Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, insanların birbirlerinden farklı oldukları ve yapayalnız yaşamadıkları bir zamana; gerçeğin var olduğu ve yapılanın yok edilemeyeceği bir zamana: Tekdüzen çağından, yalnızlık çağından, çift düşün çağından selamlar diyor G. Orwel 1984 adlı yapıtında ve devamında: Düşünce suçu, ölümü gerektirmez: Düşünce suçunun kendisi ölümdür. Diyor!
Batı medeniyeti ve uygarlığının en temel taşı fikir hürriyetinin sağlanmış olmasıdır. Yaşanılan büyük facialardan sonra fikir özgürlüğü konusunda tüm insanlığa referans olabilecek bir pozisyona gelmiş durumdalar ve esasında gelişimlerinin katalizör görevini de bu anlayış sağlamıştır. 300 yıllık mezhep savaşlarından sonra da Laiklik ile mezhepsel çatışma ve kavgaları sonlandırmış tüm insanlığa referans olabilecek gelişmeler kayıt etmişlerdir.
Orta Doğu coğrafyasının tamamı onlarca yıldır süren savaşlar, iç çatışmalar, huzursuzluklar, iç-dış güçler nedeni ile harap hale gelmiş bulunmaktadır.
Etnik, Mezhepsel, yönetim tarzı hukuksuzluklar, zorbalıklar nedeni ile istenilen toparlanma dönemine girilememiş bir coğrafyada yaşıyoruz. İbni Haldun ‘Coğrafya kaderinizdir’ der. Dolayısı ile kaderimiz ile ilintili bu kaotik durumdan çıkış yapmak bunun üzerinde zihinsel ve düşünsel çalışmalar yapmak elzemdir. Kaderimizi ve coğrafyamızın yönetim tarzlarını değiştirmemiz gerekir.
S. Arabistan’ın en önemli entelektüellerinden birini, kendi büyükelçiliğinde parçalara ayırarak öldürmek hangi kültürün, medeniyetin ve anlayışın çıktısıdır.
Ülkemizde; 40 yıldır ve ötesinde yaşanan çatışma ortamı, onun öncesindeki sıkıyönetimler, olağanüstü haller, ülkemizi ve coğrafyamızı ne hale getirdiği ortadadır. Yaklaşık 3.000-4.000 köyün değişik nedenlerle boşaltılması, yerinden yurdundan edilen 3-4 milyon insan mevcuttur. Büyük şehirlerin varoşlarında çok büyük kesimi vasıfsız nitelikte olan ve yaşama tutunmaya çalışan insanlar topluluğu. Binlerle ifade edilen faili meçhuller ve bunların aileleri…
Arap coğrafyasındaki etnik, mezhepsel, yönetim tarzlarındaki oligarşi ve demokrasi dışı yönetim tarzlarının vb. nedenler ile içinde bulunduğu ortam da aşikârdır. Suriye ve özelindeki etnik mezhepsel sorunlar, keza Irak-İran’daki benzeri sorunlar nedeni ile ortam tamamen kaotik bir hal almıştır.
Öte tarafta Filistin-İsrail sorunu bölgenin tüm dinamiklerini alt üst etmiş, etmeye de devam etmektedir. Bu anlayışla uzun sürede devam edeceği öngörülebilir. Suudi Arabistan ve diğer İslam coğrafyasındaki yönetim sorunları ortada durmakta her an olası bir çatışma ortamı bulunmaktadır.
Orta Doğu coğrafyası değişik nedenler ile tarih boyunca sıkıntılı dönemler geçirmiştir. Ancak tarihin hiçbir döneminde bu kadar barbar bir ortam oluşmamıştır. Suriye’de yapılanlar bile tarihin en büyük vahşetlerinden biridir. Ortaya çıkan örgütler bu coğrafyadaki tarihi dokulara bile tahammül edemeyen bir kültüre sahip olmuşlardır. Yok etme kültüne sahip bir ideolojik argüman ile her şeyi yok etmeye çalışmış, insanları diri diri yakma yöntemini bile uygulayabilir hale gelmişlerdir. Kendileri dışındaki her nesneyi ve varlığı yok etmeye programlanmış bir makine hüviyetine girmişlerdir.
Bütün bunlardan daha tehlikeli ve daha korkunç olan bu anlayışın ve düşüncenin Orta Doğu coğrafyasında varlığının devam etmesidir. Bu anlayışta olan onlarca tarikat, cemaat ve topluluklar mevcuttur. Farklı olanı yok etmeye programlanmış anlayışlar maalesef bu coğrafyada zemin bulabilmekte ve yaşamaya devam etmektedir.
Ortadoğu coğrafyası yönetim kadrolarının ilkel, barbar bir anlayışla yönetim tarzlarının dışında, güçlü devletlerin yaptıkları ile de daha da yaşanmaz hale getirilmeye çalışılmaktadır. Dünyanın güçlü ülkelerinin yönetim mekanizmasında, başta duranların çifte standartları ve politikaları bu coğrafyada sorunları daha da derinleştirmektedir. Daha da korkunç olanı radikal düşünce yapılarının güçlenmesine zemin hazırlamaktadır.
Avrupa uygarlığı ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki son dönemde güçlenen anlayışlar İslam uygarlığına duyulan bakış açısının olumsuz yöne evirilmesi, olayı başka boyutlara taşımıştır. Bu anlayış Radikal dinsel örgütlerin güçlenmesine ve yerleşmesine zemin hazırlamıştır.
Ancak dış dinamikler her ne olursa olsun özeleştiri kültüründen yoksun bir coğrafyada yaşadığımız yadsınamaz bir gerçektir. Hoşgörülü, çoksesli, farklılığa tahammül ve saygılı bir kültürün bu coğrafyada olamamasının yine en büyük nedeni kendi kültürel ve inançsal değerlerimizdir. Ya da bunların yorumundaki eksikliklerdir.
Bu coğrafyada yaşayan herkesin bilmesi gereken temel kural şudur: Dünyamız ve özellikle coğrafyamız çok etnisiteli, çok dinli, çok kültürlü, çok mezhepli ve çok renklidir. Buna uygun bir anlayış ve yönetim tarzı geliştirmemiz gerekir. Çoksesliliğe, farklı kültür ve inanca saygı esastır. En küçük etnik, dini mezhepsel grupların özgürce kendilerini ifade etmeleri ve yönetmeleri konusunda gereken altyapıyı ve desteği sağlamamız gerekir.
Bu coğrafyayı değişik anlayış, etnisiteye ve mezhepsel farklılıkların yaşatılması için cehennem değil cennete çevirmemiz gerektiği gerçeği ortadadır. Böyle bir anlayış hâkim olmadığı müddetçe mutsuzlukların, haksızlıkların olması kaçınılmazdır. Bütün bu olumsuz ortamdan çıkabilmenin yegâne yolu: Çok sesli, çok kültürlü, çok dilli ve her türlü inanca, anlayışa, farklılığa saygı kültürünün geliştirilmesidir.
Çatışmaların, savaşların açtıkları yaralar onulmazdır. Bunu ne kadar azaltabilirsek coğrafyamıza, ülkemize o kadar çok katkımız olacaktır.
Sonuç olarak; bizim ülkemizde ve coğrafyamızda şiddeti içermeyen, şiddeti övmeyen ve çözüm olarak göstermeyen her türlü fikir serbestçe ve özgür bir şekilde örgütlenebilmeli ve ifade edilebilmelidir. Tam demokratik yönetim dışında tüm Ortadoğu coğrafyası, İslam âlemi ve ülkemiz için başka bir alternatif yoktur inancındayım.
Saygı ile…
50 yorum
Her satirina kelimesine katiliyorumm. Bu guzel etnik kulturel cesitliligi avantaja cevirmek cok mu zor… Ama buyuk gucler devlet ler ve onlarin masalari buna izin vermemekte kararli ne yazik ki… ulkemiz cografyamiz bir cennet… Bunu umarim anlamaya baslariz en kucuk birimler bireyler olarak ve bu olumlu dalga geliserek buyur…. insan umutsuz yasayamazzz. Tek d8legim bu…
Çok teşekkür ederim bu güzel ve derinlikli yorumunuz için.
“Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez” derken, Sokrates tam da düşünce özgürlüğüne vurgu yapmıştı.Insanın evrensel değerler doğrultusunda, öz benligini, varoluşunu temellendirmesi tam da düsünsel alanda ve pratikte özgür olmasina baglidir. Bu hakikati etkili bir bicimde aktarmaniz cok degerli.Tebrik ediyorum Haydar hocam.
Siyah olsun ki beyazın kıymeti olsun veya beyaz olsun ki siyahın kıymeti olsun. Beyaz siyahı yok sayarsa beyazın da bir kıymeti kalmaz. Düşünceye saygısızlık, bencillik insanlığın iliklerine kadar inmiş bu yüzden kalabalıklaşan toplumda herkes yalnızdır. Dış güçler asla müsade etmeyecektir. Bizde aynen sizin bilinciniz de olup farkedip fırsat vermememiz gerekiyor. Aslında katledilen toplumda huzur ve güzele dair herşeydir. Çok önemli konuya değinmişsiniz kaleminize sağlık hocam
kıymetli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Hocam tespitler yerinde ve çok açık yanliz olayları tümü ile büyük devletlerle bağlayıp yada ortadoğu ve islam coğrafyasının kaderi diyemeyiz eger bizler el ele tutuşup aramızda renk ,ırk ve din ayrımı yapmaksızın ki (yaradılıştan itibaren) seçme şansımız olmadığı için herkes bir diğerini kucaklarsa işte ozaman sizinde dediğiniz gibi bu dünyanın cennet olmamasi için hiç bir soru işareti kalmaz yeterki birbirimizi olduğu gibi kabullenip ve bunu genele yayalım iste ozaman biz cenneteyiz
Sn hocam çok yerinde tespitler. Coğrafyamızı değiştiremeyeceğimize göre kaderimizi değiştirmek için çabalamalıyız
İnsanlığın, huzurunun ve evrenin kendine bahşettiği güzellikleri yaşamasının koşulu sizin makelenizde somutlanmış. İnsanın insana, insanca yaklaşması, kendine hakk gördüğü her şeyi başkasına hakk görmesi insanlığın kurtuluşu olacaktır. Emeğine sağlık, bu ülkenin yetiştirdiği aydın insan.
Çok güzel tespitlerde bulunmuşsunuz.Ne zaman insanoğlu kendinden olmayanı en az kendisi kadar değer verirse işte o zaman huzur olur.
İnsanlığın, huzurunun ve evrenin kendine bahşettiği güzellikleri yaşamasının koşulu sizin makelenizde somutlanmış. İnsanın insana, insanca yaklaşması, kendine hakk gördüğü her şeyi başkasına hakk görmesi insanlığın kurtuluşu olacaktır. Emeğine sağlık, bu ülkenin yetiştirdiği aydın insan.
Doğru ve dürüst bakış açısıyla paylaşmış olduğunuz tespitlerinize kesinlikle katılıyorum. Yeni makalelerinizi bekliyorum.
İnsanı insan kılan özelliği düşünmek,düşüncelerini dillendirmek ve daha güzel bir dünya ve hayat için bunları insanlığın hizmetine sunacak yöntemler geliştirmektir.Şiddeti önermeyen ve çözüm olarak görmeyen her düşünceye gereksinimi vardır insanlığın.Yazınız daha özgür daha renkli ve daha adil bir dünya öneriyor…Kaleminize sağlık.
Çok güzel ve özel yorum. Teşekkür ederim.
Ufkumuzu açıyorsunuz kaleminize , yüreğinize sağlık …
Ağzınıza sağlık, coğrafyamızın yaşam özetidir
Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Eline sağlık, her cümlesine ımzami atarım
Değerli Dostum.
Fikir özgürlü, düşünce paylaşımı, her fikre saygı ve tahammül,her yurttaşa eşit haklar,adaletli yaklaşım ,her coğrafyaya kaliteli eğitim,mezhepsel ve kültürel çatışmaların olmadığı yaklaşımlar gerceklestiğin de avrupa bile ülkemize hayran kalır.
Bunların gerçekleşmesi dileğiyle.
M. Luther King: bir hayalim var demişti. Bu coğrafya için bizimde bir HAYALİMİZ var. Çok zor olduğunu biliyorum. Çok teşekkür ederim.Katkı ve yorumunuz için.
Hocam ağzına ve yüreğine sağlık . Bana bu hadisi şerifi hatırlattı.
Ey insanlar ! Şüphe yok ki , biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık . Allah katında en değerli olanınız O na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır . Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir , hakkıyla haberdar olandır .
Yüreğinize, kaleminize sağlık Haydar Hocam. Tüm tespit ve dileklerinize katılıyorum ve umuyorum ki, bir zaman bu coğrafyada da huzur gelecek…
Ağzınıza, ellinize ve yüreğinize sağlık…
Tek düzeliği asla sevmeyen bir insan olarak şunu söylemeliyimki hayat bütün renkleriyle güzeldir. Ve hayatı sıradanlıktan uzaklaştıran farklılıklarımızdır. İnsana zarar vermeyen her türlü inanca ve yaşama saygı duyarım. yazdıklarınız çok özel ve çok güzel bir yere oturdu bende. Örneklemleriniz açıklayıcı ve anlatımınız çok akıcı ve anlaşılır. Harika bir konuyu ele alıp makale konusu olarak yazdığınız için teşekkür ederim.
Melle Hadi Koç’un yıllar önce Diyarbakır Fakülte Camisinde Hütbede verdiği vaaz”Diyarbakır’da eski yıllarda hertürlü farklı dini yaşayan tolumlar yaşarlardı ve hepsi de birbirlerine saygı duyarlardı,birgüne birgün farklı dini benimsediği veya farklı yaşadığından bir tepki ile karşılaşmamıştı, yıllarca kardeşçe yaşamışlardı ve yaşıyorlar..M.Mehdi EKER de Ortadoğu toplumları kendi hoşgürü ve kardeşlik şifrelerini unutmuşlar ,bunu tekrar keşvetmeleri lazım diyordu değerli konuşmalarında ve bütün dinlerin ana teması sevgi üzerine temel kurulmuş,yaratılanı yaratandan ütürürü seversen zarar vermezsin bu anlayışla ağzınıza sağlık diyor ve butür kiymetli yazılarınızı devamını diliyorum.Hamit YAŞA
Hocam yöreğinize sağlık çok güzel anlatmışsın bana bu hadisi şerifi hatırlatı ,
Ey insanlar şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık Allah katında en değerli olanınız ona karşı gelmekten ve en çok sakınınizdır .şüphesiz Allah hakkıyla bilendir,hakkıyla haberdar olandır.
Orta Doğu’ya 50 bin tır silah taşıyan Batı medeniyeti; fikir özgürlüğü, demokrasi, insan hakları gibi kavramların arkasına sığınarak Mısır’da darbenin Suud’da kralların, Filistin’de zalimlerin arkasındaki en büyük destekçidir.
Göçmenler ise batıya sığınmaya değil, kendisininden çalınanı almaya gidiyorlar.
Ama haklısınız, bütün bunlara rağmen kendisini kurtaracak olan bu coğrafyanın insanının yine kendisidir. Bu ancak doğru teşhis, doğru tedavi ile mümkündür.
Saygılarımla…
Kalp sağlığımıza yaptığınız katkıların yanında düşünce sağlığımıza katkı sunan bu yazı için teşekkürler
‘Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık… ‘ Kur’anda olan ayetin bir kısmında da denildiği gibi inancımızda, fertler, gruplar, kavimler, ümmetler, milletler siyasî, kültürel, biyolojik, coğrafî vb. farklarla birbirinden ayrılırız; bu farklara bağlı olarak farklı kimlik sahibi oluruz, bu kimlikle tanınır ve tanışırız. Ayrıca bu farklılığımızı, özelliklerimizi bir gurur, değer ve övünç vesilesi yapmalıyız. Tabiki bunu üstünlük gibi görmemeliyiz. Ayrıca şeref ve değerimizi, kendi irade ve çabamızla elde ettiğimiz evrensel değerlere bağlamalıyız..
Kaleminize sağlık hocam, çok güzel özetlemişsiniz..
Yazınız tarihsel sürecin bir tespiti. Mevcudun anlayışı ve beceri kapasitesi sıkıntıları çözemiyor. Toplum zihinsel ve düşünsel bir tıkanma yaşıyor gibi. Çözüm üretme kapasitesini ve sorun çözme becerisinin sınırlarına dayandı. Radikal bir yeni çıkış gerekiyor. Mevcudu reddedip, yepyeni mevcudu yaratmak gibi.
Kaleminize sağlık 🙏 nasıl güzel yazmışsınız teşekkür ederim.
Coģrafyamızın gerçeklerini çok güzel özetlemişsiniz hocam.Yüreğinize ve kaleminize sağlık.
Yazınızı zevkle okudum hocam ağzınıza sağlık…Yazı sonunda aklıma gelen ;
“fikirlerinden nefret ediyorum ama bunlari beyan etme hakkin icin canimi feda edebilirim.” (voltaire)
Çok güzel bir yazı Bunlar demokratik toplumun olmazsa olmaz unsurlarından olan; çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir.”kaleminize sağlık.
Sorunların çözümüne katkı sağlayacak türde kaleme alınmış bu yazınıza katılıyorum. Ortadoğu nün sükünet bulmasına gerekli olan tet şey inançlı bir duruştur. Selamlar.
Kesinlikle katılıyorum tüm söylemlerine arkadaşım👏👏👌Eskiden bu çeşitliliği avantajıma kullanıp güzel etkileşimler sergilerken son dönemlerdeki yozlaşmalar bunların önüne geçmiştir,gelecek kuşaklara daha sarmalayan,birbirine kültürlerini geçirebilen bir toplum bırakmalıyız ,vakit daha da geçmeden…Umudumu kaybetmek istemiyorum…
Değerli hocam Bu tespitlerinize katılmamak mümkün değil kaleminize sağlık
Geçmişe ışık tutacak harika bir mekale .elline kalemine sağlık
Fikir ve ifade özgürlüğü olan yerde farklıklara tahammül olur, huzur olur ve o coğrafya cennet olur. Ortadoğu coğrafyasının da cennette dönüşmesi dileğiyle.
kıymetli hocam, yazınızdaki görüşlere büyük ölçüde katılıyorum, elinize sağlık, bir katkı olsun diye ben de bir yazı önermek istedim, selamlar
İÇ MUHALEFET TARTIŞMASI: MÜSLÜMANLAR ARASINDA MUHALEFETİN İMKANLARI* (VE FİKİR İFADE HÜRRİYETİ)
http://arifkaya06.blogspot.com/2020/12/ic-muhalefet-tartsmas-muslumanlar.html
Emperyalist güçler bu coğrafyanın moleküler yapısına hep müdahale etmekte. Ve maalesef bu mutasyonlu yapının bir gün kendilerine döneceğinden habersizdirler. Eline sağlık arkadaşım…
Özelde yaşadığımız coğrafyayı özetleyen, bunun yanında dünyanın diğer coğrafyalarını da kısaca özetleyen güzel ve anlamca dolu bir yazı olduğu kanaatindeyim.
Düşünebilen insan tarih boyunca alet ve edevat icadı dışında, hayatına yön veren fikir ve bu fikirlerde idealleşen yaşam tarzına ulaşmak için çaba içinde olmuştur. Bunu başarabilmenin yolu ise düşünce ve ideallerini anlatabileceği; dolayısı ile fikirdaş bulup bu idealleri yaşamsallaştirabilmesidir. Bunun temel koşulu da fikir ve düşüncenin özgürce açıklanabilmesi özgürlüğünden geçer…
Memlekettin açık bir yarasına parmak basmışsınız hocam. Umarım bir nebze de olsa derde deva olur.. Kolaylıklar ve yazılarınızın devamını bekleriz..
Değerli hocam,
Çok yerinde tespitler yapmışsınız.Güçlü bir kaleminiz var.Keşke tüm politikacılar,yasa yapıcılar,yöneticiler sizin gibi gerçeklere,özgürlüğe,toplumsal meselelere samimi bir şekilde kafa yorsalar.Aslında bu paragrafta gerekeni yazmışsınız;” Bu coğrafyada yaşayan herkesin bilmesi gereken temel kural şudur: Dünyamız ve özellikle coğrafyamız çok etnisiteli, çok dinli, çok kültürlü, çok mezhepli ve çok renklidir. Buna uygun bir anlayış ve yönetim tarzı geliştirmemiz gerekir. Çoksesliliğe, farklı kültür ve inanca saygı esastır. En küçük etnik, dini mezhepsel grupların özgürce kendilerini ifade etmeleri ve yönetmeleri konusunda gereken altyapıyı ve desteği sağlamamız gerekir.”Umarım düşlediğiniz geleceği tüm insanlık görür.Saygılarımla
İrfan hocam yorumunuz için çok teşekkür ederim. Çok detaylı makalenize başladım. Sakin ve dingin olduğumda tamamını okuyacağım. Kafamdaki bir çok soruya cevap niteliğinde!
Aynen katılıyorum kardeşim eline sağlık
Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık… ‘ Kur’anda olan ayetin bir kısmında da denildiği gibi insanlar farklı olabilir.bu farklılık bi zenginliktir.Öyle görmek lazım bence. Eline kalemine sağlik
Hocam emeğine, gönlüne sağlık. En çok ihtiyaç duyduğumuz şeyler barış ve huzur….
Bence coğrafyamızın en büyük dertlerinden biri düşünce özgürlüğü. Kendi düşüncesi dışında tüm düşüncelerin yanlış olduğunu savunanların hışmına uğramış biri olarak şunu söylemek istiyorum:Demokrasiyle birçok dertlerden kurtulabiliriz. Çalışmanızı gönülden destekliyorum. Kaleminize sağlık.
Haydar Hocam, ne kadar da önemli bir konuyu kaleme almışsınız. Çok tebrik ediyorum. Okuyucularınızın değerli yorumlarının üzerine ekleyecek fazla bir şey yok belki ama sanatçı kalbimden şu dizeler geçiyor. YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE!! Ah keşkeeee…
Harika bir yazı kaleme almışsın, devamını dilerim.
Haydar Hocam kaleminize sağlık.
Bence Dünyayı cehenneme çeviren tüm bu kötülüklerin Primer sebebi Eril faşizm. 15 bin yıllık erkek kültürü 4.5 milyarlık dünyayı tüketti. Çözüm işlediğimiz ilk günah olan mizojini ile yüzleşmek ile başlayacak. Erkekler tarih sahnesinden çekilip yerini kadınlara yani tabiat anaya bırakmalıdırlar. Bu hem dünyayı hem de faşizm uydurması erkeklik kültürü altında kendi hapisanesini durmadan inşa eden, ölen ve öldüren zavallı Erkekleri de kurtaracaktır . Kalemine sağlık Haydarcım.