“Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenemez” diye genel kuralımız vardı. Üst norm niteliğinde anayasal mahiyetli bir ilkemiz vardı. Dünden bugüne en fazla ihlal edilen kural bu kural olsa gerektir. Nasların anayasal mahiyetli ilkelerinin ihlal ve ihmali, toplumda derin yaralar açar. Bu ihlal hukuka güveni sarsar, bu ihmal adaletin vicdanına kurşunlar sıkar. Bu ihlal ve ihmal, toplumda güven ve iman sigortasını atar. Toplumu kaos ve kargaşa sarar, ümitsiz yarınlara güneşler doğar. Sessiz yığınların, çığlıkları bir gün insanlığı da boğar, toplumda ciddi yaralar ve depremler yapar. Bu deprem sarsıntısında kim sağ kalır bilinmez ama genelde hiç kimse huzur ve rahat bulamaz. Zengin, fakir, güçlü ve zayıf herkesin dünya hayatını korku ve yeis sarar. Bunun için Allah “barışa ve hukuka, topluca güvene birlikte giriniz emri” bulunmaktadır. Bu anayasal ilkelerin ihlal ve ihmalleri, toplumda tamiri güç olan derin yaralar açar. Kur’ân; ‘Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez” buyurmuştur.( Necm 52/38; Fâtır 35/18.)
Anayasal mahiyetli üst norm niteliğinde olan bu ilke toplumumuzda çoğunlukla ihmal edilmiştir. Toplumların hafızası hiç bir suçlu kendi yargıçlığından kurtulamaz, kendi vicdanında beraat edemez ilkesini kabul etmiştir. Bazılarına göre en mükemmel adâlet, vicdan adâletidir. Öyle ki insan, Allah’tan ve kendi vicdanından hiç bir şeyi gizleyemez. Bir kendini bir de Allah’ı kandıramaz. Toplumlar, bu iki tür maddi ve manevi yaptırım sayesinde ancak hukuk düzenlerini koruyabilmişlerdir. Birey ve toplum haklarının korunması ancak ve ancak bu düalist yaptırım sayesinde gerçekleşebilir. Bu da maddi, manevi ve ilahi adâlettir. Öte yandan bireyin, masumiyet karinesi bulunmaktadır. İslâm hukukunun umumi prensiplerinden biri, kişinin aslında borçsuz ve suçsuz olma ilkesidir.(Mecelle 8 Md)
Günümüzde masumiyet ilkesi, büyük bir önem taşımaktadır. Birey, hükümlü oluncaya kadar, masumiyet karinesi gereği suçsuz kabul edilmelidir. Masumiyet ilkesi, toplumların algılarında ve genel kabullerinde yaygın bir taban bulması gerekmektedir. Masumiyet kuralının ihlali, toplumumuzda ciddi bir insan hakkı ihlali haline gelmiştir. Zira hakkında dava açılan veya her hangi bir sebeple mahkemeye düşen kişi, henüz suçu sabit olmadan suçlu gibi algılanması, anayasal bir insan hakkı ihlalidir. Bu ilkenin ihlali günümüzde, ciddi bir toplumsal problem haline gelmiştir.