Her zaman geriye dönüp bakmakta yarar olduğunu düşünürüm. Bir nirengi noktası alınmalı ki şu anda nerede olduğumuzu anlayalım. Eskiye göre daha mı ilerideyiz; çakılı mı kaldık, yoksa geriye gidiyoruz da farkında mı değiliz.
Bu yazı Medimagazin Gazetesindeki 45. köşe yazım. Doğası gereği çoğu övgü içermiyor. Sağlık hizmetlerinde yeri ve payı yadsınamayacak bir alan olan acil tıp ile ilgili uygulamaları, sistemi eleştiren, öneriler de sunan yazılardı bunların çoğu. Neler değişmiş bir bakalım:
Acil servislerdeki hasta yoğunluğu. Sadece acil servislerin sorunu değil, çözümü de sadece burada olamaz. Ne değişti şimdiye kadar? Hasta sayıları her geçen gün artıyor.
Uzun bayram tatilleri. Bu yıl da 9 gün sürecek bir tatil var. Doğrusu acil sağlık çalışanlarının tatili yok. Onlar çalışacaklar. Hatta ortalamalarının üzerinde iş yapacaklar? Ne karşılığında? Ek ücret, nöbet izni, erken emeklilik, takdir, teşekkür, vs. Hiç birisi. Tıbbi hata yapıp mahkemelik olmayın yeter. Diğerlerini hak ettiğinizi düşünen yöneticileriniz yok çünkü.
Acil tıp uzmanlık eğitimi. ABD’den sonra bu alanda uzmanlık eğitimi veren kurum sayısında 2. sıraya çıktık. Eğitmen sayısında ise herhalde sonlardayız. Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin 31’inde asistan kadrosu açıldı. Yüzlerce asistan var. Eğitimci pozisyonundaki sayı bir elin parmaklarını geçmez. Sevgili asistanlar, siz günü kurtarın yeter. Nasılsa formaliteden birkaç günlük eğitimler vererek aynı haklara sahip personeli yaratabilme becerisine sahip bir bakanlığımız var. Eşitlikçi, standart ve kurallarıyla eğitim bize göre değil zaten.
Hastaneye yatış. Özellikle üniversite hastanelerinin acil servislerinin sorunu. Ülkemizin köklü üniversitelerinin acil servislerine bakmak yeterli olacaktır.
Hastaneler arası sevk. Son genelge artık Başbakanlıktan çıktı. Ne değişti? Neden hasta sevk etmek zorunda kalınıyor sorusuna yanıt aramazsanız, daha çok sayıda gazete haberi duyarız.
Acil sağlık hizmetleri çalışanlarının özlük hakları, çalışma koşulları, maruz kaldıkları saldırılar. Hamdolsun değişiklik olmadı.
SGK’nın SUT üzerinden yaptırımlar. Denetim şart ama özelikle acil servis uygulamalarında hem hasta bakım pratiğine hem de bilimsellikten uzak maddeler ve istekler. Hekimlere güvensizlik üzerine kurulu bir kısıtlamalar tebliği. Düzeltme çabası yerine yasaklayarak çözüm arayışı. Bizim için bazı kurallara uymak zor; hastalarımızın sağlığını düşünüyoruz.
Hiç mi olumlu bir şey yok. Var tabii ki. Örneğin, acil servis hizmetlerinin uygulanması hakkındaki tebliğ. Bir dönüm noktası. Eksiklikleri var ama düzeleceği inancındayım. Bazı şeyler söylemekle olmuyor; toplum olarak yaşamadan değiştirmemek gibi bir alışkanlığımız var çünkü.
Hava ambulansları. Helikopterler ile ülkenin her tarafından hasta nakli gerçekleştiriyoruz. Ne kadar bedel etkin kullanıldığını henüz sorgulamaya başlayamadık. Her ne kadar üniversite hastaneleri batık durumda olsa da, acil servislerde bazı malzemeleri ve ilaçları bulamasak da, olsun varsın, helikopterlerimiz uçuyor.
Elbette ki acil sağlık hizmetleri, özellikle hastane öncesi alanda büyük ilerlemeler gösterdi. Ancak mevcut potansiyelimize göre, özellikle hastane acil servislerinde çok daha ileri adımları atmak mümkün olabilirdi. Yine de bakmayın bu kadar eleştirel ve kötümser göründüğüme. Eleştirmemin nedeni belki de bir Pazar gece yarısına kadar hastalar için en iyisini yapma gayretinin verdiği acı-tatlı yorgunluktan kaynaklanıyor. Ama amacım toplum için daha kaliteli bir acil sağlık hizmetine, tükenmemiş, daha mutlu sağlık çalışanlarına ve daha bilimsel ve bedel-etkin bir tıp hizmetine kavuşmak için sesimi duyurmak.