Aslında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde resmi olarak 1966 yılında Türkiye’deki ilk Genetik Kürsüsünün kurulmasından sonra bir iki tıp fakültesinde de bugünkü anlamda o zamanın şartlarına göre, o tarihten itibaren Türkiye’de genetik analizler yapılmaya başlanmıştır. Daha sonra, 1972 yılında Tıbbi Genetik Tababet ve İhtisas Tüzüğü’ne girmiş, 1977 yılında doçentlik bilim dalı olarak kabul edilmiş ve aynı yıl bu satırların yazarı Türkiye’nin ilk tıbbi genetik doçenti olmuştur. Yine bu satırların yazarı tarafından organize edilen Türkiye’nin ilk Prenatal Tanı Kongresi’nden sonra (1989) artık Türkiye’de de pek çok genetik tahlil, pek çok tıp fakültesinde yapılır hale gelmiştir. Bugünkü durumda ise, araştırmayı bir kenara bırakırsak, diagnostik olarak pek çok Avrupa ülkesinden geri değil hatta daha ileride olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun hayata geçmesiyle birlikte uygulamaya başlanan “hizmet alımları”, diğerlerini bilemem ama “tıbbi genetik” açısından sızlanmalara ve izahı hiç de mümkün olmayan fiyat kırmalarına neden olmuştur. Özellikle kromozom analizleri, makineden ziyade insan emeği sonucu yapılabilen bir analizdir. Bu analizde hem iyi bir ekipman hem de iyi yetişmiş teknisyen ve konunun uzmanının bütünlüğü ile iyi ve güvenilir bir sonuç alınabilir. Eskilerin deyimi ile bunların her biri birer “mütemmim cüz” durumundadır.
Mevcut uygulamaya göre; ihtiyacı olan bir kamu hastanesi her yıl Bütçe Uygulama Talimatı (BUT) ekinde verilen analiz fiyatları üzerinden kapalı zarfla kapalı eksiltme ihalesine çıkmaktadır. İşte sorunlar ve dedikodular da bu aşamadan sonra başlamaktadır. Kimilerine göre bu ihaleler adrese teslimdir. Kimilerine göre verilen fiyatlar o analizin elektrik sarfiyatını bile karşılamaz. Kimilerine göre sonuçlar yazı-tura ile verilmektedir. Bunları uzatmak mümkün, fakat bu söylentilerin hemen hepsi hem mesleği yaralamakta hem de “namusu ile yapılan” testlere de gerek hasta gerekse isteyen doktor açısından güveni sarsmaktadır. Bu konuların birincil işi olması gereken Türkiye Tıbbi Genetik Derneği ise sanırım daha bilimsel konularla uğraşmaktan bu küçük işlere vakit ayıramamaktadır. Keza Türkiye’de yetkili yetkisiz her önüne gelen artık genetik analiz yapar duruma gelmiştir. Eskiler hatırlar; hemen her klinikte bir biyokimya laboratuvarı vardı ve bu laboratuvarı yürüten sadece bir teknisyendi. Daha sonra Biyokimya Derneği’nin çabaları ile her şey yerli yerine oturdu ve bugün biyokimyacılar uzmanlık alanlarına sıkı sıkıya sahip olmuş durumdalar. Patologlar için de mesleklerine sahip çıkmaları bakımından aynı iyi şeyler söylenebilir.
Peki, tıbbi genetik ve hizmet alımları açısından ne yapılabilir? Bunun için bazı önerileri şöyle sıralayacağım:
1) SGK tarafından tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde hizmet alım anlaşması BUT üzerinden Dernek ya da Birlik ile yapılır. İlaç alımında diş hekimlerinde olduğu gibi bir sabit fiyat belirlenir, her hasta istediği laboratuvara tahlilini yaptırır ve o fiyat üzerinden fatura SGK’ya gönderilir. Parayı devlet ödediğine göre ister kamu hastaneleri isterse SGK kanalıyla ödeme yapılsın sonuç aynı kapıya çıkacaktır. Böylece hem bürokrasi daha azalacak hem de daha iyiler hasta tarafından öne çıkartılacaktır. Bu ayrıca, genetik hastalığı ile ilgili danışmanlık isteyen kişilerin zaten sayısı az olan genetik merkezlerine ulaşmasını kolaylaştıracak, aracıları ortadan kaldıracak ve genetiğin laboratuvar hizmetleri dışında en önemli işlevi olan genetik danışmanlığın uygulanmasının önünü açacaktır. Genetik danışma doğru testlerin doğru hastaya yapılması dolayısıyla çalışmanın ekonomik ve sağlıklı yürümesi için vazgeçilmez unsurdur.
2) İhtiyacı olan hastane kendi bünyesi içerisinde laboratuvar kurulmasını isteyebilir ve fiyatlar BUT üzerinden SGK’ya fatura edilir. Böylelikle de kendi kurumu içerisinde bir merkeze sahip olan hastane, hizmeti daha efektif olarak yerine getirebilir.
3) Bu olasılıkları artırmak ve sağlıklı çözüm yolları bulmak oldukça kolaydır. Yeter ki sorun, sorun olarak kabul edilsin ve çözüm yolları aransın.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.