Globalleşme ile birlikte dünya vatandaşı kavramının ve yaşamının dillendirildiği günümüzde; kültürler arası etkileşim beklenilenden hızlı olmuştur. Son yıllarda ülkemizde giderek önemsenen sağlık turizmi ile yaşlı seyahatlerinin arttığını, yabancıların ikametlerinin yasal olarak kolaylaştırıldığını, ekonomik sorunlar, savaş ya da terörle göçlerin arttığını, sahil kasaba ya da şehirlerinin uluslararası emekliler kentine dönüştüğünü görebiliyoruz. Dolayısıyla farklı dil, din ve kültürdeki bireylerin bir araya gelmeleri, aynı mahallede oturmaları, aynı hastaneden, kurumdan hizmet almaları gerçeği ,günümüzün yadsınılamaz bir gelişmesidir ve biz sağlık profesyonelleri bu değişim ve gelişimi dikkate almak zorundayız.
Bireylerin biyopsikososyal yaşlanmasında din, dil, ırk, inanç, değer ve kültürlerinin etkilerini inceleyen "etnogerontoloji" ve farklı kültüre sahip yaşlıların sağlık bakımı demek olan "etnogeriatri" kavramları, sağlık profesyonellerinin eğitim ve hizmetinde yerini almıştır . Etnogeriatrik yaklaşımda hizmet verilecek popülasyona ait sosyodemografik verilere sahip olmak önemli bir adımdır. Yaşlı birey; yaşadığı kayıp ve kriz durumları ile başa çıkma, ölümle yüzleşme ya da sağlığını sürdürme tutumunda kendi kültürünü kullanır. Dolayısıyla yaşlı sağlığı, tedavisi ve bakımı ile sorumlu profesyonellerin kültürel donanımı önemlidir. Profesyonel kültür farkındalığını geliştirerek kültür bilgisi, kültür becerisi ve kültür grupları ile çalışma içinde olmalıdır. Örneğin; farklı kültürde yaşlıların kaldığı bir huzurevinde ikamet eden yaşlı bireylerin ve ailelerinin; gereksinimlerini anlamak, değer ve inançlarına saygı göstererek gereksinimlerini gidermek geriatrik transkültürel yeterliliği gösterir. Yaşlı bireye kaliteli bir yaşam sunmada, yaşlılıkta riskli durumları araştırma ve önlemede, tanılama ve değerlendirmelerde bilişsel semptomların ve işlevlerin yönetiminde ya da yaşlılığa eşlik eden hastalıklarının tedavisi ve bakımında; yaşlının sosyo-kültürel yapısını, ilgilerini, değerlerini, kendini ifadede kullandığı verbal ve nonverbal dili ve günlük yaşamda alışkanlıklarını bilmek oldukça önemlidir.
Farklı kültürlerle çalışırken eğer bireyin kültürü hakkında bilgi ve dil yeterli değilse, o kültürü bilen kültür danışmanı ya da tercümanı kullanılmalıdır.
Bireyin iletişim kültürü, yeterliliği ya da yetersizliği hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Transkültürel bakım planına ailede katılmalıdır. İletişimde büyüğe, küçüğe hitap, özel alana saygı ya da karşı cinsle iletişimde dini sınırlamalar gibi kültürel farklılıklar dikkate alınmalıdır. Bazı kültürlerde sessizliği kullanan ya da çok konuşan, hızlı konuşan, hastalığı ya da belirtileri ifadede kültürel deyimleri kullanan ya da bazı hastalıklara karşı stigma geliştiren bireyler olabilir. Birey duyusal-motor ve bilişsel yetersizlik içinde ya da eğitimsiz olabilir. İyi bir değerlendirme yaparak kültür danışmanı ve iletişim uzmanından yararlanılmalıdır. İletişim sürecinde fiziki mesafe, göz kontağı, duygusal açıklamalar, dokunma ve beden dili kültürel farklılıklar gösterir (Türk-Müslüman kültürü; iletişimde kendi cinslerinde yakın mesafeyi kullanırken, Avrupalı kol uzunluğu kadar bir mesafede yaklaşıma, Asyalı ise daha uzak mesafede iletişime izin verir. Avrupalı ve Amerikalı iletişimde göz kontağını kullanırken, Asyalı göz kontağını saygısızlık olarak ele alır. Türk ve Müslüman kültüründe karşı cinsle göz kontağı uygun görülmez. Ağlama, sevinç, acıma, gülme ya da korku gibi emosyonel ifadeler bazı kültürlerde rahatlıkla ifade edilirken, bazı kültürlerde (Uzak Doğu) engellenmiştir. Bazı kültürler el-kol hareketli, agresif ve yüksek sesle iletişim tarzını sergilerlerken (İtalyan) bazı kültürlerde grandiyöz (Amerikan) bazılarında ise (Uzak Doğu ve Orta Doğu) iletişim tarzı müstehcen olabilir. Transkültürel yaklaşımda sağlık profesyoneli, dokunmanın endike ve kontrendike olduğu kültürleri bilmek zorundadır. Bazı kültürlerde (Örneğin; Müslüman toplumunda) bedene ya da bedenin bir bölümüne dokunmadan kaçınılır. Dolayısıyla tıbbi muayenelerde profesyonelde cinsiyet ayrımcılığı ve mahremiyete saygı, hasta ile birlikte aile üyesinden birisinin de bulunma isteğine yönelik kültür bilgisine sahip olmak gerekir.
Yetişkinlik, çalışma zamanı olup üretme ağırlıklıdır. Yaşlılık ise emeklilik olup, çalışma dışı zaman ve dinlenme ya da boş zaman demektir. Aktif yaşlanmada sağlıklı beslenme yanı sıra spor, tatil ve hobi geliştirme oldukça önemlidir. Avrupalı yaşlının (bizim ülkemiz insanına kıyasla) genelde tatil ve spor alışkanlığı vardır. Doğu toplumunun geleneksel yaşamında yaşlının evinde torunlara oyalanması, kahve, park, bahçe ya da ibadethanede zaman geçirmesi sık karşılaşılan örneklerdir. Batı toplumunda ise doğa sporları, sağlık klüpleri, tatil, seyahat ve huzurevinde yaşam örnekleri görülmektedir. Günümüz postmodern toplumlarında ve kent kültüründe serbest zamanları değerlendirme biçimi çok değişmiştir. Bugünün gençlerine ve yetişkinlerine hizmet veren devasa alışveriş ve eğlence merkezleri, yarına ya da geleceğin yaşlılarına uygun hizmet planları için şimdiden kolları sıvamalıdırlar.
Etnogeriatrik yaklaşımda bireyin inançlarını bilmek önemlidir. Her üç semavi dini, insan ömrünü öbür alem merkezli ve bir bütün olarak görmede, yaşlanmanın bir bitiş değil, bilgi ve tecrübe birikimi olduğuna işaret etmede ve ailenin yaşlı ile ilişkisini önemsemektedir. Toplumlarda bireyin sağlık inancında, sağlık sorununa yardım arayışında ve sağlık hizmetine ulaşmada, ölüm ve yasa yönelik düşünce, inanış, kabul ve törenlerde kültürel farklılıklar sergilenir. Bazı kültürlerde aile ve dini destek profesyonel destekten önce düşünülmektedir. Örneğin; bazı bireyler, yaşamının son günlerini evinde ve ailesi ile birlikte geçirmek isterken, bazıları ise hastane ya da kurumu tercih edebilir. Bazı toplumlar yaşamlarını geçmişe göre düzenlerler, bazıları günün şartlarını yaşamlarına yansıtırlar. Amerika, Kanada ve Avrupa’da bazı kültürler, gelecekle uyumlu olmaya eğilimli olup, gelecekte sağlıklı kalabilmek için yaşamlarını planlar. Doğu kültüründe ise gelecek zamandan çok yaşadıkları zamana ve geçmiş zamana odaklanan bir yaşam sergilenir . Onlara göre sağlık, hastalık ve her şey dini güçlerin kontrolündedir ve her an değişebilir. Hastalığı, nazarın ve kötü şansın oluşturduğuna inanırlar. Ekvator’da, Türkiye’de, Yunanistan’da nazarlık ya da muska takmak, dua etmek hastalıklarla başa çıkmada ve manevi destekte kullanılan yöntemlerdir. En az iki kronik hastalığı olan yaşlının ölüm düşüncesine kendini hazırlamada stres ve korkuları ile başa çıkmada manevi sağlığı ve desteği önemlidir.
Temel biyolojik değişkenler bilinmeksizin kültürel içerikli bakımın verilmesi olası değildir. Gruplar arasında bedendeki yapısal ve biçimsel farklılıklar (Asyalıların boyunun daha kısa olması), deri rengi farklılıkları (açık, koyu gibi), iyileşme yeteneği, enzimatik ve genetik değişkenler, ilaç ve diyet tedavilerine cevaplardaki farklılıklar, hastalığa karşı hassasiyet, ilaç kullanım tarzları, beslenmeye ait değişkenler bilinmelidir.
Beslenme ve yemek alışkanlıkları, kültürün bir parçası olması nedeniyle her toplumda farklılık göstermektedir. Toplumun beslenme kültürü; yaşam şekliyle yakından ilgili olup, o toplumun yiyecek ve içecekleri, bunların hazırlanması, kullanılan araç-gereçler ve yemek ile ilgili geleneklerden ve alışkanlıklarından oluşmaktadır.
Günümüzde özellikle çok kültürlü huzurevlerinde ya da otellerde farklı kültürlerin eğlencelerinden ve yemeklerinden oluşan folklorik günler, haftalar düzenlenmektedir. Ve ülkesinin dışında olmasına rağmen, özelliklerini, geleneklerini ve lezzetlerini muhafaza ederek yapılan yemeklerle etnik mutfak çalışmalarına önem verilmektedir.
Sonuç olarak; sağlık profesyonelleri ve geriatrik kurumlar; etnosentrik yaklaşımdan bir an önce vazgeçerek bireyin kültürel farklılıklarını; zevk, stil, ilgi alanı, serbest zamanları değerlendirme biçimlerinin postmodern koşullar altında hızla değişimini ve globalleşme ile birlikte dünya vatandaşlığını dikkate alarak kültürel yeterliliklerini geliştirmek zorundadır.