Vatandaş tarafından GSS olarak bilinen genel sağlık sigortası 18 yaşını geçen ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan her bireye zorunlu olarak uygulanan bir sigorta türüdür. Bireylerin, sağlık riskleri ile karşılaşması durumunda harcamalarını finanse eden sigortayı ifade etmektedir. 2012 yılında ‘Sağlıkta Devrim’ sloganıyla, zorunlu hale getirilen bu GSS’ye çalışmayan, sigortalı olmayan, emekli maaşı almayan veya geliri olmayan herkes dahil olmak zorundadır.
Peki neden bu mecburiyet?
Devlete göre GSS, bireylerin daha sağlıklı olabilmesi, sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi, sağlık giderlerinin karşılanabilmesi içindir. Ancak işin aslı bu şekilde değildir. Daha dikkatli bakılırsa, vatandaşa göre de durum bu şekilde değildir. Nedeni ise apaçık ortadadır. Her şeyden önce, prim borçları biriken vatandaşın, geriye dönük birikmiş borçları ödemesi oldukça zorlaşmıştır. Ödenmedikçe üzerine biriken faizler, katlanarak artan borçlar, bu süreci içinden çıkılması daha zor hale getirmektedir. Ayrıca sadece durumu olmadığı için değil, GSS primlerini ödemesi gerektiğini bilmeyen, her ay bu borcu içeride katlanarak büyüyen yüzlerce mağdur vatandaş da birikmiştir. Buna sebep olarak, kamuoyuna çok iyi anlatılmadan, doğru ve doyurucu bilgiyi vermeden uygulamaya konulmuş olması düşünülebilir.
Zorunlu israf sigortası da denebilecek GSS’nin getirdiği gerçeğe bakılacak olursa, çalışmayan, gelir testi yaptırmayan, adına en yüksek miktarda prim borcu çıkarılmasından dolayı ödeme güçlüğü çeken yüzbinlerce vatandaş, en temel hakkı olan sağlık hizmetlerinden de yararlanamıyor da diyebiliriz.
Bu primler ödenmediği için bu sorunların yaşandığı GSS için, ödeyebilen bireylerin de penceresinden bakmak gerekiyor. Bu taraftan bakıldığındaysa, GSS primini ödeyebilen vatandaş için de durumdan iki sonuç çıkmaktadır. Birincisi, GSS primini düzenli ödediği için hiç ihtiyaç duymadığı halde sağlık hizmetlerinden daha fazla yararlanmak isteyen kişiler, yani sigortalılar örnek verilebilir. Hizmetten fazlası ile faydalanmak isteyen vatandaşların, hiç ihtiyacı olmadığı halde daha sık sağlık hizmetine talebi olmakta. Bunun sonucunda ise gerek ilaç israfı, gerek doktor ödeneklerinin azalması, gerek doktor bulamama, gerekse hastane doluluk oranları daha zor karşılanır hale gelmektedir. Bu kontrolsüz artışların TL karşılığını alt alta koyduğunuzda ise ciddi bir israf ve büyük kayıplar ortaya çıkmaktadır. İşin daha da enteresan tarafı, sigortalının talebi ne kadar fazla olsa da kullanmış olduğu hizmetin giderleri, ödenenin nerdeyse üçte biri kadardır. Bu konu, mutlak suretle önüne geçilmesi zorunlu halden isteğe bağlı hale gelmesi gereken bir konudur. Gelişmiş ülkelerde uygulanmaması gereken bir israf akarıdır. Maalesef, bahsi geçen israf bu kadarı ile de sınırlı kalmamaktadır. GSS primini düzenli olarak ödeyebilen vatandaşın durumundan çıkan ikinci sonucu da ele almak gerekmektedir. Bu taraftan bakıldığında, sonuçlar daha tedirgin edici rakamlara sahiptir. GSS primlerini düzenli ödediği halde sağlık kurumlarını veya sağlık hizmetini hiç kullanmayan vatandaşları da hesaba katmak gerekmektedir. Bu derece israfa sebep olan GSS’nin acil olarak zorunlu halden isteğe bağlı hale dönüştürülmesi gerekmektedir. Çünkü içinde bulunduğumuz şartlar bize gösterdi ki, bir devletin en önemli gücü sağlık sistemidir. Gerek vatandaşa vereceği güvenle, gerek vatandaşın sağlık ve menfaatlerini gözetmesi ile bir bütün olmak durumundadır. Bu sistemin iç dinamiklerini koruması, mutlak suretle halk sağlığını korumak adına primlerini zorla almaması gerekmektedir.
Çalışmayan, hiçbir geliri olmayan veya belli bir yaşın üzerinde olan bireyler de bu programdan maalesef muaf tutulmamaktadır. Oysa sağlık hizmeti, ödeneklere tabi ve fiyata dayalı bir hizmettir. Dolayısıyla, vatandaşlar en uygun prim avantajları ile kendilerine en uygun olan piyasa alternatifini seçebilme özgürlüğüne sahip olmalıdır. İçinde bir dayatmanın olmadığı, kendine uygun olan hizmetleri seçebilmek her bireyin en gerçek hakkı olmalıdır. Bu derece zararı ve israfı olan GSS uygulamasının da tamamen isteğe bağlı bir seçenek olarak sunulması beklenmektedir. Bu milli bir israftır. İsrafın son bulması için bir an önce devletin ortak akılla hareket edip bu zorunluluğu kaldırması beklenmektedir. Büyük iddialar ve umutlarla hayata geçirilen ancak yol açtığı büyük israfın yanı sıra, neredeyse sağlık hizmetlerini engelleyen ve gerçeği yansıtmayan bu projeye ivedi olarak son verilmesi gerekmektedir. Zira, son dönemlerde ödenemeyen faizi ile birlikte katlanarak artan prim borçları ile alakalı geriye dönük borçların silineceği duyurulsa da henüz bu konu ile alakalı bir adım bile atılmamıştır.