Türkiye, toplam nüfusun yüzde 15’ini oluşturan genç bir nüfusa sahiptir. Dünyada olduğu kadar Ülkemizde de gençlerimize yatırım önemsenir. Anadolu’da zengininden fakirine, en eğitimlisinden eğitimsizine kadar bütün ailelerin, ellerindeki tüm olanakları, çocuklarının eğitimi için seferber ettikleri bilinen bir gerçektir. Çocuklarımızı, ilkokuldan itibaren lise ve üniversite eğitimlerinde-varımızı yoğumuzu harcayarak-başarılı olmaları için kıyasıya bir ders çalışma ve sınav yarışına sokarız. Bu süreçte ailelerin ve eğitimcilerin hedefinde iyi bir insan yetiştirmekten ziyade, gencin iş bulabileceği ve para kazanabileceği meslek dallarından birinde sınavı kazanıp okuması vardır. Dolayısıyla güzel yarınları inşa etmekte iyi bir rol model olamayan biz büyükler; özgür, dürüst, bilgili, hümanist insan yetiştirme söylemlerini teoride ve kitaplarda bırakıp ‘gelecek sizsiniz!’ diyerek işin içinden sıyrılıveririz.
TÜİK (2020) verilerine göre Türkiye’de her 10 gençten 3’ü üniversite eğitimi alıyor. Başka bir değişle gençler, üniversite eğitimiyle geleceklerine, Türkiye’nin geleceğine hazırlanıyorlar. Cumhuriyet’in ilanı ile birçok alanda olduğu gibi üniversite eğitiminde de reform yapılmış; bireylerin insanî çerçevede etnik, kültürel veya dinî kimliğe bakmaksızın bilim yapabileceği üniversiteler kurulması için kollar sıvanmıştı. 1933’teki reform hareketiyle İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve 1955-1957 yılları arasında Ege Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, 1967’de Hacettepe Üniversitesi, 1971’de Boğaziçi Üniversitesi kurulmuş. 1973-1981 arasında Diyarbakır, Eskişehir, Adana, Sivas, Malatya, Elazığ, Samsun, Konya, Bursa ve Kayseri’de on yeni üniversite inşa edilmişti. Üniversite düzeyinde ilk hemşirelik okulu ise 1955 yılında Ege Üniversitesi’nde açılmış , bunu önceleri Sağlık Bakanlığı’na ,daha sonra İstanbul Üniversitesi’ne bağlanan Florence Nightingale ve Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı Hemşirelik Yüksekokullarının açılışı izlemiştir.
1981’de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre kurulan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile üniversiteler-1933 Üniversite Reformu’nda altı çizilen düşünce, vicdan ve bilim etkinliğinde özgür bireyler yetiştirme amacı göz ardı edilerek- yükseköğretimden sorumlu tek kuruluşa bağlanmıştır. Hemen hemen her ilde açılan devlet ve vakıf üniversiteleri, 2020 yılı itibari ile toplamda 203’e ulaşmıştır. Tamamına yakınında da hemşirelik okulları bulunmaktadır. Bilgi ve eğitimin metalaştırılarak bir yatırım aracı haline dönüştürülmesi ile ortaya çıkan vakıf üniversiteleri–devlet üniversitelerine yerleşemeyen öğrencilere, para vererek eğitim almasının sağlandığı, eğitimde fırsat eşitliğini zedeleyen ticari eğitim kurumları olarak– sayılarını, özellikle Türkiye’nin büyük şehirlerinde olmak üzere her geçen gün arttırmaktadır.
Türkiye’deki gençlerin ” iyi olma/iyi hissetme” kriterlerine göre durumu, ülkeler arasındaki ortalamaları baz alındığında; demokrasi endeksi, gençlik politikalarının varlığı, gençlerin toplumda kendilerine verilen değere dair algıları ve hükümetten aldıkları hizmete dair algılarında ortalama altı skorlara sahip olduğu görülmektedir.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) in hazırladığı gençlik raporunda; gençlerin temel sorunlarının eğitim ve istihdamda yer alamamak, fırsat eşitsizliği, düşüncelerini rahatlıkla açıklayamama ve güvencesizlik olarak yansıtılıyor. Gençlerin sorunlarının önem sıralamasında “özgürlükleri” en başta yer almaktadır; Öğrencilerin yarıdan çoğu ‘düşüncelerini özgürce ifade edebilmeyi’ birincil öncelik olarak görürken aynı oranda başkalarının düşüncelerini özgürce ifade edebilmesini önemsedikleri görülmektedir.
Okulun fiziksel olanaklarından ve ilişkilerde memnuniyet arttıkça alınan eğitimden memnuniyet arttığı ve bunun da öğrencinin yaşam memnuniyetini arttırdığı görülmektedir.
Türkiye’de %22’lere ulaşan genç işsizlik oranlarının büyük çoğunluğunu üniversite gençliği oluşturuyor ve iş arayan gençlerin gelecekten umudu, diğer gençlere kıyasla daha az bulunmaktadır.
Sayın Saraç, YÖK’ün verdiği karneyle ilgili olarak basına yaptığı açıklamada; “Üniversitelerin; toplumun nesnel, sosyal ve ekonomik sorunları konusunda daha fazla Ar-Ge yapmasını, ulusal hakemli dergilerde daha fazla yayın yapmalarını, eğitim ve öğretim süreçlerinde öğrencilerin kayıtlı oldukları program dışındaki diğer programlardan ders almalarının teşvik edilmesini, öğrenci başına düşen basılı kitap sayısının artırılmasını, akredite edilen program sayısının artırılmasını, uluslararasılaşmaya daha fazla odaklanılmasını, öğrencilere verilen burs sayısının artırılmasını, kamu kurum ve kuruluşlarıyla ortak daha fazla sosyal sorumluluk projesi geliştirilmesini bekliyoruz,” demiş.
Eğitim uzmanları, akademisyenler ve üniversite gençliği de diyor ki; Eğitim ve öğretim, araştırma-geliştirme, proje ve yayın, uluslararasılaşma, bütçe ve finansman ile topluma hizmet ve sosyal sorumluluk ana kategorileri altında gruplandırılan en iyi 5 üniversitenin; en iyi puanlarla girilen üniversiteler olduğunu, sorgulayan, düşüncesini özgürce ifade olanağını bulan/veren üniversiteler olduğunu hatırlatarak üniversitelerde mali özerklik değil, idari özerklik istiyoruz. Üniversitelerin, asıl özneleri olan öğrencileri, öğretim kadrosu ve idari personeli ile yönetilmesini istiyoruz.
Yalnız parası olanların okuyabildiği bir model değil, parasız eğitim istiyoruz.
Filozoflar diyarı komşumuz Yunanistan’ın Başkenti Atina’daki Politeknik Üniversitesi’ne güvenlik güçlerinin adım atmasına set çeken yasası olduğunu hatırlayarak; bir ülkede yükseköğrenim kurumlarının seslerinin kısılması, o toplumun beynine, düşünme yeteneğine kilit vurulması (!)anlamına geleceğinden üniversite gençliğinin “DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ” içerisinde geleceğe hazırlanmasını istiyoruz.
KAYNAKLAR
https://www.yok.gov.tr/Dergi/YOK-Dergi-Sayi-19/index.html#page/27
http://erhanerkut.com/egitim/yokun-yayinladigi-ve-yayinlamadigi-rapor/
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/yokun-universiteler-karnesi-6258732
http://sodev.org.tr/wp-content/uploads/2020/05/detayli_rapor.pdf
https://habitatdernegi.org/wp-content/uploads/turkiye-de-genclerin-iyi-olma-hali-raporu.pdf