YOKSA AKLEN Mİ BULUĞA EREMEDİK. ZİHİNSEL GUSÜL ABDESTİ MI ALAMADIK. BUGÜN HER KAFADAN BİR SES ÇIKIYOR. BİLİNDİĞİ GİBİ DEVLETİN HÜCRESİ AİLEDİR. AİLE İSE BİR SORUMLULUK VE DÜZEN İSTER. RÜŞT (OLGUN) AKLA SAHİP OLAN ANCAK SORUMLULUK ALABİLİR. SORUMLU TUTULABILIR.
Bilindiği gibi nikâh sözleşmesi, belli şekil şartları bulunan bir akittir. Bu akdin dürüstlük, aleniyet, güven gibi asli unsurları bulunmaktadır. Bu asli unsurları ihlal edici her türlü arızalara karşı yasal tedbirler alınmalıdır. Tarafların haklarının eşit olarak korunması, hukuk sisteminin asli görevidir. Keza özel hukuk, tarafların özeline yönelik haklarının eşit olarak korunmasını hedeflemektedir. Bu sebeple, evlilik birlikteliğini gösteren “aleniyet yani / ilan, şâhit, tescil ve mehir gibi” nikâh akdinin kurulusunda şekil şartlarının bulunması bu akdin tasfiyesinde de şekil şartlarının bulunmasını gerektirmektedir.
Usul hukukumuzda vucup-hak ve eda- fiil ehliyeti bulunmaktadır. Bugün bu ehliyet konusu, Medeni Kanunumuzda kişiler hukukunda düzenlenmiştir. X+Y değerinin anne karnında tutunduğu andan itibaren yolculuğa başlamıştır. O andan itibaren “bu değer” koruma altında alınmıştır. Bu değer belli dönemlerden geçmektedir. Anne karnında bir dönemden bir döneme evrildiği gibi dünyada da doğma, büyüme, olgunlaşma, gelişme, gerileme ve ölümle son bulmuştur. Biz bunları, çocukluk, gençlik, olgunluk ve sonrası dönem diyebiliriz. Tüm mesele olgun akıl hakkındaki içtihatlarda yatmaktadır. Keza aynı yaştaki bütün akıllar için eşit temyiz kudreti bulunmayabilir. Keza her bireyde aynı rüştte bulunmayabilir. Doğrusu temayüz etmiş akılla, temayüz etmemiş akıl bir değildir. Bunun için hukuk düzenleri, temayüz etmiş olgun aklın sınırını belirlemişlerdir. Bugün için bu yaş sınırı 17 yaşını doldurmaktır. Bu yaşın altında bulunanlar, toplumsal sorumluluğu gerekli kılan, evlilik, ehliyet, gayrimenkul alımı gibi şekil şartları bulunan hiç bir tasarrufta bulunamazlar. Klasik literatürde dini sorumlulukların buluğ ve hayızla başladığı konusu hâkim bulunmaktadır. Ancak hukuk düzenleri devlet memuriyeti ve bu özel konularda 18 yaşını doldurmayanlara hukuki sorumluluk vermemiştir. Hukuk düzeni bunların akıllarını kâmil veya olgun akıl kabul etmemiştir. Nakıs akıl kategorisinde değerlendirmiştir. 18 yaşını doldurmayanlar evlilik dâhil kamu sorumluluğu bulunmamaktadır.
Klasik dönemlerde, biyolojik olarak da buluğ ve hayız öncesi dönem, buluğ ve hayız sonrası dönem şeklinde ele alınmıştır. Bütün problem buluğ ve hayız geçiren erkek veya kızın sorumluluğunun diyaneten kabul edilmekle hukuken kabul edilip edilmeyeceğinin tartışmasında yatmaktadır. Çocuğun temyiz devresinde başlayarak buluğ ve hayız devrine kadar süren döneme ayrı hüküm verilmiştir. Bu dönemdeki tasarrufları henüz aklı kemale ermediğinden noksan eda ehliyeti bulunmaktadır. Yani tasarruflarında tam yetkili değildir. Yaptığı tasarrufların lehine olanlar kabul edilir. Zararına olanlar kabul edilmez. Menfaat ve zarara ihtimali varsa bu tasarrufu da veli veya vasisinin icazetine bağlıdır. Şayet akıllı olarak buluğa ermesi durumunda tam eda / fiil ehliyetine sahip olduğu usul kitaplarımızda belirtilmiştir. Erkek için meni, kadın için hayız kanının gelmesi kamil ehliyet sayılmıştır. Cumhura göre ise 15 yaşını doldurmakla şer’i tekliflere de muhatap olduğu ifade edilmiştir. Buluğ ve hayız insanı diyaneten sorumlu tutar. Hukuken sorumlu tutar mi? Bütün tartışma burada yatmaktadır. Klasik donem âlimleri burada farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Tarihin dönemlerinde biyolojik ve psikolojik yaş durumları toplumların örf ve adetlerine göre farklılık göstermiştir. Sıcak bir bölgenin insani ile soğuk bölgelerin insaninin vücut gelişimleri farklılık arz eder. Diyaneten sorumluluğu buluğ ve hayız döneminden başlatılsa da hukuki sorumluluk ne zaman başlatılması gerekmektedir.
Medeni Kanun.
I. Hak ehliyeti:
Madde 8 –Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.
II. Fiil ehliyeti:
Madde 9 – Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.
Madde 10 – Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.
Erginlik:
Madde 11 – Erginlik on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.
Ergin kılınma:
Madde 12 –On beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Medeni kanun bunu kişiler hukuku bölümünde hukuki sorumluluğu 17. yaşın doldurmasına bağlamıştır. Gayet isabetli bir ergenlik yaşı belirlemiştir. Ebu Hanife de hukuki erginlik yaşının kadınlarda 17 erkeklerde 18 ifade etmiştir. Bu içtihatlar, din de değildir. Devletler toplumsal düzen kurallarını belirlemede serbesttirler. Erginlik yaşının belirlenmesi ulu’l emrin yetkisine tabidir. Çünkü nikâh ciddi bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirebilmek için aklın belli bir olgunluğa erişmiş olması gerekmektedir.
Bugün fıkıh kitaplarının sistematik olmayışı, tarihte yapılan içtihatların din gibi kabul edilmesi ne yazık ki bizleri daha fazla tartışmaya götürmektedir. Pek çok fıkıh kitabımızda buluğ. Yaşı için 9-12 /12-15/17-18 gibi toplumların örf ve adetlerine ve durumlarına göre yapılmış içtihatların varlığı bilenmektedir. Biz fakültelerde hemen her konuda olduğu gibi buluğ konusunda da tarihteki bu örf ve âdeti tekrarlayıp dururuz.
Diyanet veya ilahiyat fakültelerinde mezheplere göre evlilik yaşı veya tam ehliyet sahibi olmanın evlilik dahil bütün tasarruflarda bulunabilirler seklindeki yorumlar, ne Osmanlıda ne de Aile Hukuk Kararnamesinde icra edilmiştir. Osmanlıda ve Mecellede İmameynin 15 yaş içtihadı, Hukuki Aile Kararnamesinde ise Ebu Hanife’nin 17 ve 18 yaşı temel alınmıştır.
إِذَا بَلَغُواْ النِّكَاحَ فَإِنْ آنَسْتُم مِّنْهُمْ رُشْدًاNaslara bakıldığında “yetimleri erginlik çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Akılca olgunlaştığını görürseniz mallarını kendisine teslim ediniz. (Nisa 4/6) Buradaki “ belagun-nikah” erginlik yani evlilik çağına ulaşmak olarak ittifakla kabul edilmiştir. Kadınlarınız adetten kesilenlerin iddetinden tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. وَاللَّائِي لَمْ يَحِضْنَ Adet görmeyen kadınların iddetleri de üç aydır. ( Talak 65 /4 ) Bütün mesele bu ayetin anlaşılmasında yatmaktadır. Elmalı bu konuda cehdi mutlak ile cehdi mustağrak kavramlarını birbirinden ayırarak yorumlaması dikkat çekicidir. Görüldüğü gibi naslarda evlilik yaşı belirtilmemiştir. Her insanın bedensel ve zihinsel farkındalığı bulunmaktadır. Geleneksel fıkhımızdaki bazı yorumlar milletimizin kafa karışıklığına neden olmuştur. Kuranda nisa kavramı erginlik sonrası için kullanılır. فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء Allah nisa ile nikâh yapın diyor. Çocuk ile nikâh yapın demiyor, kadın ile nikâh yapın buyuruyor. Rüştüne ermeyen, ergin olmayan yani 18 yaşını tamamlamayan birinin evlenmesi hukuken ve diyaneten mümkün değildir. Bugün hala çocuk yaştaki kimsenin evliliğinin savunulması, dini olmaktan çok Arap örf ve âdetinin devamı ve geleneksel bir tutum olsa gerektir. Bugün hala bu konuları konuşuyorsak işimiz gerçekten çok zor. Bu kadar kirli bilgilerin ayıklanması desene zaman alacaktır. Cehaletin tahsilini yapan toplumların değişmez kaderi hep böyle olmuştur. Oysa İslam dini, medeniyet dinidir. Müslümanda medeni insandır.İslam, insan olmaktır. İsrailiyyat ve din kültürünün din kabul edildiği toplumların işi daha da zordur. Saygılarımla.