Değerli dostlar, bugünkü yazıma kısa bir hikâye ile başlıyorum. Bir ayakkabı yatırımcısı yeni pazarlar keşfetmek amacıyla iki pazarlama görevlisini Afrika’ya az gelişmiş bir ülkeye gönderir. Pazar araştırmasını tamamlayarak geri dönen ilk pazarlama görevlisi, Afrika’daki bu ülkede kimsenin ayakkabı giymediğini belirterek bu nedenle bu pazarda tutunamayacaklarını ve bu ülke üzerinde pazarlama açısından durmanın önemli olmadığını bildirir. İkinci pazarlama görevlisi ise raporunda gittiği bu Afrika ülkesinde kimsenin ayakkabı giymediğini teyit eder. Fakat söz konusu pazarın yatırım için son derece uygun olduğunu, ayakkabı üzerine yapacakları tüm yatırımların bu ülkede iyi dönüş alacağını bildirir. Her iki pazarlama görevlisi aynı ülkede aynı şeyi gördükleri halde, birinin öngörüsü ilerisi için büyük önem taşımaktadır. Artık gelecek öngörüsü tüm sektörler için bir merak değil, bir zorunluluk halini aldı. Artık pek çok global şirketin fütürizm (gelecek mimarisi) departmanları bulunmaktadır.
Türkiye’de de bir dönem falcılık olarak görülen fütürizm artık bir gereklilik olarak görülmektedir. Görünen o ki, teknolojik değişimlerin hemen hepsi bireyin refahını arttırıcı yönde yaşamımıza yansıyacak. Tıbbi fütürizm de artık bir gereksinim. Geçtiğimiz aylarda çeşitli makalelerde yer alan “Hospitalist” uzmanlığı kavramı önümüzde günlerde daha da sık karşımıza çıkacak. İlk kez Dr. Robert Wachter ve Dr. Lee Goldman tarafından 1996 yılında New England Journal of Medicine isimli dergideki bir makalede ortaya atılan kavram artık Amerika Birleşik Devletleri (ABD) için yabancı değil. 2007 yılı itibariyle 28 bin civarında ABD hospitalist denen uzman var. Kavram itibariyle hastanede yatan tüm hastaların etkili, uygun ve ekonomik tanı ve tedavi almasını sağlayanları ifade eden bu kavram belki meslektaşlarım arasında yadırganacak ve hoş karşılanmayacak, ancak özellikle sistemik (organlara göre) veya yaşa göre (çocuk hastalıkları) uzmanlıklar arasında kendisine önümüzdeki 10 sene içinde yer bulacaktır. Şu an için aynı durum ne yazık ki acil servis uzmanlığı için de söz konusudur.
Fütüristlere göre önümüzdeki senelerde önem kazanması beklenen bir diğer tıbbi uzmanlık da “salgın hastalıklar” alanında olan uzmanlıklardır. Geçmişe göre daha hızlı yayılan ve tüm dünyayı kısa sürede tehdit eder duruma gelen salgınlar bu durumun göstergesidir. Kısa bir süre önce yaşadığımız kuş gribi ve domuz gribi tehditleri ve ülkemizde hiç kesilmeyen keneyle gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) tehdidi bu uzmanlıkların gelişimini destekler yöndedir. Geçtiğimiz günlerde televizyonda bir Ankaralı uzmanın söylediklerini de hatırlayalım. Nörolojik bir hastalık olan multiplskleroz (MS) tanısının pek çok hastada yanlış konduğunu belirten bu uzman, MS tanısı konan hastaların bir kısmının aslında kene ısırması ile bulaşan Lyme hastalığı olduğunu iddia ediyor. Doğru olma olasılığı yüksek bir sav. Kenelerin ne denli çok enfeksiyon hastalığı bulaştırdıklarını bilen biri olarak bana oldukça mantıklı geliyor, ama araştırılması lazım.
Sonuçta; gelecek mimarisi hayatımızın bundan sonraki on yıllarını önceden görüp şekillendirebilmesi açısından önemli bir iş kolu. Her sektöre ve kendini lider görüp kurumsal yönetime soyunan her bireye gerekli bir bilim alanı. Bir zamanlar bir sigorta reklamında söylendiği gibi “Gelecekte bir gün gelecek” ve siz bu geleceğe köhnemiş fikir veya projeleri taşıyamazsınız. Hızla değişen ve gelişen Türkiye’de artık, eskiden olduğu gibi bayatlamış projeler üzerine oturup, lideri olduğunuz kurumun vaktini boşa harcayamazsınız. Önce “gelecek mimarisi” ile kurumun ihtiyaç, gereksinim ve en az on yıllık perspektifini görerek kaynak israfı yaratmaksızın doğru ve yerinde yatırımları bulmak, bunları hızla ve sorunsuz bir şekilde oluşturmak, deneyimleri gelecek nesillere başarılı şekilde aktarmak, kurumun iç huzurunu da koruyarak motivasyonun en üst seviyede olmasını sağlamak geleceğin öncü yönetimlerinin görevi olmalıdır.
Esen kalınız.