Fikir üretme yere, zamana, şartlara ve şahıslara göre değişebilir. Fikir üretme genel manada daha eğitimli ve donanımlı kişilerde olabilir. Bu eğitimsiz kişilerde olmayacak demek değildir. Üretim hemen bir anda ortaya çıkmayabilir. Bunun için önemli olarak kendi kendine sakin ortam yaratıp kendi kafasında fikirler oluşturmaktır. Eğer bu üretilen fikir anormal bir durum ise patolojik düşünce olabilir. Fikir üretilirken yollarından bir tanesi de birden fazla kişiyle konuşarak beyin fırtınası dediğimiz işlemin yapılmasıdır. Çünkü farklı kişiler farklı fikirlerini ortaya koyarlar. Riskler, faydalar, pozitif ve negatif yönler tartışılıp daha iyi sonuçlar alınabilir. Bu işlemler yapılırken kaosa gitmeden belirli bir düzen içinde olmalıdır.
Yeni bir fikir üretmek uzunca zaman alabilir. Bazen 5N1K dediğimiz formül kullanılabilir. Nasıl, ne, nerede, neden, ne zaman ile ilgili soruları ve kim hakkında olduğunu sormak lazım. Bir fikir üretmek için önce konuyu belirleyip bu konu hakkında kaynak toplayarak araştırma yapmaktır. Bu araştırma araçlarıyla gözlem yapmak ve bu araçları bir araya getirip bağlantı kurmak, önemli bir etkendir. Sonra bunların bir kısmını ayıklamak gerek. Bu yaptığımız düşüncenin zayıf ve kuvvetli yönlerini tespit edip; zayıf yönleri elemek gerek. Fikir üretmekle varsayımlar sorgulanır, çeşitli teknikler denenebilir. Bunlar için egzersizler yapılır. Egzersizler yapmakla yaratıcı beyine sahip olunabilir. Yine fikir üretirken bir elin nesi var, iki elin sesi var sözüyle fikir teatileri önemlidir. Bu hususta meraklı olmak da önemli bir etkendir.
Bir fikir; birileri veya toplum tarafından üretildikten, olgunlaştırıldıktan sonra şahıslara veya fikri üreten topluma mal edilmesi gerekir. Bu da kanunlarla; kişi ve toplumun ahlaki kuralları ile ilgilidir. Dünyanın çok yerinde üretilen bir fikir başkaları tarafından çalınabiliyor Bilimsel makalelerde ve araştırmalarda zamanla bunları görmekteyiz. Bu nedenle de üretilen fikrin yazılarak kayıt altına alınması iyi olur. Gelişmiş ülkelerde kanunlar çerçevesinde bunlar düzenlenmektedir. Üretilen fikirlerden, çalışmalardan alıntılar yapılırken kaynağını belirtmek gerekir.
Oluşturulan bu fikirleri hür bir şekilde söylemek uygun mudur? Elbette uygundur. İnsan hak ve hürriyetleri içinde ifade hürriyeti önemli bir yer kaplamaktadır. Herkesin düşündüğünü söyleyebilme, görüşlerini açıklayabilme, anlatabilme ve yayma hakkına sahip olması gerekir. Yalnız bu fikirler bir toplumun, milletin birliğine dirliğine zarar veriyor mu? Kişiler arası yaşamı daha da zorlaştırıyor mu? Yoksa kolaylaştırıyor mu? Bunları düşünmek gerekir. Fikrin hür bir şekilde söylenmesi yine ortama, zamana göre değişebilmektedir. Fikir hürriyeti olmayan bir ortamda bilim, teknik, sosyal ve siyasal akımlar gelişmez. İfade edildiği müddetçe insanların fikirleri değer kazanır. Zihni gelişmeler büyür, iletişimler artabilir. İfade hürriyeti çeşitli yollarla eyleme dönüşebilir. Gelişmiş ve demokratik toplumlarda fikirlerin eyleme dönüşme şekli, yukarıda da bahsettiğimiz tarzda toplumun zararına, mülkiyet kaybına, demokratik olan yönetim şekline müdahaleye sebep oluyor ise o zaman kişinin eyleminin kanunlar çerçevesinde engellenmesi uygundur. İfade hürriyeti, demokratik devletlerin temelini oluşturur. Başka bireylerin düşünceyi öğrenme hürriyetini de getirir. Fikrin oluşması için mevcut bilgi ve fikirleri inceleme, araştırma, elde etme, serbestçe öğrenme ve haberleşmeyi gerektirir. Burada da hür düşünce ve ifade özgürlüğü olmalıdır. Düşünce ve kanaatlerin her türlü ifade aracılığıyla dış aleme açıklanması ve yayılması hürriyeti olmalıdır. Bunları yaparken daha önce de belirttiğimiz gibi başkalarının haklarına ve itibarına saygı; ulusal güvenliği veya kamu düzenini veya sağlık ve ahlakı korumak la yükümlüyüz.
İfade özgürlüğü bireylerin veya grupların bir konu hakkında ilgili görüşlerini söz, yazı ve davranışlarıyla açıkça dışa vurabilmeleri anlamına gelir. Farklı görüşlerin birbiriyle rekabeti çatışmaya dönmeden insan zekâsını geliştirir.
Geniş bir şekilde ifade hürriyetine yer veren toplumlar; her bakımdan daha başarılı oluyorlar. Kendisini ifade edemeyen insanların onurlu ve değerli bir hayat yaşaması zorlaşır. İfade özgürlüğü ortamı insanları erdem bakımından da geliştirir. İfade özgürlüğü nefret söylemi değildir. İfade hürriyeti toplumun her kesiminde olduğu gibi akademik çevrede de doğrudan doğruya araştırma konularını, metotlarını serbestçe seçebilmeleri ve araştırmalarının sonuçlarını kamuyla çeşitli yol ve araçlarla paylaşabilmeleri anlamına geliyor. Bunları yapınca başlarına bir şey gelir endişesi taşımamaları gerekir. İletişim araçları arttıkça ifade özgürlüğünün şekli, nerede başlayıp bittiği, diğer değerlerle çatışması hâlinde neler yapılması gerektiği hususunda tartışmalar olmaktadır.
Milletimizin gelişmiş ülkeler kategorisine girmesi ve sıçraması için yazımıza Atatürk’ün sözleriyle son verelim: fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek gerektir.