia edilse de sosyal gerçeklikte bu mümkün olamamaktadır. İnsanlar, eğitimleri, zekâları, boy ve kiloları, dış görünüşleri, fiziksel yapıları ve sahip oldukları maddi imkanlar açısından eşit olamazlar. Bazı durumlarda, örneğin ceza hukuku gibi alanlarda kadın ve erkekler arasında eşitlik sağlanabilir, bu gibi durumlarda eşit davranmak gereklidir. Ancak kadın ve erkeklerin birbirlerine üstün oldukları özellikler vardır. Gelişmiş ülkelerde, aynı işi yapmalarına rağmen farklı maaşlar alan kadın ve erkekler mevcuttur.
İslam’da, Allah katında üstünlük, iman ve ibadetle ölçülür. İslam dininde, eşitlikten ziyade adalet kavramı ön plandadır. Allah’ın isimlerinden biri olan “Adl”, adaletli anlamına gelir ve Allah herkese yaptıklarının karşılığını adalet ile verir.
İnsanların bilgi ve birikimleri, zekâsı, gücü, içinde doğdukları ortam ve sahip oldukları imkanlar göz önüne alındığında, topluma katkı sağlama ve bulundukları ortama nüfuz etme yetenekleri hiçbir zaman eşit olmamıştır. Aynı şekilde, insanların bulundukları ortamdan eşit şekilde yararlanmaları da mümkün değildir. Aynı ortamda bulunan bireylerden bazıları zamanla daha yüksek gelir elde ederken, diğerlerinin daha düşük gelir elde etmektedir.
Sağlıklı bir toplum oluşturmak için her bireye aynı kaynak ve fırsat sunulamaz. Her bireye eşit kaynak ve fırsat sunmanın yerine her bireye adaletli kaynak ve fırsat sunmak kaynakların verimli kullanılması bakımından daha akla yatkındır. Adalet toplum içerisinde dezavantajlı grupları destekleyen ve toplumsal yapıdan kaynaklanan eşitsizlikleri gideren önlemleri almayı gerektirir. Bu farklılıklarla beraber her birey ve topluluğun eşit miktarda değerli olduğu da dikkate alınmalıdır
Son zamanlarda daha sık dile getirilen değerleme kavramı, eşitlik ile ilgili tartışmalarda dikkate alınmalıdır.
2 yorum
Akademik bir yorum olmuş, sohbet tadında bir anlatım olmuş. Velhasıl; adaletli düşünen kalplere, eşitliğin konum ve duruma göre olacağını bilen berrak zihinlere, bilgi hediyesi ve referans olacağını, umuyor ve düşünüyorum.
Kaleminize kuvvet, dimağınıza sağlık dirilik temenni ediyorum Hasan hocam. Selam ve selametle.
Şu 5 konuda eşitlenmedikçe,asla olmaz! 1) türk-kürt 2) alevi-sunni 3) dindar-seküler 4) kadın-erkek 5) zengin-fakir.Eğer toplum bu konularda eşitlenme felsefesini yakalayamaz ise,EN BÜYÜK EŞİTLEYİCİ olan ÖLÜM onları zaten eşitleyecek..…….Artık bu toplumun siyasal hedefi yok demezsiniz herhalde?