İleriye dönük planlama ve hatta gıda üretimi hakkında bildiğimizi sandığımız her şeyi unutun. 2020 yılındaki gelişmeler kural kitabını yakmıştır. Bu yıl ortaya çıkan en cesaret verici şeylerden biri, yiyecek ve içecek tedarik zincirinin büyük bir kısmının çalıştığı sıkı teslim tarihlerine rağmen, üreticiler bir bütün olarak zorlukları aşmasıdır. Gıda endüstrisi ya geleneksel yollarla ya da doğrudan çevrimiçi sipariş yoluyla hammadde almışlardır. Gıda sektörü şiddetli baskı altında olmasına rağmen üretimini sürdürmekte olup bu olgu devam edecektir. Bununla birlikte, endüstri 2021’de kadar dirençli kalacaksa, baskılara rağmen, hazırlıklı olmak için gözleri ufku taramaya devam etmelidir. Bu amaçla, gıda sektörüne gelecek için bir miktar iç görü sunmak için ileriye bakmaları gerekmektedir.
Koşullar, gıda sektörünün 2020 boyunca üretim ve tüketim bağlamında çok uyumlu olması gerektiğini göstermiştir. Perakende satışlarının artırılması için yoğun tanıtım ve pazarlamanın, kampanyalara yönlendirmesini gerektirmiştir. Yıl, özellikle konaklama endüstrisi ve tedarikçileri için çok zor geçmiştir. Ancak hazır yemek endüstrisi paket servis, tıkla ve topla gibi yeni yollarla iş yaparak başa çıkmıştır. Gıda endüstrisi pandemi sürecinde çok yoğun ve canlı kalmıştır. Karantinanın başlangıcındaki ana mesaj, işlerin normale döndüğü bir an olacağı, tüketiciler ve ürün geliştiricilerinin işlerine devam etmeleri gerekeceğinden, üreticilerin inovasyona devam etmeleriydi. İnovasyon yapmayan şirketler, bu noktada perakendeciler tarafından dövülecek ve ardından proaktif bir boru hattı yerine reaktif bir dizi sarsıntısı geçireceklerdir. Yeni ürünleri piyasaya sürmek isteyen markalar ve tedarikçiler için en zor olan konu, perakendecilere ürünlerini sergileyememeleriydi. Bu olgu hem perakendeci hem de tedarikçi için ciddi fırsat kayıpları yaratmıştır.
Krizin çok erken dönemlerinde, dünya zaten bildiğimiz bir şeyi fark etmiştir. Gıda sektöründe çalışan insanların kilit çalışanlar olup toplumda oynadığı rolün önemidir. Bu süreçte, kaliteli yiyecek ve içecekleri en güvenli şekilde üretmeye ve dağıtmaya devam edilmesi hayati önem taşımaktadır. İnsanları, karantinanın başından itibaren güvende tutacak doğru önlemleri almak için hükümetler yoğun bir şekilde çalıştı. Üreticiler ve perakendeciler, daha katı hijyen önlemleri alarak gıda üretim tesislerinde fiziksel mesafe, daha sık el yıkama ve sanitasyon ile maske kullanımı gibi ek sıkı kontrol önlemlerini uyguladılar. Üretim ve dağıtımda dönem boyunca devam edilebildiği kadar ve çoğu durumda öngörülemeyen bir talebi karşılamak için üretimlerini artırdılar ve hızlandırdılar.
Gıda hakkı: Herkesin gıda hakkı vardır. Hükümetlerin bunu gerçekleştirmesi en önemli görevidir. Savunmasız kişilerin gıdaya erişimini iyileştirmeye yatırım yapılmalıdır. Küresel olarak insanların bir kısmı gıdaya fazla ve kolay ulaşırken bir kısmının aç kalması doğru değildir. Gıda sektörü bu konuda fark yaratacak sektördür. Tartışmasız bu zor dönem boyunca yapılanlardan ve başarılardan gurur duyulmalıdır. Ancak iyileşme ve normalleşme merkezine yiyecek ve içecek koymak için gerçek bir şans vardır. Gıda sektörünün bu yüzden pozisyon alacağı en güzel zamandır.
Trendlere uyum sağlamak: Açık olan şu ki, gıda sektörü ürünlerini her koşulda tedarik etme şeklinde daha hızlı, daha duyarlı ve daha çevik olması gerekmektedir. Dijital dağıtım depoları bunu yapma esnekliğinin yanı sıra müşterilerin sipariş ve kişiselleştirilmiş bir hizmet sunma esnekliği sağlamaktadır. Tüketicilerin online alışverişe olan talebi açıkça artmıştır. Önceki beş yıla göre 2020’de daha fazla çevrimiçi alışveriş yapan yeni tüketici kitlesi oluşmuştur. 65 yaşın üzerindekiler, çevrimiçi alışverişe bir yıl öncesine göre neredeyse iki kat artmıştır. Tüketicilere artık fiziksel olarak bir mağazayı ziyaret etmelerine gerek kalmadan tercihlerini seçme ve karşılaştırma, ayrıca ürünleri kişiselleştirme şansı sunan web mağazası uygulamaları öne çıkmıştır. Örneğin kahvede COVID-19’un patlak vermesinden bu yana doğrudan tüketiciye yönelik olarak iş hacminin önemli ölçüde büyüdüğünü gözlemlendi. Birçok insan evden çalışmakta ve kendi mutfaklarında barista tarzı bir deneyim yaratmak istemektedirler.
Bitki bazlı trendler: Gıda sistemi değişmektedir. Gıda sektörü insanlık tarihi boyunca her zaman vardı. Ancak atıkları azaltmak ve bitki proteinlerinin kullanımını optimize etmek için değişim gerekmektedir. Artan tüketici talebine yanıt olarak portföylere daha fazla bitki bazlı ürün eklenmelidir. Tüketicilere daha lezzetli ve sağlıklı seçenekler sunma çabaları önem kazanmıştır. Sonuç olarak daha sağlıklı popülasyonlar, daha iyi hayvan refahı ve gezegen üzerindeki daha düşük etki sağlanacaktır. Küresel olarak, bitki bazlı ürünlerin araştırma ve geliştirmesi için gıda endüstrisi, yeteneklerini tamamlamak için ürün geliştiricileri, tedarikçileri ve çeşitli inovasyon ortaklarıyla stratejik olarak iş birliği yapmalıdır.
Yani ürün geliştirme eğilimleri: Pandemi de mutfakta ev şefliğinin yükselişi açıkça görülmektedir. Evlerimizde kısıtlanmak, normalde kendi mutfaklarında deneyecek zamanları olmayan ve daha fazla hazır yemek satın alacak olanlar tarafından hazırlanan harika yemeklerle patladığı yeni nesil ev fırıncıları ve aşçılarını yaratmıştır. Yıl boyunca kişisel sağlık bilincinin artışı öne çıkmıştır. Bu olgu önümüzdeki yıl çok daha güçlü olacaktır. Bununla birlikte, sürdürülebilirlik ve özellikle bitki bazlı ürünler, sektörde temel itici güç olarak sağlığı hızla yakalamaktadır. Vitamin, mineral, probiyotik veya antioksidan gibi takviyeler, tüketiciler için önem kazanmıştır. 2020’nin yarattığı bu olguya iştah, doyumsuz görünümdedir. Fiziksel aktivitenin azaldığı yeni yaşam tarzına zıtlık yaratmadan evden yemek hazırlamanın ve yemenin kaçınılmaz tepkisi, insanların nasıl ve ne yediklerini biraz daha düşünmelerine neden olacaktır. Bu nedenle bu dönem mikro öğünlerin başlangıcını oluşturacaktır. Bu, evde ana tabak yemek yerine atıştırmalık olarak yenen küçük tabakların olacağıdır. “Az ve sık” öğünler çoğalmaya başlayacaktır. Diyetler kesinlikle değişecektir. Hamburgerler, sosisler ve benzerleri azalacak ve bu ürünleri raflarında SKU [stok tutma birimi] düşüşleri göreceğiz. Daha yenilikçi ürünler ortaya çıkmaya başlayacaktır. Gıda endüstrisinde üretim hatlarındaki sınırlamalar nedeniyle perakendeciler tarafından kapatılmayan net boşluklar marketlerde görülmektedir. Ortalık da ki toz bulutu çöktüğünde bunun değişebileceği de şüphelidir.
Gıda endüstrisinde çalışanlar: 2020’de gıda sanayi, işine bağlı ve motive edilmiş bir iş gücüne sahip olmanın önemini öğrenmiştir. Ekibin, karantinanın tetiklediği artan talebe tepki göstermesi önem kazanmıştır. Pozitiflere odaklanarak çalışmanın önemi ortaya çıkmıştır. İşe gitmek ve insanları görmek için araba kullanarak toplu taşıma kullanmadan yaşamayı ve işimizi evden yürütmenin mümkün olduğunu kanıtladık.
Denetimler: Üreticiler akreditasyonlara sahip olmasına rağmen, normalde müşteriler tarafından ürünleri ile her gün yeniden denetlenir. Geçtiğimiz yıl boyunca işletmeler, otomasyon ve beceri geliştirme işlerine odaklanmıştır. Bu geliştirmeler, çok daha etkili bir şekilde sosyal mesafe ve yüksek üretim seviyeleri korunabilir. Sadece perakende satışta değil, aynı zamanda coğrafi olarak çeşitli bir temele sahip farklı bir müşteri tabanına sahip olmanın faydaları da öğrenildi.
Besin zinciri için dersler: Zayıf, stresli veya sınırda olan herhangi bir şey anında COVID tarafından açığa çıkarıldı. Sektör, yalın üretim ve “tam zamanında” yönetimin, sorun olması durumunda sektörü sınırlamalara karşı savunmasız bıraktığını öğrendi. Geçen yıl ülkelerin viral bir enfeksiyon nedeniyle kapatılabileceğini ve insanların sadece yiyecek satın almalarına izin verileceğini kim hayal edebilirdi. Bazen modellenen bu tuhaf senaryoların bize gerçekte gerçekleştiği ve oluştuğunda, yiyecek kıtlıklarına ve sivil kargaşaya ne kadar yakın hale geldiğimizi öğretti.
Yeşildeki iyileşme: Gezegenimize karşı önemli yükümlülüklerimizi unutamamalıyız. Yiyecek ve içeceğin gerçek anlamda yeşil bir iyileşmenin parçası olabileceğine, ambalaj seçimlerinde iklim değişikliği ve bileşenlerinden sorumlu bir şekilde tedarik edilmesi gibi alanlarda ortak çabaların her zamankinden daha önemli olacağı gerçektir. Gıda kıtlığının düzeyini artan dünya nüfusu zemininde gerçekleşen iklim “olayları” belirleyecektir. Daha fazla iklime dayanıklı gıda sistemleri geliştirilmeli ve tedarik zincirinin kırılganlığı azaltılmalıdır. Gıda endüstrisi öz eleştirel olmalı ve çevresel kimlik bilgilerini güçlendirmelidir. Tarımsal üretimin karbon ayak izini azaltmak için yeni üretim teknolojileri benimsemelidir. Çevre üzerinde net bir olumlu etki yaratacak şekilde hayvansal ürünlerin üretimi araştırılmalıdır. Bu bakımdan, tüm gıda üreticileri için zorluk aynıdır. 2050 yılında 10 milyar olacak insan nüfusunun çevreye zarar vermeden beslenmesinde, gıda sanayinin rolü ve önemi çok büyüktür. Küresel iklim değişikliği, gıda endüstrisi için en büyük risk olmaya devam etmektedir. Dünya nüfusu arttıkça olayın etkisi artacaktır. Bu çerçevede, daha dayanıklı, daha sağlam gıda tedarik zincirleri oluşturulmalıdır. Gıda sistemlerimizin iklim değişikliğine daha dayanıklı olması gerekmektedir. İklim değişikliğini tolere etmek için mümkün olan her şey yapılmalıdır. Bu nedenle, yerli tarımsal üretim artırılmalı, dışa bağımlılık azaltılmalı ve temel ürünlerin stoklanması önem kazanmıştır.
Aşı nasıl değiştirecek: Aşı bir oyun değiştirici olacaktır. Şu an aşı, pandeminin peşinde koşmaktadır. Önemli olan pandeminin aşının peşinde koşmasıdır. Arkasına yaslanıp olanları izleyen şirketler geride kalacaktır. Bu süreç bizlere, evden çalışmayı, fiziksel bir ürün sunmadığımız sürece işe gitmemeyi ve çalışma alanlarını nasıl kullandığımız hakkında genel olarak düşünmemizi sağladı. Geleceğin ofisi olacağını düşünerek ofisler büyütüldü. Gerçek şu ki, geçmişte daha fazlası düşünülemezdi. Ama bugün her şey farklıdır.
Pandemi sonrası: Nasıl ki kriz tepkisi için yiyecek ve içecek hayati önem taşıyorsa, iyileşme için de temel olacaktır. Gıda sektörü, çalışanlar için esnek koşullar ve istihdam yaratmak için bu yıl öğrendiklerimizi kullanarak işleri nasıl farklı şekilde yapabileceğimizin gerçekleştirmesini göstermiştir. Ofislerimizin, fabrikalarımızın ve depolarımızın duvarlarının ötesinde dikkatimizi çeken acil toplumsal kaygılar bulunmaktadır. Kariyerlerinin başında olanların fırsatlarının sınırlı olduğu görülmektedir. Enerji, taze düşünme ve yeni becerilerin karışımı olan gençleri desteklemenin ve işletmelere ne getirdiklerini hatırlamanın zamanı gelmiştir. Bilgisayar yazılımları insanlar için çok önem kazanmıştır. Artık her zamankinden daha iyi iletişim kuruyoruz. İnsanlar yılda binlerce kilometre yol kat etmeden, kaza riski daha az olan yaşamı öğrendi. Aileleriyle daha fazla zaman geçirebildiklerini öğrendi. COVID sonrası bu iyi şeylerin bazılarını elimizde tutmalı ve eski yöntemlere dönmemeliyiz. Merkez ofis artık, herkesin her gün belli bir saatte gitmek zorunda olduğu ve bunu yaparken trafik karmaşasından ve şehrin yollarında hızla belli bir saatte çıkılması gereken bir yer olmayacaktır. Yazılımların, ev çalışmasına yardımcı olan ve ekibi ortak hedefler etrafında harekete geçiren iletişim merkezi haline gelmesi gerekir. Yaşam bir gün normale dönecektir. Umarız, COVID’den doğru dersler çıkarırız.