Diğer tüm mesleklere göre hekimlik mesleği, doğrudan insan sağlığını ilgilendirdiği için farklı bir konumda. Çünkü kişinin yaşadığını anlayabilmesi, işini hatasız ve zevk alarak yerine getirebilmesi ve sosyal iletişimi hep sağlıklı olup olmayışıyla doğrudan ilintili. Dolayısıyla da hekimin başkasını sağlıklı kılabilmesi de kendisinin sağlıklılığını gerektirir. Hekimin sağlıklılığı hem bedenen, hem de düşünsel yönlerden olmalıdır. Başkasını sağlıklı kılma işlevini yaparken tam bir konsantrasyon içinde olabilmek zorundadır. Böylesi bir konsantrasyon ancak hekim hatası dediğimiz dikkatsizlik, ihmal ve beceriksizliği en aza indirir. Hekimin beden sağlığı için sağlıklı beslenmesi ve bedenini yıpratmayacak bir sınırlılıkta çalışması oldukça önemli. Bu amaçla da yeterli bir gelir düzeyinin olması yanında, çalışma koşullarının ve saatlerinin de dinlenmesini sağlayacak ve stresini en aza indirecek özelliklerde olmasını gerektirir. Çünkü hekim zaten sürekli bir stres altında olmasına yol açan bir meslek mensubudur. Hastasının çoğunlukla olumsuz, sıkıntılı olan duygularını paylaşmak durumundadır ve hastadaki her bir olumsuzluk, hekimin yaşamından bir tuğlanın eksilmesine neden olur.
Hekimin bu farklı konumu yanında hastanın da hekim seçme özgürlüğü temelinde, bir hekime olacak inanmışlığı ve güvenmesini de göz önünde bulundurmamız gerektiği ortaya çıkmaktadır. Hasta inanıp güvendiği bir hekim tarafından tedavi edilmeyi tercih eder. Dolayısıyla da böylesi bir hekime kolayca ulaşabilmeyi ister. Hastanede görev yapmakta olan ve istediği bir hekime ulaşmak birçok barajdan sonra ancak mümkün olabilmektedir. Şu anki uygulamalarda hekim bir devlet hastanesinde full-time görevde ise ve muayenehanesi yoksa, ya doğrudan hekime (ki çoğunlukla mümkün olamamakta) veya varsa sekreterine ulaşacak, randevu alacak veya poliklinik gününü kollayacak. Hekim bir tıp fakültesinde ise hasta yine bir randevu peşinde olacak ve öğretim üyesini denk getirmeyi başaracak. Ayrıca özel muayene olacağı için de, döner sermayeye ücret yatıracak. Devlet hastanelerinden farklı olarak Maliye Bakanlığının tıp fakülteleri için önerdiği şu anki sistemde, öğretim üyesinin saat 14:00’dan sonraki uygulamaları performans ismi altında özel işlem sayılmakta ve birçok öğretim üyesi kılıfına uysun diye çeşitli uygulamalara zorlanmaktadır. Bence böylesi bir uygulama “Tabelasız muayenehanecilik” demek olmaktadır. Çünkü bu uygulamada, öğretim üyesi yine sanki muayenehanesi varmış gibi rutin işlerini bitirir bitirmez özel hasta kabulüne başlamakta ve hastanedeki zamanının bir kısmını yine özel hasta muayenesi için kullanmaktadır. Yani herkesin ağzındaki sakız misali “Part-time çalışan öğretim üyesi, araştırma veya uygun hasta bakımına yeterli zaman bulamaz” görüşü böylece çürümüş olmaktadır. Olur da merak edilirse, görülecektir ki Part-time ve Full-time statüsündeki öğretim üyelerinin bilimsel çalışmaları arasında söylendiği gibi belirgin bir fark bulunmamaktadır. Tersine, Part-time çalışmakta olan öğretim üyesi, maddi durum farkı nedeniyle bilimsel toplantılara daha kolayca gitme şansına sahip konumdadır.
Full-time çalışan ile Part-time çalışanın farkı ne? Full-time çalışan vergi vermiyor, işyeri kiralamıyor, sigortalı sekreter ve yardımcı sağlıkçı çalıştırmıyor, bir muhasebeci tutmuyor, elektrik, su, telefon masrafları yok, tüm yan ödemeleri alıyor, döner sermayeden yararlanıyor, izinli olduğu veya bir toplantıya gittiğinde maaş kaybı olmuyor. Part-time çalışmakta olan ise tüm bu kayıplarına karşın, vicdani muhasebesi yanında, işlerini tam yapmıyor dedirtmemek uğruna, kurumdaki görevlerini eksiksiz yapabilmek için tazı gibi koşuşturmakta (Uç kişiler hariç) ve “Benim özel yerim var, burada hürüm ve bana kimse karışmıyor, beni tercih edip ismime gelen, bana rahat ulaşan ve bana inanıp güvenen hastalarım var” duygusu için bunlara katlanmaktadır.
Hekimin ayrıca muayenehanesi varsa, yani part-time çalışıyorsa, hasta inanıp güvendiği hekimi rahatça yerinde bulacak, hemen randevusunu alacak ve hem kendisi derdini daha geniş bir zaman diliminde anlatacak, hem de hekim kendisini daha ayrıntılı olarak muayene edebilecek. Böylesi bir avantaj ise hastanın daha işin başında iken psikolojik yönden rahatlamasını sağlayacağı için, iyileşmesine de yansıyacaktır.
Olaya baktığımızda hekim yönü ve hasta yönü olmak üzere iki yönü olduğunu görüyoruz. O zaman konuyu bu iki yönüne bakarak şu şekilde organize edebiliriz diye düşünüyorum:
* Full-time hekim çalışmasında:
– Tüm hekimlerin maaş sistemi örneğin başka bir kurumun görevlisinin maaşına indekslenmeli. Bu kurum TBMM, kişi de milletvekili olacağına göre onun maaşına indekslenmeli. Pratisyen hekim, uzman hekim ve öğretim üyesi tıp doktorunun intibak kriterleri belirlenmeli.
– Gelişmişlik konumlarına göre ülkemiz bölgelere ayrılmalı ve her bölgenin maaş durumu ile çalışma puanları ve süreleri belirlenmeli. Rotasyon sistemi mutlak kriterlere göre yapılmalı ve kayırma olmayacağı güvencesi sağlanmalı. Bölgelere göre olan puanlama, hekimin çocuklarına da girecekleri sınavlara yansıyacak şekilde düzenlenmeli ve hekimin çocuğunun eğitimi için duyacağı endişeler minimalize edilmeli.
– Devlet hastanelerinde hekimin daha hastane kapısından girdiği andan başlayan şu anki performans değil de maaş karşılığı olmak üzere belirlenecek asgari çalışma kriterlerini aşanlar için primlendirme sistemi uygulanmalı, Üniversitelerde uygulanmakta olan saat 14:00’dan sonraki garip sistem de kaldırılarak tüm sağlık teşkilatları, hekimin eğitim konumu ve kıdeminin gözetildiği homojen kriterlere dönüştürülmeli.
– Full-time çalışan hekimin Part-time gibi özel muayene yapacağı ve sağlık kurumu dışında ve kuruma bağlı olan ayrı poliklinikler ve küçük hastaneciklerde belirli saatlerde özel çalışması sağlanmalı. Ancak özel ücretin sadece vergi ve masraflar dışında kalan büyük kısmı hekime yansıtılmalı, şimdiki gibi gülünç bir rakama indirgenmemeli.
* Part-time hekim çalışmasında (Kuruma bağlı özel poliklinik ve hastanecikte çalışmayıp kendi özel muayenehanesinde çalışmayı tercih eden hekim):
– Part-time hekimlik sağlıktan yararlanma olanağını hastanın ayağına götürülen bir sistem olarak görülmeli. Çünkü hastaların çoğu muayenehanesi olan hekime, “Bilgisine ve hekimliğine güvendiği için muayenehane açan hekim” olarak yaklaşmakta ve olumlu bakmaktadır.
– Part-time çalışan hekim muayenehane işi ile hastane işini karıştırmamalı ve kesinlikle ayrı tutmalı. Dolayısıyla muayenehaneyi hastane için basamak olarak kullanmamalı ve bu imajın oluşmaması için gayret ve niyet içinde olmalı. Hele rapor konusu kesinlikle muayenehanede söz konusu olmamalı.
– Muayenehaneyi hastane için basamak olarak kullanıp istismar eden hekim için katı ve kesin kurallar ve cezai müeyyideler konulmalı. Bürokrasi kesimi, sadece bu istismar yönü var diye işin kolayına kaçıp muayenehaneleri kapattıracağız” gibi söylem ve girişimlere yönelmemelidirler.