Bilindiği gibi; sağlık, güvenlik, iletişim ve ulaşımla ilgili hizmetlerin 24 saat boyunca kesintisiz sürdürülmesi zorunluluğu vardır. İnsanların tümü, hizmetlerin bu düzende yürütülmesinden yarar sağlarken, bu alanlarda hizmet verenlerin gece çalışmasından yakındıkları görülmektedir. Yakınmaların çoğu, gece çalışmasının insanın alışılagelmiş düzenini büyük ölçüde etkiliyor olmasıyla, ailevi ve sosyal yaşamına getirdiği sıkıntılarla ilgilidir. Kuşkusuz yakınmalar haklı nedenlere dayanmaktadır. Çünkü gece çalışan birey, gündüz uyuma güçlüğü çekiyor olabilir ya da aile bireylerine karşı bazı sorumluluklarını yerine getirme zorundadır. Bu gibi durumlarda birey, çok az uykuyla yetinmekte ve görevine yeterince dinlenmemiş olarak gitmektedir.
Bilindiği gibi uyku, alt düzey insan gereksinimlerden biridir. Bu gereksinimin karşılanmaması durumunda, insanın üst düzey gereksinimleri duyumsaması ve bunları karşılamak için gerekenleri yapması beklenemez. Bu nedenledir ki, gece vardiyasına uykusuz gelen bazı görevlilerin, deontolojik kuralları hiçe sayarak, sandalyede ya da uygun buldukları yerlerde uyukladıklarına tanık olunmaktadır.
Sağlık sektöründe göreve uykusuz gelmenin hastalar yönünden de çok sakıncalı olabileceği unutulmamalıdır. Uzun süre uykusuz kalan kimselerin yoğunlaşma güçlüğü çektikleri, olaylara ve çevrelerine karşı sabırsız davrandıkları, dikkatlerini toplayamadıkları, hareket ve kararlarında çok yavaşlama olduğu bu konuda yapılmış olan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Bu etkilenmelerle bireyin hata yapması, geçersiz kararlar alması, hastaya yanlış ilaç vermesi olasılığı artmaktadır. Uykusuzluğun, trafikte ölümcül kazalara ve endüstride iş kazalarına yol açtığı düşünülürse, bunun çok ciddi bir sorun olduğu aşikârdır.
Gece çalışmalarının neden olduğu sorunlar bunlarla da sınırlı değildir. Doğaya aykırı yaşam biçiminin çalışanın sağlığını önemli ölçüde etkilediği, hatta kanser olasılığını da artırdığı uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu konuda yapılmış araştırmalar da gece çalışan kadınlarda meme kanserine, erkeklerde ise prostat kanserine yakalanma oranının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu bilgilere dayanarak, Dünya Sağlık Örgütü’nün kanser kolu Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı gece çalışmasını kanserojen etkenler listesine eklemiştir.
Uzmanlara göre; ışıksız bir ortamda salgılanan melatonin hormonu; sadece vücudun doğal ritmini ayarlamakla kalmayıp, aynı zamanda bağışıklığı güçlendirici etkisiyle çeşitli hastalıkları engelleme ve tümörler üzerindeki baskılayıcı etkisi ile kanserden korunma işlevi görmektedir. Ancak, gece çalışmalarının ışıklı ortamlarda yapılıyor olması melatonin hormonunun salgılanmasını engellediğinden, gece çalışanlar bu hormonun beklenen etkilerinden yararlanamamaktadır. Bu yüzden de gece çalışanlar pek çok hastalığa ve kansere karşı risk altındadırlar.
Gece çalışmasının bunca zararına karşın bazı hizmetlerin 24 saat boyunca verilmesi zorunluluğundan vazgeçilmesi olası değildir. Bu durumda söz konusu zararların önlenmesi için bazı önlemlerin alınması gerekmektedir. Bilindiği gibi işveren, çalıştırdığı elemanın sağlığından da sorumludur. Bu sorumluluk kapsamında çalışana sağlıklı bir çalışma ortamı hazırlamanın yanında, gece vardiyasının çalışanlar arasında dengeli dağılımına özen gösterilmesi de bulunmaktadır. Çalışma çizelgesinin hazırlanmasında, gece çalışmasına süreklilik kazandırılması ve vardiyaların, çalışana yeterli dinlenme, uyuma süresi sağlayacak biçimde düzenlenmesi de üzerinde durulması gereken noktalar arasındadır.
Ancak bu konuda çalışana da bazı sorumluluklar düşmektedir. Çalışanın yapması gerekenler, onun hem kendi sağlığı hem de verdiği hizmetin kalitesi ile ilgilidir. Bu konuda uyulması gereken koşulların başında uyku saatlerinin kesinlikle uyuyarak geçirilmesi gelir. Ayrıca, yatak odasının tam anlamıyla karartılmasına özen gösterilmelidir. Sıradan perdelerin rengi ne kadar koyu olsa da ışığı geçirdiği bilinmektedir. Bu nedenle, perdecilerde "Black Out" olarak satılan perdelerin kullanılması önerilebilir.