Almanya’nın en büyük sağlık sigorta kuruluşu AOK, geçtiğimiz günlerde çok önemli bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Türk Basını’nda pek fazla yer bulamayan bu araştırmada, bizleri de ilgilendiren çok çarpıcı bazı sonuçlara yer veriliyor.
Araştırma, Almanya gibi gelişmiş bir ülkede bile hastaneler arasında cerrahi girişimler açısından çok büyük kalite farkları olduğunu ortaya çıkarıyor. Kalitesi “kötü” olarak değerlendirilen hastanelerde postoperatif komplikasyon oranları da iki misli fazla bulunmuş. Daha da çarpıcı olan sonuç, son yıllarda ameliyat sayılarında ciddi artışların olduğu şeklinde. Hatta omurgaya yönelik operasyonlarda (disk hernisi vd.) son birkaç yılda yüzde 50 oranında artış saptamışlar. Bir başka çarpıcı sonuç ise ameliyat olan hastaların neredeyse yarıya yakınının 65 yaş ve üzerinde olduğu. Yaşlı nüfusun nispeten yüksek olduğu Almanya için bile bu oran oldukça yüksek.
Bu araştırmada ortaya çıkan en çarpıcı sonuç, hastanelerde “yatarak tedavi” ve “ameliyat” sayılarının giderek artmasıdır. Bu durum, akıllara ister istemez “Acaba Almanya’daki hastane yöneticileri ve meslektaşlarımız bu endikasyon artışını performans kaygısıyla mı gerçekleştirdiler?” sorusunu getiriyor. Biliyorsunuz, bu konu ülkemizde de gündemde. Yeni sağlık sistemi hem özelde hem de kamu hastanelerinde yüksek performans ve fazla müdahaleye ödül veriyor. Bunun sonu da doğal olarak, hastanelerde daha liberal alınan “yatış” ve “müdahale” kararları. Bir özel sağlık sigortasına sahip ve tüm hastane giderlerini cebinden tek kuruş ödemeden sağlık sigortasının karşıladığı hasta grubunda çok daha kolay ve fazla oranda operasyon endikasyonu konduğunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Üstelik bu konudaki veriler İsviçre, Almanya gibi sağlıkta ileri ülkelerden geliyor.
Görüyoruz ki, artmış operasyon endikasyonları ve yatarak tedavi kararları global bir sorun. Bunun performans kaygısı dışında sebepleri olduğu da kuşkusuz. Önemli sebeplerden biri de, kanaatimce artmış malpraktis davalarıdır. Meslektaşlarımız dünyanın her yerinde kendilerini bu şekilde daha güvende hissediyor olmalılar, tıpkı bizde artan sezaryen oranları gibi.