Gençlerimizin mutluluk veya mutsuzluk düzeylerini anlamak üzere sosyal medya üzerinden bir okuma yapmak olası… Sözgelimi Twitter’da okuduklarımızı dikkate alırsak, gençlerin karamsarlık, mutsuzluk ve huzursuzluk içinde kaybolduğunu kolaylıkla gözlemleyebiliriz. Diğer yandan Instagram’da gençlerin bambaşka bir dünyada yaşadıklarını görebiliriz: Gezen, eğlenen, arkadaşları ile mutlu vakitler geçiren mutlu gençler…
Merak edilen ise şu: Hangisi gerçek?
Bu çelişkili durumu anlayabilmek ve böylece aslında gençlerin ne ölçüde mutlu veya mutsuz olduklarını anlamak üzere yapılmış olan bir çalışma, “Gençlerimiz mutlu mu mutsuz mu?” sorusuna bir cevap bulmaya çalışmış.
Gençlerimiz, Twitter’da çizdikleri karamsar tablolarda sundukları kadar mutsuz değiller. Ama Instagram’da gösterdikleri kadar ışıltılı, mutlu ve huzurlu bir hayatları yok. Aslında gençlerimiz, normal düzeyde bir mutluluk düzeyine sahip…
Çalışmaya göre, gençlerin mutluluk düzeylerini beş boyutta ele almak mümkün…
- Bu boyutlardan birincisi olumlu duygular… Gençler, orta düzeyde olumlu duygulara sahipler. Bir başka ifade ile kendilerini orta düzeyde mutlu, olumlu ve neşeli olarak tanımlıyorlar.
- İkinci boyutta, gençler; ılımlı bir düzeyde uğraştıkları işlere kendilerini verebiliyor, ilgi duydukları konulara heyecanla yaklaşabiliyor, sevdikleri şeylerle uğraşırken zamanın güzel geçtiğini düşünüyorlar.
- Üçüncü boyutta, etraflarındaki insanlarla kurdukları ilişkilerden dolayı normal bir düzeyde mutlular. Bir başka ifade ile gereksinim duyduklarında başkalarından yardım alabildiklerini, ilişkilerinden yana doyumlu olduklarını ve sevildiklerini hissettiklerini söylüyorlar.
- Dördüncü olarak, normal bir düzeyde olmak üzere yaşamayı anlamlı buluyorlar, hayatı yaşamaya değer görüyorlar ve gelecek hayatlarına da umutla bakıyorlar.
- Beşinci ve son boyutta amaçlarına ulaşabilmek adına kat ettikleri gelişimden dolayı ılımlı düzeyde memnunlar. Kendileri için önemli hedeflere ulaşma konusunda umutlular ve sorumluluklarını taşıma konusunda da yeterli olduklarını düşüyorlar.
Sonuç olarak gençler; pozitif duygular, yaptıkları işleri kendini verme, ilişkiler, hayatı anlamlandırma ve başarı açısından ideal düzeyde değiller. Ama mutluluk açısından sanıldığı kadar da düşük düzeyde değiller. Tersine, gençler, kendilerini mutluluk açısından ılımlı ve normal görmekteler. Diğer yandan, üzüntü, kızgınlık ve kaygı açısından da gençlerimiz ideal düzeyin altında bir düzeyde olumsuz duygular taşıyor. Yalnızlık duygusu da tahmin edildiği gibi düşük bir düzeyde değil; tam tersi normal bir düzeyde varlığını sürdürüyor.
En başta sorduğumuz “Gençlerimiz mutsuz mu?” sorusuna böylece “hayır” cevabını vermiş olduk. Ancak bu aşamada yeni bir soru sormamız gerekir:
- Gençler arasında mutluluğu ideal düzeyden normal işlevsel düzeye düşüren nedenler neler olabilir?
Bu nedenlerin en başında, COVID-19 sürecinin doğurduğu olumsuzluklar geliyor. Bir başka ifade ile pandemi sürecinin etkilerini kısa, orta ve uzun vade olmak üzere değerlendirmek faydalı olacaktır. Bu sürece bağlı olarak deneyimlenen sosyal sınırlamalar, uzaktan eğitimden kaynaklı sorunlar, aile evinde yaşamak zorunda kalmak, yüz-yüze etkileşim kuramama ve gerçek iletişim fırsatlarının azalması olarak sıralanabilir. Pandemi sürecinden kaynaklanan sorunlara ek olarak deneyimlenen ekonomik sorunlar, maddi imkânların yetersizliği, sosyal sorunlar, politik ayrışma, anne-babaların beklentileri, hobi edinememe, boş zaman geçirme konusunda yetersizlik ve sosyal karşılaştırmalar, gençlerimizin mutluluk düzeyinin düşmesine neden olan sorunlardan bazıları… Bu sorunlara bağlı olarak, gençlerin özgürlük duygusunu yitirme algısı, kaygı, depresyon, sosyal fobi gibi önemli ruhsal sorunlar deneyimledikleri görmekteyiz.
Gençlerin mutluluk düzeylerinin ideal düzeyde olmamasını bir ölçü olarak ele alırsak, birkaç öneriyi not etmemiz önem arz etmektedir. Öncelikle gençlerin sosyal medya üzerinden çizilen karamsar tablolara ve aşırı mutluluk gösterilerine rağmen düşünüldüğü ölçüde mutsuz olmadıklarını dikkate alarak sosyal medyadan etkilenme açısından bir farkındalık geliştirmeleri gerekiyor. Gençlerin pandemi sonrası ortaya çıkan yeni normale uyum sağlamaları için de eğitimcilerin, okul yöneticilerinin ve anne babaların ayrıca farkındalık geliştirmeleri anlamlı olacaktır. Gençlere önerebileceklerimiz ise sosyal ortamlardan uzak kalmamaları, sosyal medya iletişimine ek olarak, gerçek, somut ve yüz-yüze iletişim ortamlarını tercih etmeleri olacaktır. Sosyal medya kullanımını ılımlı bir süre ile sınırlamak, hem pompalanan mutsuzluk algısını hem de var olmayan bir sahte mutluluk algısını gerçek ve anlamlı mutluluğu deneyimlemede etkili olacaktır. Sosyal medyada geçirilen abartılı zamanı, okuma ve hobilerle ilgilenme gibi verimli alanlara çevirmek de önemli bir mutluluk kaynağı olabilecektir. Ailelerin de gençlerin özgürlük algılarını zedelemeyecek ölçüde tutarlı ve anlamlı davranışlar sergilemeleri gerektiği açıktır. Son olarak, ekonomik sorunların çözümüne yönelik adımların atılmasının ve siyaset dilin özenli ve yapıcı olmasının sadece toplumun geneli üzerinde değil gençler üzerinde de iyileştirici etkiler bırakacağını unutmayalım.
Kaynak
Tekin, I., & Aydın, S. (2022). Well-being and Instagram use among university students. International Journal of Adult Education and Technology, 13(1), 1-21. https://doi.org/10.4018/IJAET.310074
1 yorum
Yazınız dikkat çekici. Sosyal medya üzerinde sıkça karşımıza çıkan gençler mutsuz algısının gerçekliğini sorgulamış. Buna eklenecek çok az şey var. Gençlerin dikkat emeleri gereken hayatlarını planlamak. Şüphesiz bu planlama kendi sosyal ve psikolojik gerçeklerine uygun olmalı.