2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın Balkan ülkeleri arasındaki ikili ve çoklu ilişkileri açıkça ortaya koyan bir turnuva olduğu söylenebilir. Zaman zaman futboldan çok siyasetin ve uluslararası ilişkilerin tartışıldığı bu turnuvaya Balkanlardan Sırbistan, Arnavutluk ve Hırvatistan katılmaktadır. Sırbistan’ın hasımlarından olan Bosna-Hersek ve Kosova’nın yer almadığı bu turnuvada Sırp, Arnavut ve Hırvat taraftarlar tribünlerden siyasi pankartlar paylaşmakta ve sloganlar atmaktadır.
Balkanlarda sonuncu savaş (maalesef son olmayacağından sonuncu demek doğru olur) olan Bosna Savaşı, çoğul etnik, dini ve mezhebi yapılardan oluşan Yugoslavya’nın dağılmasıyla 1992’de patlak vermişti. O dönemde dağılan Yugoslavya yerine Büyük Sırbistan kurma hayaliyle Balkanları kana bulayan ve Sırp Kasap ve Bosna Kasabı lakaplarıyla anılan eski Yugoslavya Devlet Bakanı Slobadan Miloseviç bu savaşın baş sorumlusu olarak savaşın sona ermesinden yıllar sonra Lahey Adalet Divanı’nda yargılanmaya başlamış, ancak yargılanma sonuçlanmadan tutuklu kaldığı hücrede ölü bulunmuştu. Çoğu Boşnak olmak üzere yüzbinlerce kişinin hayatını kaybettiği savaş ise 1995’te NATO’nun Sırbistan’a karşı gerçekleştirdiği askeri operasyonla bitmişti.
NATO’nun müdahalesinin hemen ardından 21 Kasım 1995’te ABD’nin Ohio kentinde Hırvat, Sırp ve Boşnaklar tarafından paraf edilen ve 14 Aralık 1995’te Fransa’nın başkenti Paris’te Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman tarafından imzalanan Dayton Antlaşması, resmi olarak savaşın son bulmasını sağlamış ancak Bosna- Hersek’i ikiye bölerek Bosnalı Müslümanlar ile Ortodoks Sırplar arasında paylaştırmıştır. Bununla birlikte, iki farklı entiteye ayrılan Bosna Hersek’te tek bir devlet çatısı altında oldukça karmaşık bir idari yapılanmaya gidilmiştir. Anayasaya göre devletin en üst makamı Boşnak, Sırp ve Hırvat üç üyeden oluşan Devlet Başkanlığı Konseyi olarak kabul edilmiştir. Dört yılda bir yapılan genel seçimlerde konsey üyeliğine seçilen isimler, dönüşümlü olarak sekiz aylığına “konsey başkanlığı” yapmaktadır. Konseyin Hırvat ve Boşnak üyeleri, Bosna-Hersek Federasyonu’nda yaşayan seçmenler, Sırp üye ise Bosna- Hersek’e bağlı bir entite olan Sırp Cumhuriyeti’nde yaşayan seçmenler tarafından seçilmektedir. Ülkede ayrıca “Yüksek Temsilci” de görev yapmaktadır. Geniş yetkilerle donatılmış Yüksek Temsilci, Devlet Başkanlığı Konseyinin üyeleri dâhil olmak üzere ülkedeki tüm diğer devlet yetkililerini görevden alma hakkını elinde bulundurmaktadır. Dayton ile uygulamaya giren bu karmaşık yapıda, kanton, entite ve devlet düzeyinde 5 başkan (3’ü konsey üyesi), 13 hükümet başkanı ve 136 bakan görev yapmaktadır https://yde.neu.edu.tr/bosna-hersekte-kriz-sinyali-yeni-bir-savas-mi-doguyor.
Antlaşmada belirtilen ortak kurumların başında gelen Müslüman Boşnak, Ortodoks Sırp ve Katolik Hırvat olmak üzere her üç milletin temsilcisinin bulunduğu Devlet Başkanlığı Konseyi, Bosna- Hersek’in merkezi otoritesinin daha da zayıflamasına neden olmuştur. Her ne kadar Dayton’un öngördüğü anayasa tek devleti önerse de iki entite belirlendiğinden Bosna- Hersek, bölünebilen devlet yapısına neden olabilecek tarzda yapılandırılmıştır (Dalar, 2008: 100).
Dayton Antlaşması’ndan sonra da Balkanlarda zaman zaman gerginliğin arttığı gelişmeler yaşanmıştır. 1999 yılında NATO tarafından yapılan operasyon sonucu Kosova, Sırbistan’a bağlı kabul edilse de Sırbistan’ın Kosova üzerindeki egemenliğine son verilmiştir. Nüfusunun büyük bir bölümünün Müslüman Arnavutların oluşturduğu Kosova 2008’de tek taraflı olarak Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlık ilanından beri Sırbistan Kosova Cumhuriyeti ile doğrudan görüşmeyi reddetmekte yalnızca uluslararası aracılar yoluyla görüşmelerde bulunmaktadır.
Bosna-Hersek’in siyasi yapısının Boşnaklar ile Sırpları, Kosova’nın statüsünün ise Arnavutlar ile Sırpları karşı karşıya getirebilecek tarzda düzenlendiği anlaşılmaktadır. Katolik Hırvatlar Büyük Sırbistan idealinden endişe duyduğundan Sırplara karşı Arnavutlar ile ittifak yapmışlardır. 1992’de Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden olan Arnavutların, Hırvatlarla ittifakın göstergesi niteliğindeki iyi düzeydeki siyasi ve ticari ilişkileri günümüzde de devam etmektedir. Bu durumda gösteriyor ki Balkanlar’da Büyük Sırbistan endişesi hâlâ devam etmektedir. Olası bir Balkan Savaşı’nda Sırbistan’a karşı Hırvatistan’ın Arnavutluk ve Kosova ile aynı safta yer alacağı söylenebilir.
2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Hırvatistan ile Arnavutlar arasında yapılan maçta Arnavutların bulunduğu tribünde ittifakı teyit eden bir pankart açılmıştır. Arnavutların açtığı Kosova Arnavut’tur (Kosova is Albania) pankartından sonra Arnavut ile Hırvat taraftarlar birlikte “Sırpların öldürülmesiyle” ilgili tezahüratta bulunmuşlardır. Bunun üzerine UEFA, Hırvatistan ile Arnavutluk federasyonlarına karşı soruşturma açmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra kısa aralıklar dışında huzurun hâkim olmadığı bu bölge küresel güçler tarafından da elverişli görünmektedir. Balkanlar kozmopolitik etnik, dini ve mezhebi yapısıyla barut fıçısı gibidir. Birbirine benzemezlerin (Katolik, Ortodoks ve Müslümanların) birlikte yaşadığı bu coğrafyada Sırplar, yalnız kalmış gibi görünse de geçmişten gelen ilişkileri ve aynı mezhepten (Ortodoks) olması nedeniyle görece daha uzaktaki Rusya ile ittifak hâlindedir. Rusya’nın Ukrayna hamlesinden sonra Balkanlarda Sırp tedirginliği daha da artmış, bu durum eskiden beri iyi ilişkiler kuran dini ve etnik kökenleri birbirinden farklı olan Hırvatlar ile Arnavutların birbirlerine daha da yakınlaşmalarına neden olmuştur. Öte yandan Batı Avrupa ülkelerinin Ukrayna Savaşı karşısındaki çaresizliği Sırpları yeni bir savaş çıkartmaya motive eden bir unsurdur. 29 Mart 2024 tarihinde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Belgrad’da yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında Rusya- Ukrayna Savaşı sürecinde Rusya’ya yaptırımlara katılmadıklarından ülkesinin Kosova ve destekçileri tarafından hedef alındığını belirtmişti. Öte yandan Vucic, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Sırbistan kazanacak” ifadesinde bulunarak adetâ savaş alarmı vermiş ve 12 Haziran 2024’te de İsviçre’de yayımlanan bir dergiye verdiği röportajda Rusya- Ukrayna savaşını işaret ederek üç- dört ay gibi kısa bir süre içinde Balkanlarda büyük bir çatışma yaşanacağını söylemişti. Bu da gösteriyor ki Rusya’nın hedeflerine ulaşması Vucic’i daha da cesaretlendirmişti. Ancak bu ittifakın alenen Vucic tarafından belirlenmesi diğer ittifakı da teyakkuza geçirdi. Böylece Sırbistan, Batı Avrupalıların desteklediği diğer balkan ülkeleri tarafından alenen hedef alınmaya başladı.
Sırbistan’ın diğer balkan ülkeleri tarafından hedef alınması 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na da yansımıştır. Bunun üzerine Sırbistan Futbol Federasyonu Genel Sekreteri Jovan Surbatoviç yaptığı açıklamada yaşananları skandal olarak nitelendirerek UEFA’ya yaptırım çağrısında bulunmuştur. Özetle Balkanlarda eskiden beri hâkim olan kutuplaşma ve ittifak için cepheleşme Rusya- Ukrayna Savaşı’ndan sonra daha da artmış ve bu durum, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na açılan pankartlarla, futbolcu ve idarecilerin çağrıları ve beyanatlarıyla tezahür etmiştir.
Kaynakça
Dalar, M. (2008). Dayton Barış Antlaşması ve Bosna Hersek’in Geleceği. Bolu Abant İzzet Baysal
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 16.1: 91- 123.
https://yde.neu.edu.tr/bosna-hersekte-kriz-sinyali-yeni-bir-savas-mi-doguyor/ (Erişim Tarihi: 28.06.2024).
2 yorum
Abdullah bey, kritik bir konuyu güncel bir konjonktürde ele almışsınız. Gayet başarılı bir analizle önemli bir sorunu gündeme getirdiğiniz için kutlarım. Kaleminize sağlık.
Teşekkür ederim İshak Hocam.