Tıp etiği tıp ahlakı ve hekim-hasta ilişkilerinden bahsederken bir şey gözümüzden kaçmaktadır.Bir insan ne kadar ahlaklı olursa olsun karşısındakine gülümseme ile davranmazsa bütün ilişkisi olumlu yönden uzaklaşır. Böylece her türlü davranışı negatif olarak algılanabilir.İnsanlar farkında olmadan da gergin ve asık yüzlü olabilirler ve karşısındakinde kötü yansımalar bırakabilirler.Bu söylediklerimiz hastasını mutlaka bir yol arkadaşı yapması gereken hekim için de böyledir. Gülümseme belki insan hayatında küçük bir nokta olarak görünebilir.Ama kişi bir gülümseme ile karşısındakine umut ve cesaret verebilir.
İşte bu noktada gülümsemenin çok önemli olduğunu belirtmek istiyoruz.
Burada çok önemli bir nokta vardır ki o da gülümsediğimizi sandığımız halde asık bir yüzle durmamızdır. Bu genelde böyledir. Bazen da zorla bir sırıtma durumuna gireriz.Gerçek tebessüm insanlar arasında gerçek dostluk ilişkileri kurar. Ancak zoraki bir gülümseme dostluğu zedeler.Örneğin günlük yaşamda bir mağazadaki satıcı sizi asık bir yüzle karşılarsa oradan alışveriş yapmak istemezsiniz.İşte bu durum hekim-hasta ilişkilerinde de böyledir. Bazen gerçek bir gülümseme ile gerçek olmayanı anlamak zor olabilir. Ancak göz ifadesi bunu açığa çıkarır. Bütün bu durumlar insanın isteyerek yapabileceği şeylerdir.Yani bunun eğitimi de olabilir ama özellikle iyi niyete sahip olmak çok önemlidir. Ancak burada dalgınlıkla gülümsemeyenlerin eğitim alarak insanlara daha yumuşak ve insancıl bakmaları önemlidir. Burada adaleler üzerinde uygulama ile gevşeme ve gülme talimleri yapılabilir.
-Hekim hastayı dinlerken bazı dinleme tekniklerini de bilmesi gerekir. Hekim hastayı dinlerken bazı davranışlar gösterebilir. Bunlar psikolojik olarak hastada olumlu ya da olumsuz etkiler yapabilirler. Hekim de hastanın anlattığı şeylere yoğunlaşıp ilgi gösterirken bazı bedensel tavırlar içine psikolojik olarak girer. Bu aşamada hekim, dikkatini hastaya vermeli ve böylece hastanın, hekimin kendisine önem verdiğini anlamasına yardımcı olmalıdır. Kaynaklarda, bu ilk klinik görüşmede hekim-hasta iletişiminin ilk anlarında birbiriyle kaynaşma dönemi olan bir suskunluk dönemi olduğu belirtilmektedir. İşte bu dönemdedir ki gülümseme ve dostane bakış birçok durumu pozitif hâle döndürebilir.
Yine bilindiği gibi, hekimin aile çevresi, kendi yaşam deneyleri, değer yargıları, dini inanışları, sosyal anlayışları gibi kişisel değerleri, onun hastaları ile olan ilişkilerinde çok kuvvetli bir etkendir. Ancak hekimin hastaları kendi standartlarına göre davranmaya zorlaması, onu zorluklara sürükleyebilir. Bu bakımdan hekimin hasta ile ilişkilerinde heyecanlarına hakim olması gerekir. Ancak çok sayıda hastaya bakmak yükümlülüğünde olan bazı hekimler, bir de problemli hastaların ortaya çıkması ile iyice yorgun düşebilirler, bu durum da hasta ile ilişkilerde dengesizlik yaratabilir. Bu bakımdan özellikle çok hastaya bakma yükümlülüğündeki bazı hekimlerin psikiyatriyi iyi bilmeleri, ufak tefek olguları çözümlemeleri gerekir. Bütün bunlarda hekimin gerçek bir gülümseme ile hastayla olan problemlerini yumuşatması mümkündür.
Şunu unutmamalıdır ki gülümseme her yolu yumuşatır ,gerginliği azaltır,anlaşmazlıkları giderir ve güven ve bağlılığı sağlar ve her işde olduğu gibi hastanın tedavisinde de olumlu ve başarılı olunur.
Yine bilinmelidir ki hekim, hangi çeşit tıbbi uygulama içinde olursa olsun insanın değerine saygı ve sevecenlik gösterecek ve gerek teknik gerekse ahlak yönünden, bütünüyle bağımsız, yeterli bir tıbbi hizmet sağlamaya kendini adayacaktır. Bu durumda gülümsemenin ne kadar etkili olduğu da çok açıktır. Performans’ın minik bir gülümsemeyi engelleyeceğini hiç sanmıyoruz. Bilakis çalışmalarda uyum ve sevecenlik sağlamaktadır.