Bundan 11 yıl önce, yani 10.06.1998 tarih ve 23368 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Genetik Hastalıklar Tanı Merkezleri Yönetmeliği" Türkiye’nin genetik analizlerle ilgili ilk resmi düzenleyicisi niteliğindedir. Aslına bakarsanız, o zamana kadar başka konularda da herhangi bir resmi düzenleme yoktu ya, o ayrı bir konu. Buna bir de 2 yıl kadar hazırlık aşamasını eklerseniz, yaklaşık 13-14 yıldır bu "yaşlı yönerge" Türkiye’deki resmi ya da özel genetik analizlerin düzenlenmesi konusunda hizmet vermeye çalışmaktadır. O zamanki koşullara göre çok zor şartlar altında ve özverili çalışmalarla ortaya konan bu yönetmelik, o günden bugüne, hızla değişen bugünkü koşullarda görevini yapamaz konuma gelmiştir. Buna bir de uygulama farklılıkları eklenince, yeni bir düzenlemenin yapılma zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. "Doğru düzgün düşünmeden yönetmelik hazırlarsanız, devir döner ucu sana da dokunur" diye bana bazı arkadaşlarımın tarizde bulunmalarını anlayışla karşılıyorum, zira bu yönetmeliğin hazırlayıcıları ve ilk uygulayıcıları arasında ben de varım. Fakat benim cevabım da "Biz 15 yıl önce, o zamanki koşullara göre bu kadarını yapabildik, şimdi bu gelişmiş olanaklar ve anlayıştan yararlanarak daha iyisini yapma sırası sizde" şeklinde olmaktadır.
Avrupa ülkelerinin pek çoğu ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) genetik tetkiklere ilişkin düzenlemeleri çok önceden çözmüş ve sorunsuz olarak uygulamaktadır. Örneğin Avrupa ülkelerinde, doğal olarak şimdiki Avrupa Birliği (AB) Ülkeleri’nin hemen hepsinin genetik testin yapılması ve olması ya da yapılması gerekli koşullara ilişkin düzenlemeleri var. Aralarındaki farklılık ise sadece genetik testin ne zaman uygulanacağına ilişkin çelişkidir. Aslına bakarsanız, ülkemizdeki özel ya da resmi bazı genetik tanı merkezleri halen ABD ve/veya AB ülkelerindeki kriterleri özel olarak uygulamaktadır. Bizim yapmamız gereken ise diğer ülkelerdeki bu düzenlemelerin hepsini önümüze koyup ülkemiz koşullarını da dikkate alarak yeni bir genetik tetkik düzenlemesi yapmaktır. Bana göre; bunu hayata geçirmek için Sağlık Bakanlığının ilgili kuruluşu bir yönetmelik taslağı hazırlaması için Tıbbi Genetik Derneğine görev vermeli, hazırlanan taslağı bir üst komisyonda görüşerek olgunlaştırmalı ve siyasi otoritenin son kararı ile uygulamaya geçirmelidir.
Mevcut yönetmelikte, maalesef Türkiye’deki genel hastalığın uzantısı olarak, herşey yetenek ve deneyime değil diplomaya dayandırılmaktadır. Girmek için yıllardır kapısında beklediğimiz AB bu işi çoktan çözmüş, bir aday ülke olarak bizim de en azından aynı yönde düzenlemelere gitme zorunluluğumuz vardır.
Şimdi de Genetik Hastalıklar Tanı Merkezleri Yönetmeliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarına ilişkin bazı "mizah" niteliğindeki hususlara birazcık değinmek istiyorum. Benim yaşımdaki pek çok insanın başına gelmiştir; eskiden ehliyet almak için ilkokul diploması olma zorunluluğu vardı, memur sizin fakülte diplomanızı değil ille de ilkokul diplomanızı isterdi. Mizah konusu olan bu uygulama daha sonra değiştirildi ve herşey normal rayına oturdu. Buna benzer bir durum da şimdi bizim Genetik Tanı Merkezleri Yönetmeliği’ndeki "Laboratuvar teknisyeni" kavramında yaşanmaktadır. İlle de laboratuar teknisyeni diploması olan eleman olacak, başka meslek okulu mezunu ya da biyolog olmaz! Bu uygulamanın ayrıca yoruma ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.
Bir başka çarpık uygulama da, hastanelerin hizmet alımı ihaleleri. Örneğin; Sağlık Uygulama Tebliği’nde söz gelişi, ücreti 100.-TL olan bir genetik tetkik herhangi bir üniversite ya da resmi kurumda yapılırsa yine 100.-TL, fakat ihaleye çıkılmış bir hizmet alımı ile çalışan bir kurum 100.-TL olan bu hizmeti 10.-TL’ye alabilmektedir. İşte bu olmaz. Bu uygulamanın devamı hem hizmeti hem de insanları yozlaştırır, ülkemiz de zarar görür. Sağlık Bakanlığının bu konuyu acilen sağlıklı bir çözüme kavuşturması gerekmektedir.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.