Yüce Allah çeşitli varlıkları yaratınca, onlardan sadece insanlara fikir üretme özelliğini vermiştir. Bu, insana verilen irade hürriyetinin bir parçasıdır. Felsefenin insanlık tarihi boyunca ana gayesi, insanları iyiye yönlendirmek ve daha iyi bir hayatı yaşamayı sağlamaktır. Tabi ki bu, ancak aklı kullanmakla mümkün olabilir. Ona göre felsefi gelişmeler, her alanda yeni fikirleri üretmenin neticesinde sağlanır. Allah tarafından gönderilen bütün peygamberlerin ve onlar vasıtası ile indirilen tüm kutsal metinlerin hedefinde de tüm insanların toplumsal uzlaşı ve barışı bulunmaktadır. Hem felsefe hem de kutsal metinler açısından toplumsal uzlaşı ve barış, ancak yeni fikirleri üretmenin neticesinde sağlanabilir. Ancak akıl kullanılarak fikir üretilir. Felsefede temel unsur akıldır. Kur’ân’ın çeşitli ayetlerinde de aklı kullanmanın gereğine işaret edilmektedir:
يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاءُ وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْراً كَثِيراً وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
“Allah, hikmeti, bilgeliği dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, ona çok hayır verilmiş demektir. Bunu, ancak akıl sahibi olan kişiler anlar.”[1]
Buna göre “hikmet” kavramının ifade ettiği bilgi ve o bilgi ile amel etmenin önemi, ancak akıl sahibi olan kişiler tarafından fark edilmektedir. Bu da, akıl yürütmekten ibaret olan felsefe ile “hikmet”in birbirleri ile ne kadar irtibatlı olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim yakın çağımızın en büyük âlim, feylesof ve mütefekkirlerinden Babanzade Ahmet Naim (ö. 1353/1934) de, “Dinimizin temeli, akıl ilkeleridir”[2] diyerek, bu konuya dikkat çekmiştir.
Yüce Allah, akıllarını kullanmayanların üzerine her türlü olumsuzlukların bırakılacağını Kur’ân-ı Kerimde açık bir ifade ile haber vermektedir:
وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ
“Allah, aklını kullanmayanların üzerine her türlü olumsuzluğu bırakır.”[3]
Bu ve benzeri naslarda haber verildiğine göre İslam dini, akıl dinidir. İslam dininde aklı saf dışı bırakmak mümkün değildir. Çünkü aklı olmayana sorumluluk yoktur. Ona göre akıl ile fikir üretilir. İnsanların dışındaki varlıklarda akıl olmadığı için, fikir üretmeleri de mümkün değildir. Örneğin hayvanlar fikir üretemezler. Dünya hayatını daha mamur, daha güzel, daha müreffeh kılmak için, aklı her alanda kullanarak fikir üretmek gerekir. Fikir ve düşünceye engel koymak, insanlığı katletmek demektir. Fikir ve düşünceyi yasaklamak, insanlara insan olduklarını unutturmaktadır. Yeni şeylerin üretilmesi için, insanların hiçbir endişeyi duymadan, her türlü baskı ve şiddetten uzak bir şekilde fikir üretmeleri gerekmektedir.
Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız gibi her insan, her konuda fikir üretme ve düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahiptir. İnsan, ürettiği fikirleri özgür bir şekilde ifade edemiyorsa, o fikirlerin insanlığa hiçbir faydası olmaz. Üretilen bilimsel fikirlerin insanlığa faydalı olabilmesi için, o fikirleri ifade etme özgürlüğünün önünde herhangi bir engelin bulunmaması gerekir. Fikir üretmenin ve bu fikirleri ifade etme özgürlüğünün olmadığı yerde, insanlıktan, hele hele İslam’dan bahsetmek, kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Maalesef İslam âleminde fikir üretme ve ifade özgürlüğü alanında sıkıntılar yaşanmaktadır. Fikir ve düşünceden dolayı insanlar yargılanmakta, ceza yemekte ve zarar görmektedirler. Aslında bu tür uygulamalarla insanlar, toplum, halk, insanlık zarar görmekte ve ziyana uğramaktadır.
Hayvanlar fikir üretemiyor, ama her hayvan kendi dili ile meramını ifade etme özgürlüğüne sahip bulunuyor. Maalesef İslam âleminde insanlar fikir üretebiliyor ama hayvanlar kadar kendi dilleri ile bunu ifade etme hakkına sahip olamıyor, o şansı bulamıyor. Çünkü insanlar, Allah’ın hayvanlara verdiği kendi dilleri ile meramlarını ifade hakkını ellerinden alamıyorlar. Kim bilir, bazılarının gücü yetseydi, hayvanlara da bu yasağı getirilerdi.
Bütün peygamberler, Allah’ın onlar vasıtası ile gönderdiği bütün kutsal metinler, felsefeciler ve bilim adamları, insanlara fikir üretme ve ifade özgürlüğü hakkını tanımaktadır. Kur’ân ve sünnet, yalnız bu hakları tanımayı değil, bu hakların tanınması için mücadelede bulunmayı emretmektedir. İşte en büyük cihat da budur.
Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Anahtar Kelimeler: Fikir, ifade özgürlüğü, insan, akıl, nas.
[1] el-Bakara 2/269.
[2] Ahmed Naim, İslâm Ahlakının Esasları, notlar ilave ederek sadeleştiren: Recep Kılıç, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2014, s. 67.
[3] Yûnus 10/100.