Üniversite sınavları yapıldı, sonuçlar pek yakında açıklanıyor. Üniversite adayı gençler okumak istedikleri üniversite ve bölümlere karar verecekler. Bu tercihlerinde kanaatimce en çok göz önünde bulundurmaları gereken konu mezun olduklarında iş bulma imkanları olmalıdır. Gençlerin, sağlıklı karar verebilmeleri için gelecekteki hedeflerini belirlemiş olmaları gerekir.
Malum üniversite çok, mezunlara iş imkanları kısıtlı. Hal böyle olunca tercih edilecek üniversite ve bölümün seçimi büyük önem kazanıyor.
İş bulmanın üniversite okumaktan daha öncelikli olduğuna inananlar, üniversite eğitiminin gerekli olmadığını düşünebilirler. Ben şartları uygun olan herkesin üniversitede okuması gerektiğine inanıyorum. Bence ebeveynlerin çocuklarına bırakacakları en iyi miras, onların iyi bir eğitim almalarını sağlamaktır. ‘Eğitimle kazanılmış bilgi ve beceri’, iyi bir meslek sahibi olmakla birlikte dünyanın her yerinde iş bulmanın en iyi anahtarıdır.
Dünyada her alanda çok hızlı değişimler yaşanıyor. Geçmişte yüzyıllar boyunca elde edilen gelişim ve değişimlere günümüzde birkaç yılda ulaşılıyor. Bunu sağlayan bilim ve bunun kaynağı da en başta üniversiteler ve okullardır.
Eğitim, son zamanlara kadar önemli ölçüde hep yüz yüze gerçekleşti. Covid-19 pandemisi nedeniyle eğitimde çok zorlu bir dönem yaşanıyor. Salgın eğitimde değişim zamanını öne aldı. Sadece üniversiteler değil, okul öncesinden doktora sonrasına kadar eğitimde büyük bir değişim kaçınılmaz oldu.
Peki geleceğin okulları nasıl olacak?
Bu konuda yapay zeka uygulamaları başta olmak üzere söylenebilecek çok şey var. Bir iki küçük örnek verelim. Genel olarak tıp, sağlık ve mühendislik alanlarındaki uygulamalar (stajlar) gibi ‘sanatta usta- çırak eğitimi’ dışında, bu yeniliklerin başında uzaktan erişilebilir online eğitim modelleri ile zaman ve mekan kısıtlamasının ortadan kaldırılmasını sayabiliriz. Eğitimin sadece örgün kurumlardan alınamayacağı ve e-öğrenme ile uzaktan ve kişiye özel eğitimlerin yaygınlaşacağını öngörebiliriz.
Yüz yüze eğitimlerde de muhtemelen öğretme/öğrenme yöntemleri önemli ölçüde değişecek. Derslikler içinde yeni teknikleri ve teknolojileri kullanmaya başlayacağız. Hayal etmenin sınırı yok; ama bunların birçoğu artık hayal değil. Öğrencinin derslere veya eğitim ortamına verdiği tepkiyi bildirebilen biyometrik teknolojiler gibi birçok yenilikleri kullanmak mümkün olacaktır. Okul sisteminin öğrencilerin sosyal-duygusal gelişimi için önemli olduğu yadsınamaz. Her şeye rağmen gelecekte, kişiselleştirilmiş öğrenme öğrencinin başarısında en etkili yöntemlerden biri olacak.
Gelecekte yapay zeka tabanlı bilgisayar programları (sanal eğitim asistanları) öğrencilerin özelliklerini tanıyacak, derslerini kişiselleştirecek, konuları ona en hızlı ve doğru şekilde öğrenmenin yollarını gösterecek. Zorlandığı yerlerde, konu anlatımını tekrar edecek ve daha fazla pratik yaptıracak ve neticede öğrenme sürecini etkili ve verimli kılacaktır.
İlerleyen zaman içerisinde hangi teknolojinin hangi alanlarda ne kadar kullanılacağını kestirmek zor olsa da, yapay zeka ve bilgisayar tabanlı uygulamalarının eğitimin temelinde yer alacağını söyleyebiliriz. Her şeyin temelinde yapay zeka ve bilgisayar olunca hayaller sınır tanımıyor.
En yeni ve popüler teknolojilerden biri olarak, herhangi bir derste konuyla ilgili sanal geziler yapılması mümkün olabilen artırılmış gerçeklik (Augmented Reality – AR) ve sanal gerçeklik (Virtual Reality – VR)’ten bahsedebiliriz. Bu ve benzeri teknolojiler ekonomik olarak daha uygun hale getirilerek eğitimde yaygın şekilde kullanılabilecektir. Öğrencilerin normalde gitmeleri ve görmeleri mümkün olmayan yerleri sınıfta yakından görebilecekleri gibi, sınıfa getirilmesi mümkün olmayan araç ve gereçleri bu teknolojiler sayesinde üç boyutlu olarak görebileceklerdir. Günümüzde kısmen yaygın hale gelen akıllı tahtaların yerini alabilecek artırılmış ve sanal gerçeklik teknolojisi eğitimde çok şey vadediyor.
Yakın gelecekte birçok kişinin kullanabileceği sadelikte 3D yazıcıları daha da geliştirilerek anaokullarından yüksek öğrenime kadar kullanılmaya başlanacaktır. Mühendislik fakültelerinden meslek liselerine kadar teknik içerikli tüm okullarda, 3D yazıcılar eğitimde çok büyük faydalar sağlayacaktır. Moleküler yapılar gibi anlaşılması zor olan bahislerde, konuları tahtaya çizmek yerine 3D yazıcıdan çıkararak daha anlaşılabilir hale getirebilmek mümkün olacaktır.
Okul denilince çoğumuzun aklına defter, kitap ve kalem gelir. Bunlardan tamamen vazgeçmek mümkün olmasa da bunların yerine büyük oranda bilgisayarlar kullanılacaktır. Her bir öğrencinin kendine ait bir bilgisayarının olduğu bir ortamda öğrenci kendi adıyla giriş yapıp derslerini bilgisayarından görecek, ödevlerini, projelerini ve sınavlarını rahatlıkla yapabilecektir. Sanal bir ortamda saklanan dersler ve bilgilere okul dışında her yerden ve her zaman ulaşılabilmesi beraberinde birçok avantajı getirecektir.
Günümüzde akıllı tahtalar gayet yaygın olarak kullanılıyor. Bunların bir adım ötesi ise dokunmatik dev ekranlar olacaktır. Bilgisayar desteği sayesinde ekranda çok daha interaktif içerikler gösterilebilir. Dokunmatik yüzey ile standart tahta vazifesi görülebilir ve hatta öğrenciler kendi bilgisayarlarından veya akıllı cihazlarından ödevlerini paylaşabilirler.
Dayanıklı malzemeden üretilen ve hasar görmeden bükülebilen, neredeyse bir kâğıt kadar ince bükülebilir ekranlar defter ve kalem kullanımını azaltacaktır.
Geleceğin okulları nasıl olacak diye sorulduğunda, rahatlıkla “şimdikinden çok farklı olacak” diyebiliyoruz.