Kimi zaman yargı mensuplarınca, hem adli tıp uzmanı hem de diğer hekimlerden, gece otopsi yapılması talep edilmektedir. Gece otopsi yapılmalı mı? Bu sayıda, bu konuyla ilgili görüşlerimi aktaracağım.
Adli tıp uzmanlığı, bir tıp disiplinidir. Diğer disiplinlerden tek farkı hizmetin vatandaşlara ek olarak, yargı mensuplarına da sunuluyor olmasıdır. Hizmetin yargıya sunuluyor olması, adli tıp uzmanlarının genel tıp prensipleri çerçevesinde çalışmasına engel teşkil etmez. Otopsi ölümden sonra yapılan bir çeşit cerrahi girişimdir. Üstelik ölüm nedeni ve pek çok sorunun aydınlatılabilmesi için tüm vücudun usulüne göre incelendiği büyük bir cerrahi girişimdir. Düşünelim. Diğer tıp disiplinlerinde, acil durumlarda gece gündüz denmeksizin ameliyat yapılabilmekle birlikte, olağan işleyiş içerisinde ameliyatlar gece mi yapılmaktadır? Hayır. Genellikle planlanarak ve gündüz saatlerinde olacak şekilde yapılmaktadır. Ölenin vücudunun incelenmesi açısından acil olan durum, olay yerinin incelenmesi ve ölünün dış muayenesidir. Bu işlem en kısa sürede, usulüne uygun olarak yapılmadığında, olayı aydınlatacak bazı deliller ortadan kaybolabilecektir. Olay yeri incelenip ölünün dış muayenesi yapıldıktan sonra, ölü yine usulüne uygun otopsi yapılıp gerekeli incelemelerin yapılabileceği ya da bu incelemeler için gerekli örneklerin alınıp saklanabileceği donanımlı bir merkeze sevke edilmeli ve otopsi gündüz saatlerine ertelenmelidir. Neden?
1- Her ne kadar ülkemizde gereken önem verilmiyorsa da, otopsi, yaraya sütür atılması gibi bir işlem değildir. Kasapvari bir şekilde, ben yaptım oldu denilecek bir işlem de değildir. Eğer öyle olsaydı, 6 yıllık tıp eğitimine ek olarak 4 yıllık uzmanlık eğitimi gerektirmezdi. Usulüne uygun bir otopsi, yaklaşık 2 saatlik bir süre alır.
2- Otopsi, zorunluluk olmadıkça gün ışığında yapılmalı, suni ışık altında yapılmamalıdır. Keza suni ışıkta, sarılık gibi bazı hastalık belirtileri seçilemez. Ölü lekeleri ve ekimozlardaki renk değişikleri ayırt edilemez. Bu renk değişiklikleri, ölüm nedeni ve olayın oluş tarzı hakkında fikir verebilir. Örneğin, aralarında renk farkı olan eski ve yeni ekizmozların varlığı, mağdurun tekrarlayan bir travmaya maruz kaldığına işarete edebilir.
3- Gece saatlerinde otopsi salonları, ışıklandırma, havalandırma gibi fiziksel koşulların yanı sıra, gerek otopsi öncesi ortamın hazırlanması gerekse otopsi sonrası temizlik vb. işlerin yapılması açısından personel desteğinden yoksundur.
4- Tüm bunlar var olsa bile suni ışık, gün ışığının olumlu özelliklerine sahip olamayacaktır.
5- Biyolojik döngüsü gece çalışmasına uygun olmayan çalışanlar, yaptıkları işe yoğunlaşamayacaktır. Keza, vardiyalı diğer işlerde olduğu gibi ertesi gün izin kullanmaları vs. söz konusu değildir.
6- Ölünün dış muayenesi için bir hekim yeterli iken otopsi iki hekimle ve diğer yardımcı personelin katkılarıyla yapılabileceğinden, gece ekip toplamak sıkıntılı ve zaman alıcıdır. Günlük uygulamalardan biliyoruz ki, gece vakti bir otopsi yapmaya kalkışıldığında, neredeyse gecenin yarısı harcanmaktadır.
7- Gece yapılan otopsi sonrası, sabah namazında dini işlemler bitirilip defin işlemi yapılması görülen ve beklenen bir durum değildir.
Peki, kimi zaman yargı mensupları niye ille de otopsi gece yapılsın diye ısrarlı bir tutum sergilemektedir? Ertesi günü nöbetçi olan başka bir Cumhuriyet Savcısı diğer meslektaşından kalan yarım işi tamamlamak istemeyebilir veya nöbeti biten Cumhuriyet Savcı ertesi gün yarım kalan işiyle zaman harcamak istemeyebilir. Ertesi günü yapacağı diğer işlerini düşünüp, otopsi işini bir an önce aradan çıkarmak isteyebilir. Bilirkişiden istedikleri saatte, istedikleri işi talep etme haklarının bulunduğunu da düşünerek, “hemen şimdi otopsi” diyebiliyorlar. Elbette, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre böyle bir hakları vardır. Ama bu hakkın varlığı, yerli yersiz kullanılmasını gerektirir mi?
Elbette, gece otopsi yapılmasını gerektirecek istisnai durumlar olabilir. Deprem, su baskını gibi doğal felaketler, bombalama, toplumsal çatışmalar gibi çok kişinin aynı anda öldüğü durumlar, bu istisnai durumlara örnek gösterilebilir. Bazen, ölenin gömüleceği yer uzak bir ilde olduğundan, mevsim de sıcaksa, taşıma esnasında çürüme ve kokuşmayı engellemek için, ölenin yakınları, cesedi gece götürmek isteyebilirler. Böyle, olağan dışı durumlarda, karşılıklı iletişim ve hoşgörü çerçevesinde ilgili tüm kişiler gibi hekimler de fedakârlıkta bulunmaktan çekinmeyecektir.
Sonuç olarak, adli bir olayda olay yeri incelemesi ve ölenin ilk değerlendirmesi acil yapılması gereken bir işlem iken, otopsi işlemi geceden gündüze bırakılamayacak kadar acil değildir. Aslolan, otopsi işleminin, usulüne uygun olarak kaliteli bir şekilde yapılmasıdır. Yapılması gereken bir işlemin yapılmış olmasından ziyade, nitelikli yapılması, hizmeti sunan ve alan kurumların olduğu kadar olayın tarafları olan vatandaşların da güvencesi olacaktır.