“ Raiyyeti kul eder Padişah-ı aleme adl.”Tebayı padişaha itaat ettiren şey Adalettir.
“ Yokdurur zulme rızâmız, adle biz mâilleriz
Gözleriz Hakkın rızâsın, emrine kâilleriz
(Zulme razı olmayız, adalete meylederiz,”
“Hakk’ın rızasını gözetir, emrine uyarız).III.Mehmet
“Teb’a üzerine tasarruf maslahata bağlıdır”. Mecelle
“Kral hatâ yapmaz!” Avrupa’da siyasi motto.
“ Hürriyet, müsavat, uhuvvet ,ADALET”. İttihat ve Terakki nin sloganı.
“İyi olmak kolay, önemli olan ADALETLİ olmaktır.” V.Hugo
Akademikakil kurumunun delaletiyle bu ayki yazımda, Geçmişten günümüze adaletin üstünlüğü metaforu hakkındaki yazımı değerli okurlarımla paylaşacağım. Okuyucu hedef kitlesinin müktesebatını da göz önüne alarak konuya değineceğim. Hak, hukuk ve adalet kavramları olimpiyat halkaları gibi birbirine girmiş kavramlardır. Çünkü bunlar insanlar üzerinde kesintisiz bir iradedir. Adaletin üstünlüğüne geçmeden önce ilgili kavramlara değinmek isterim. Adaleti bir dairenin dış halkası hak, hukuk ve diğer mevzuat türleri ve uygulama örneklerini halkanın içindeki diğer halkacıklar olarak mütalaa edebiliriz. Ama ana konu adalet kavramıdır.
Adalet Arapça adl kökünden gelen bir kavramdır. Kuran’da “adaletle hükmetme” “adil olma” “adl ve sıdk üzerine davranma” emir olarak geçer. “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (maide/8) İslam diniyle özdeşleşmiş kelime Kurandan, Sünnetten ve diğer icma ve içtihatlardan hareketle analiz edilirse normalde dünyada temel sorunların olamaması gerekir. Ama kavram zamandan zamana, çağdan çağa, toplumdan topluma, düşünürden düşünüre anlam kaymasına uğrayınca herkes kendi nitelendirdiği hak hukuk adalet kavramının evrensel olduğunu iddia etmektedir.
Adaletle ilgili kavramlardan biri olan Hukuk, “hak” kelimesinin çoğulu olarak “haklar” anlamına gelmektedir. Hukuk, devletin yetkili organları tarafından toplumsal ilişkileri düzenlemek amacıyla konulan, maddi yaptırıma bağlanmış olan ve uyulması zorunlu kuralların oluşturduğu sistem olarak tanımlanabilir. Yani hukukta toplumsal düzeni koruma, yaptırıma başvurma ve sistematik olması esastır. Burada da yaptırıma başvurma yetkisi tüzel kişilik olan devlete aittir. Kamu gücünü devlet kullanır. Tarihsel süreçte hukuk:
1.Pozitif Hukuk: Müspet hukuk olarak da adlandırılan pozitif hukuk, bir ülkede belirli bir zamanda yürürlükte bulunan hukuk kurallarının tamamını ifade eder. Yani meriyatta olan (uygulamada olan) hukuktur. Yürürlükte olan hukukta eksiklik, aksaklık, güncel koşullara uymama gibi öğeler varsa bu adaletin temel ilkelerinden aksaklıktan kaynaklanamamaktadır. Burada yine adil olmanın temel ilkelerinden hareketle değişiklikler yapılabilir.
2.Mevzu Hukuk. Yetkili makamlar tarafından konulan yazılı hukuk kurallarının bütününe mevzu hukuk (vazedilmiş, konulmuş hukuk) denilmektedir. Mevzuat kelimesi buradan mülhemdir. Külliyat gibi diyebiliriz.Velevki mülga (kaldırılmış) olsa da bu bize fikir vermektedir. Kaldırılmasına neden olan neden sonuçlar hakkında bize fikir vermektedir.
3. Tabiî Hukuk: Zaman ve mekân boyutundan soyut, akıl yoluyla ulaşılabilen ve adalet fikrine dayanan, olması gereken hukuk kurallarından oluşan kurallar bütününe tabii hukuk denilmektedir. Diğer bir tabirle doğal hukuk, Adalet fikrine dayalı olması gereken akıl ve tecrübe yoluyla insanların davranış kurallarını ve normlarını belirlemeye yarayan hukuktur.
4. Maddi Hukuk: Şekli Hukuk Doğrudan kişilerin hukuki durumunu, kişilerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen, kişilerin sahip olduğu hakları ve yüklendiği borçları belirleyen kurallara maddi hukuk denilmektedir. Bu bakımdan medeni hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku ve ceza hukuku gibi hukuk dalları maddi hukukun kapsamında yer alırlar. Maddi hukukun önemi normlar yazılıdır. Yoruma pek şans tanımaz. Gerçi yargıcın yorum yetkisi olmakla birlikte yazılı normların olduğu birebir karşılığı olan kurallarda yargıçın yorum yetkisinin olmaması gerektiğini öne süren düşünürler vardır. Örneğin Hayek, Dworkin gibi.
5. Objektif Hukuk . Hukuk herkese uygulanabilen, genel ve soyut hukuk kuralları objektif hukuku oluşturur. Zaten hukuk kurallarının bir kısmı geneldir, soyuttur, herkese uygulanabilir niteliktedir.
6. Sübjektif Objektif hukuk kurallarının kişilere tanıdığı haklar, yetkiler ve özgürlükler ise sübjektif hukuku oluşturur. Yetki ve özgürlükler bu hukukun ilgi alanıdır. Yetki türleri bağlı ve takdir yetkisini içerdiği için takdir yetkisini kullanan takdirini kendi belirler doğal olarak ta sübjektiftir.
7.Ulusal Hukuk- , bir devlette yaşayan kişilerin birbirleriyle ya da devletle olan ilişkilerini düzenleyen ve kural olarak söz konusu devletin sınırları içinde meydana gelen olaylara uygulanan kurallardan oluşmaktadır. Dünyadaki 193 ulus devlette uygulanan hukuk kuralları gibi.a. ülkesindeki vatandaşlık haklarıyla b. ülkesindeki vatandaşlık haklarında farklılıklar olabilir. Sonuçta o ülkenin hukukudur. Örnek a ülkesi n. sayıdaki ülkeye vize uygulayabilir. Bu kendi hukukundan kaynaklanmaktadır.
8.Uluslararası Hukuk. Evrensel Hukuk. Yukarıdaki örnekten hareketle viyana sözleşmesine göre vize uygulaması ise evrensel hukuktur. Bu durumda evrensel hukuk devreye girmektedir. Evrensel hukuk bazı durumlarda diğer toplumları da ilgilendirmektedir. Örnek 1948 tarihli birleşmiş milletler sözleşmesi viyana sözleşmesi ab adalet divanı roma ceza mahkemesi Lahey adalet divanı kararları gibi. Tabii burada ilgili mevzuata tabi olmak için ülkenin o birime üye olması veya anlaşmayı imzalaması gerekir. Örnek Roma ceza mahkemesine Türkiye üye olamadığı için kararlarının ülkemiz açısından bağlayıcılığı yoktur. Ama AİHM Avrupa konseyine bağlı ülkelerce imzalandı ve Türkiye burada yargıçla temsil edildiği için kararlarının iç hukuku bağlamaktadır.
9. Tarihi Hukuk: Belirli bir toplumda, belirli bir dönemde yürürlükte bulunan, belirli bir süre yürürlükte kalıp uygulandıktan sonra zaman içinde toplumun gelişimi ile değişerek yürürlükten kalkmış olan bu hukuk kurallarının bütününe tarihi hukuk denir. Ülkemizde 1876 kanun-i esasi, 1921 anayasası, 1924 tarihli teşkilat-ı esasiye kanunu, 1961 Anayasası, 1982 anayasasının değişik maddeleri bu bağlamda değerlendirilebilir.1876 kanun-i esasiden önce kanunnameler şeriyye sicillerindeki vakalar kamu özel hukuka ilişkin örnekleri bulunmaktadır.
Hukuk un işlevi. Hukukun temel işlevleri veya görevlerine baktığımızda bunları şu alt başlık halinde toplayabiliriz.
A) Toplum Düzenini Sağlamak. Kamu düzenini sağlamak temel işlevlerindendir. Andemi sürecinde toplum düzenini sağlamak için konulan bir metin buna örnek olarak verilebilir. B) Toplumsal Barışı Sağlamak. Toplumda huzur ve refahın sağlanması ve sürdürülmesi için olan kurallar bu bağlamda değerlendirilebilir. C) Güvenlik Sağlamak. Yine burada güvenlikten murad edilen kamu güvenliği iç ve dış güvenliktir) Eşitlik Sağlamak Eşitlik, . E) Özgürlük (Hürriyet) Sağlamak. İnsanların temel hürriyetlerini seyahat, konut, gibi temel hak ve hürriyetlerini sağlamak adına çıkarılan mevzuat türüne örnektir. F) Toplumsal İhtiyaçları Karşılamak. Toplumun temel ihtiyaçlarını sağlamak adına örnek bir ithal mali toplum için çok önemli ise idarenin o malda vergi indirimi yapması veya artırması buna örnek verilebilir.) G) Adaleti Gerçekleştirmek. Son olarak konumuz olana adaleti sağlama işlevi gelmektedir. Belki de içlerinde en zor olanı budur adaletin tarafları olduğuna göre biri veya birden fazla tarafı olabilir. Veya tüzel kişi veya şahıs olabilir. İdare veya şahıs olabilir bunu taraf değişkenleri olabilir bu durumda birinin lehine diğerinin aleyhine karar tecelli ederse herkes Adaleti farklı yorumlayabilir. Bunun içlerinde en zor olan budur diye tanımladım. Çünkü ADALETİN ÜSTÜNLÜĞÜ olmalıdır. Diğer enstrümanlar bunun gerçekleşmesine yardımcı olmalıdır. Suçun nevi taraflar konunun içeriği değişiklik göstereceğine göre burada tam hakkaniyetin ve adaletin tecelli etmesi beklenir. Peki, bunlar nasıl olacak? Neyle olacak.?
Burada karşımıza hukukun kaynakları çıkar. Bunlar.
A) Asli (Bağlayıcı) Kaynaklar. Normlar hiyerarşisine yani piramidin en tepesinde anayasa gelmektedir. Çıkarılacak kanunlar ve KHK lar tüzükler buna aykırı olamaz. Gerçi ülkemiz hukuk sisteminde tüzük kalktığı için sadece bilgi bağlamında yazdım. Yanlış anlaşılmayı önlemek adına tekraren derim ki ülkemizde tüzük diye bir hukuk yaptırımı artık bulunmamaktadır. Tüzük önce vardı. Bakanlar kurulunca çıkarılır ve Danıştay 1. Dairesinin incelemesinden geçerdi, ama şimdi yok. Olanlar.
a- Anayasa.1982 değişikleriyle birlikte şu anda uygulanan TC. Anayasası’dır.
b- Kanunlar. Anayasaya göre çıkartılmış kanunlardır. Bunlarında kanun yapma usulü vardır. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Âmâ bu ülkemize göredir. Örnek Hollanda anayasasında Hollanda meclisince çıkarılan kanunları hiçbir mahkeme değiştiremez. Diğer bir ifadeyle Hollanda da kanunları Anayasa ya aykırılığı iddiasıyla mahkemeye gidemezsiniz. Bunu yazmamın sebebi konumuz olan adaletin üstünlüğüne yüklenen anlam ve toplumsal koşullara göre zihnimizi yormamız gerekir.
c.- Kanuna Denk Metinler. Bazı metinler var kı adı üstünde KHK lar gibi. Doğal olanı kanun usulüne göre yapılmış olmasıdır. Ama yasa koyucu idareye belli durumlarda KHK çıkarma yetkisi vermiştir. Fakat sık başvurulan özellikle istenen bir hukuk aparatı değildir. Bunlarda eskiden olağan ve olağanüstü olarak üzere ikiye ayrılırdı ama şu anda tek e indirilmiştir.
d.TBMM iç tüzüğü. TBMM içtüzüğü TBMM nin anayasasıdır diyebiliriz. Kanun değildir. TBMM işleyişini düzenler. Günün şartlarına göre birçok değişikliğe uğramıştır. Burada da önemli olan adaletin üstünlüğünü sağlamaktır.
e.Meclis Kararı. TBMM kararları resmi gazetede yayımlanır. Kanun değildir. İptal edilmesi için dava açılmaz. Örnek meclisin kısa süreli tatile girmesi veya TBMM de anayasada verilmiş görevler arasında olan bazı kurumlara üye seçme kararı gibi.
f.- Yönetmelikler. Yönetmeliklerin çıkarılma yetkisi ve usulü yazılıdır. Yönetmelik çıkarma yetkisi olan veya olmayan kuruluşlar bellidir. Bu bir teknik konu olmakla birlikte değinmek isterim. Örnek bakanlık veya kamu tüzel kişiliğine haiz kurumlar yönetmelik çıkarabilir ama valilikler yönetmelik çıkaramaz. Eğer bir kurumun çıkaracağı yönetmeliği başka kurum çıkarırsa idare hukukundaki yetki aşımı yetki tecavüzü gibi olaylar olabilir. Bu durumda Danıştay iptal edebilir. Burada da geçen zamanı dikkate alırsak idarenin işi güçleşmektedir.
g.Tüzükler.Hukuk sistemimizde kalktığı için tekrar değinmeyeceğim. Âmâ konumuz olan adaletin üstünlüğü hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen kişilerin örneğin tababet tüzüğüyle günümüz sağlık politikaları arasında bağlantı kurması açısından eski tüzükleri incelebilir.
h- İçtihadı birleştirme kararları. İçtihadı birleştirme kararları Yargıtay ve Danıştay’ca alınabilir. Âmâ buraya kadar gelebilmesi için ilk derece istinaf Mahkemeleri veya üst yargının ilgili dairesinden geçmesi gerekir. Bu aşamaların geçtiğini varsayalım. Yine de konu açıklığa kavuşmaz veya taraflardan itiraz olursa üst mahkemelerin dairelerinden müteşekkil içtihadı birleştirme kurulu kararı devreye girer bu son aşamadır.
1.Yazılı kaynaklar yukarıda bahsettiğim kaynaklar bunun içine girer.
II. .Yazılı Olmayan Kaynaklar (Örf ve Adet Hukuku).Toplumdan topluma değişen öyle hukuk normları var ki yazılı değildir. Örf adet veya gelenek görenekler bu türdendir. Ülkemizde paftos uygulaması veya yarıcılık buna örnektir. Buna İstanbul da Artvin de rastlayamayız ama batı Anadolu’da karşılaşabiliriz. Bu durumda paftos uygulamasını yargıç göz önüne almaktadır. Yine Osmanlı hukukun un temel kaynaklarından mecellede bir medde der ki “ örf ile beyan nass ile beyan gibidir. ”yani örf ve âdete göre beyan ve karar nass (kitap sünnet icma ve kıyası fukaha)ya göre karar vermek gibidir.
ADALETİN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANACAĞI TOPLUMSAL YAPI NASILDIR?
- – Toplumu Düzenleyen Kuralların Türleri Toplumsal düzen, emir ve yasaklardan oluşan çeşitli davranış normları ile sağlanır. “Kural” olarak adlandırılan bu davranış normları, din kuralları, ahlâk kuralları, örf ve adet kuralları, görgü kuralları ve hukuk kurallarından ibarettir
a.)Din Kuralları. Din kuralları toplumda Adaletin üstünlüğün sağlamada göz önüne alınan bir kurallar topluluğudur. Din kuralı denince dini sosyal hayattan çıkarıp insanların kalbine sıkıştıran görüş olmakla beraber. Bu insanın ve İslam dininin özüyle pek örtüşmemektedir. Çünkü İslam dini sosyal ve gerçek hayata ilişkin emirler ve nehiyleri ileri sürer. Nikâh, miras, insan ilişkileri, riba gibi ekonomik konularda bunları yok saymak mümkün değildir. Çünkü burada zaten İslam dini adl ve sıdk üzerine davranışı öngörmektedir. Emri bil maruf nehyi anil münkeri önermektedir. İnsanların zararlardan uzak faydalı eylemler yakın olması zaten insanların refah ve mutluluğu için zaruridir.
b.Ahlâk Kuralları. Ahlak hulk kökünden gelen Arapça bir kelimedir. Doğrudan Fransızcadan gelen morale kelimesiyle birebir karşılayamayız. Ahlak insanın yaratılışına uygun kurallardır. Bunlarında toplumdan topluma adaleti sağlama bağlamında görevleri bulunmaktadır.
c.Örf ve Adet (Gelenek-Görenek) Kuralları. Yukarıda kısaca bahsettiğim için tekrar etmeyeceğim.
d.Görgü (Osmanlıca tabirle Adab-ı Muaşeret) Kuralları. Görgü yoluyla neyin iyi neyin kötü olduğu enformel öğrenmenin bir sonucudur. Buradan çıkacak rafine bilgiler ve davranış kalıpları insan davranışlarına yön vermektedir.
ADALETİN ÜSTÜNLÜĞ KONUSUNDA DÜNAYDAKİ HUKUK SİSTEMELERİ
A- Roma (Kara Avrupası) Hukuk Sistemi. Ada Avrupası ve kara Avrupası hukuk sistemi ayrı olduğu için buna kara Avrupası hukuk sistemi denmektedir. Almanya, Fransa ,İtalya, eski Prusya hukuk sistemi buna örnektir. Roma dan kalma hukuk sistemi ve tecrübesi vardır.
B- Common Law (Anglo-Sakson) Hukuk Sistemi. Amerikan hukuk sistemi denmekle birlikte başlangıçta ABD önceleri bağımsızlık savaşına kadar İngiltere vergi hukukuna tabi olduğu için doğal olarak İngiliz hukukundan etkilenmiştir. Âmâ yine de ABD, İngiltere, Kanada gibi ülkelerdeki hukuk sistemleri bu başlıkta değerlendirilebilir.
C- Avrupa Birliği Hukuk Sistemi. Avrupa birliği ulus üstü bir yapılanmadır. Yani Parlamentosu Var. Kanunu var, başkenti var, Bayrağı, marşı var. Tüzel kişiliği bankası Sayıştay ı adalet divanı kamu denetçiliği üye ülkelere dağılmış sosyal organizasyonu olan bir kuruluştur. Dolayısıyla sadece ab ülkelerini bağlayan hukuk sistemi vardır. Kısaca ab hukuku üye 27 devleti bağlayan hukuk sistemi vardır.
D- İslam Hukuk Sistemi. İslam dini son semavi dindir. Diğer dinlerden farklı olarak hukuk sistemi vardır. Diğer bir tabirle evrensel hukuk a esas olacak emirler vardır.
E- Sosyalist Hukuk Sistemi. Sosyalist ülkelerde öncelenen hukuk sistemidir. Dünyada 5 tane olan hukuk sistemi ideolojilere göre değilde ülkelerin kadim geleneklerine göre tarihsel süreçte oluşmuş sistemlerdir.
Hukukun Dalları ülkemizde kamu ve özel hukuk olmak üzere iki dalda incelenir ama günümüzün değişen şartlarında bunların ikisiyle de kısmen ilgili olan karma hukuk dalını da sayarsak üç olur. Örnek anayasa, idare, vergi, ceza devletler umumi hukuku, kamu hukuku dalına girerken; medeni, borçlar, özel hukuka girmektedir. Bankacılık ,sigorta, telif hakları da karma hukuk adı altında değerlendirilmektedir.
Yorum Türleri, yorum türleri yukarıdaki yazdıklarımın neredeyse tamamını ilgilendiren bir kavramdır. Yorum türleri birden fazladır tarihi kavramsal yorum türleri başta gelmektedir. Hatta bazı hukukçular yoruma karşı çıkmaktadır. Gizli ve açık maddeler olduğu için yorum yargıç açısından neredeyse bir zorunluluktur. Bu yorumu yapan yargıç bu durumda kendi kendine şu soruyu sormalıdır… eğer ben kanun yapıcı yerinde olsaydım nasıl yazardım…”
Adaletin Üstünlüğünde Motto; Hürriyet, müsavat, uhuvvet, Adalet. Burada murad edilen çok açık ama ifade şekli güzel metaforla başlamış. Hürriyetten vazgeçmeyelim eşit olalım kardeş olalım ADALET olsun. Âmâ nereye kadar hürriyet nereye kadar eşitlik nereye kadar kardeşlik nereye kadar adalet sınır belli değil.23 Temmuz ittihat ve terakki hareketiyle özdeşleşen bu kavram daha sonra 23 Temmuz bayramı olarak kutlanmış.
Liberté, égalité, fraternité; “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” anlamına gelen Fransızca özdeyiş, 1789 Fransız İhtilali‘nin simgelerindendir. Eski Fransız Frank’ının arkasında yazılıdır.
İkinci motto ADALET DAİRESİ. Osmanlı devlet geleneğinde layihalarda ve uygulamada adalet dairesi yazımın başında da belirttiğim gibi bir olimpiyat halkaları gibidir. Bunun paydaşları ADALET devlet hukuk siyaset ordu iktisat ve halk arasındaki ilişki kümesidir. ADİL olunduğu sürece bu halkaların iyi olacağı tasavvur edilmektedir.
Tarihi süreçte Adalet dairesinin örneklerini görmekteyiz.
1.Sasanilerde Behram (276-279)“La kıvame illa be,La izze illa be,La sebile illa be”derken ,
2.Sırrul esrarda,“Alem devlet;
La sultane illa bil rical-sultan ancak askerledir.
La ricale illa bil mal-askerler ancak malladır,
Vela male illa bil imar-mal ancak imar iledir,
Ve la imare illa bil adl ve hüsnü siyaset. İmaret ancak adalet ve iyi siyasetledir. Demektedir.
3.“Sünnet- şeriat din kanun,Melik-imama,Ceyş- ordu,Mal- vergi,Raiyyet-adalet,
Salahulalem,dünya barışı” olarak geçen yazılarda vardır.
Kabusnamede,Nesihatül Mulukte Naima İbni Haldun da adalet dairesine ilişkin mevzular vardır.
Nasihatül mülükte.:Gazali ’ise “..dinin bekası başkanla, başkanın bekası askerle, askerin bekası mali gelirle, mali güç ülkenin mamur olmasıyla, ülkenin mamur olması ise ADİL davranmayla olur”(Gazzali;2006.65 ) demektedir.
Batıda ise, Aziz Thomas Aquinas (1225-1274) tefeciliğin ve faizin sosyal dengeyi bozacağını ileri sürerek ADİL fiyat teorisiyle ADALET kavramının iktisatla ilişkisini kurmuştur.
Kınalızade Ali Efendi ( 1510-1572) tarafından “Adldir mucib-i salah-ı cihan (Adalettir dünya düzen ve kurtuluşunu sağlayan)” ve “Cihan bir bağdır divarı devlet (Dünya bir bahçedir, duvarı devlet)” ifadeleriyle tanımlanıyor
Kutadgu Biligde ,Kınalızade ali de İbn-i Haldun da
“Ordusuz devlet,
Hazinesi ordu,
Tebaasız hazine ,
Adaletsiz teba olmaz. ”demektedir.
.Osmanlı âlimi Kınalızâde Ali Efendi bu daireyi şöyle verir: “Adldir mûcib-i salâh-ı cihan. Cihân bir bağdır, duvarı devlet. Devletin nâzımı şeriattır. Şeriate olamaz hiç hâris illâ melik. Melik zapteylemez illâ leşker. Leşkeri cem edemez illâ mal. Malı cem eyleyen raiyyetdir. Raiyyeti kul eder pâdişâh-ı âleme adl”. Yani: Adalet dünyada barışın sebebidir. Dünya, duvarı devlet olan bir bağdır. Devletin nizamı hukuktur. Hukuku ancak hükümdar korur. Bunun için de ordu lâzımdır. Ordu toplamak için mal gerekir. Malı halk toplar. Halkın itaatini temin eden de adalettir. Kınalızadede asıl amaç adale ihtiyacını kurumsallaştırılmasıdır.
Adalet Arapça adele.eşit fidye bedel öşür denk diyet doğruluk benzer kefaret benzer karşılıkları varken batı adalet yazınında nasıl anlamlandırıldığı ise çevirisi aşağıdadır.
“Adalet: Justice.
“ödül veya ceza vererek hakkın savunulmasında yetkinin kullanılması”; ayrıca Eski Fransız adaletinden “adalet, yasal haklar, yargı yetkisi” , Latince iustitia’dan “doğruluk, eşitlik”, iustus “doğru, adil” kelimesinden “adil ve adil olma niteliği; ahlaki sağlamlık ve gerçeğe uygunluk” .“İngilizce ‘de “doğru düzen, hakkaniyet, herkese hakkı olanın ödüllendirilmesi” anlamı, 14. yüzyılın sonlarından kalmadır. Eski Fransızca sözcük, “doğruluk, eşitlik, hakkın savunulması, adalet divanı, yargıç” da dahil olmak üzere yaygın anlamlara sahipti. İngilizce 1400-1700 bazen ikinci bir anlamda “cezalandırma, yasal intikam” ile de. Adliye memuru unvanı olarak, 1200. Barışın adaleti, 14. Y.yıl başlarından itibaren kanıtlanmıştır. (Birisine ya da bir şeye) hakkını vermek, “doğru ya da uygun gibi davranmak” 1670’lerden.itibaren sözlüklerde bulunaktadır.”
“Adalet ile ilgili yazılar “sadece (sıfat)14.y.yıl’nin sonlarında, “ahlaken doğru, Tanrı’nın gözünde doğru” (“Şimdi esas olarak bir İncil arkaizmi olarak” – ); ayrıca “adil, adil, ilişkilerinde tarafsız”; ayrıca “uygun, uygun, standartlara veya kurallara uygun”; ayrıca “haklı, makul”; Eski Fransız juste’den “adil, doğru; samimi” (12.y.yıl.) ve doğrudan Latince iustus’tan “doğru, dürüst, adil; kanuna uygun, yasal; doğru, uygun; mükemmel, eksiksiz” (İspanyolca ve Portekizce justo kaynağı da, İtalyanca giusto), ius’tan “bir hak”, özellikle “yasal hak, hukuk” .olarak geçer.
1400 “.. iyi niyetli” olarak; erken 15.y.yıl. “hukuki, kanuni, kanuni hak” olarak. Ayrıca “kesin, kesin; kesinlik ile işaretlenmiş veya karakterize edilmiş; doğru boyutlara sahip”); anlatıların, hesaplamaların vb., “doğru, doğru” (15.y.yıl başları). Müzikteki anlam, “armonik olarak saf, doğru ve kesin” 1850’ye kadardır. Daha sıradan Latince yasa kelimesi lex, yasalar bütününün aksine belirli yasaları kapsıyordu. “Doğru kişi veya kişiler; Mesih” anlamına gelen isim, 14yyıl’nin sonlarına aittir. (Latince’deki nötr sıfat, bir isim, iustum, “doğru ya da adil olan” olarak kullanılmıştır).adaletli (sıfat.)
“hukuka uygun, adli yargılamaya tabi”, 15 y.yıl ortası, Anglo-Fransızca ve Eski Fransızca’dan “adalet veya hukukla ilgili”, dolayısıyla “adalet mahkemesine götürülmeye uygun”, adaletten, Latince’den iustitia “doğruluk; eşitlik” .(tırnak içindeki paragraf çevrilerden alınmıştır.”.
Ödül ve ceza vererek hakkın savunulması olan adalet. Neredeyse tüm hukuk yazınında başta gelmektedir. Çünkü amaçtır. Bir muştudur. Nedir Osmanlıda adalet dairesi
1.daire Adalet, 2. daire Dünya, 3.daire duvarı olan Devlet, 4.daire Hukuk, 5.daire İdare, 6.daire Ordu ,7.daire Mal (servet), 8. Daire Halk ,9. daire tekrar Adalet.
SİYASET METAFORU ADALET.
Osmanlıda Adaletnameler başlı başına Hukuk manzumesidir. İttihat ve Terakki Partisi nin baş aktörü Enver Paşanın kullandığı slogan Hürriyet, müsavat, uhuvvet, adalet. O kadar sık kullanıldı ki 24 Temmuz 1909 bayram ilan edildi. Ama ittihat ve terakki politikaları toplumsal ve siyasal gerçeklerle bağdaşmadı ve başarılı olamadı. Adalet kelimesinin siyasal bir öğe olarak kullanan partilerde çeşitli ülkeler de bulunmaktadır. Bu adaletin toplum için önemini kavrayan ve bunu siyasetinin temeline koymayı amaçlayan sinerjiyi yakalayan siyasetin doğasına uygun düşünce olarak değerlendirilebilir Bu sıfatı önceleyen partilerin Tüzüğü, programı, oy oranı, ülkeden ülkeye değişir. Vurgulamak istediğim ADALET kavramını aşağıda listede de göreceğiniz gibi dünyanın çoğu ülkelerde partiler adını vermiştir. Örnek:
Fransa. Fransız devrimi.1789. “vive la patrie la notion la liberte.”
Fas.”Hizb al adala ve l Tanmiya”. 2011.
Cezayir .”Hürriyet ve Adalet” partisi.
Endonezya. “Müreffeh Adalet” partisi. 1998.
Polonya. “Hukuk ve Adalet” partisi.
Macaristan .”Macarlara Adalet ve hayat” partisi. 1998-2002.
Arjantin. ”Adaletçi” parti 1945.(justucialist party.). 1922
Arnavutluk. Adalet partisi.
Burma.Adhalaath party.
Güney Kore. Adalet partisi.
İngiltere. Halkın Adalet Partisi .1998-2006.
Özbekistan. Adalet Sosyal Demokrat partisi.1995.
Ukrayna. Adalet partisi.2000
Hindistan .”Hindistan Adalet” partisi .1916-1944.
İran.” Kalkınma ve Adalet” partisi.
Afganistan. “Ezb e hak ve Adalet”-“ Ulusal adalet İslam” partisi- “Sağ ve Adalet” partisi-
“Adalet” partisi.
Tunus. “Özgürlük Adalet ve kalkınma için halk adına dilekçe hakkı” 2011-2013.
Mısır. “hizb el Adl”. Ve ”Özgürlük ve Adalet” Partisi 2011.
Bolivya. “özgürlük ve Adalet” partisi.
Peru .”Ulusal Adalet” partisi.
Venezüella. “Önce Adalet” partisi.
Eritre. “Demokrasi ve Adalet için halk cephesi”.
Türkiye .”Adalet” partisi .1961-1982.
Türkiye”. “Adalet ve Kalkınma” partisi. 2002-
Uganda .”Adalet” formu. nu sayabiliriz.
Adaleti sloganlarında yazan bazı ülkeler;
Benin: “Kardeşlik, Adalet, Çalışma”
Burkina Faso. “Birlik, ilerleme ,Adalet”
Ekvator Ginesi.”Birlik ,Barış, Adalet”
Gana. “Özgürlük ve Adalet”
Moritanya. “Onur, Kardeşlik, Adalet”
Namibya. “Birlik, Özgürlük ,Adalet”
Paraguay. “Barış ve Adalet”
Sierra Leone. “Birlik, Özgürlük, Adalet”.
Adalet dairesiyle doğrudan veya dolaylı olarak geçen layihalar ve metinler;
3-6. yüzyıl Sasanilerde,
10. Yüz yıl yüzyıl Kutadgu Biligde,
11. yüz yıl Kabusnamede,
12 .yüz yıl Farsnamede,
15. yüz yıl İbni Haldun da,
16 .yüz yıl Osmanlı’da Kınalızade ali ,
16 yüz yıl Endülüs’te zamanın diline ve düşünürüne göre değişse de özü itibariyle ADALET İslam diniyle özdeşleşmiş dünyada ulus devletlerin çoğalmadığı dönemlerde uygulanan kurallar ve tavsiyeler kümesidir. Önemli olan bundan ders çıkararak toplumsal yapıyı düzenlemektir.
Sonuç olarak günümüz Türkçesiyle adalet dairesi.
“Adalet dünyanın esenliği için gereklidir.
Dünya bir bağ dır ki onun duvarı devlettir.
Devletin işlerliğini sağlayan şeriattır.
Şeriatı yönetecek olan padişahtır.
Padişah askersiz ülkeleri zapt edemez.
Askerin hükümdarın yanında toplanmasını sağlayan maldır.
Malı üreten reayadır.
Reayanın padişaha bağlı kılan ADALETTİR.”.
1 yorum
Adalet bir toplumun yaşaması ve var olması için en büyük gereksinim. Sayın hocamızın da belirtiği ve değerli tespitleri sonucunda insanlık tarihinin bütün zamanlarında aranmış ve her zaman ihtiyaç duyulmuş bir kavram olduğunu düşünüyorum. Hocamıza saygılar sunuyorum.