Hukukçu olmadığımız için gizli tanık konusunun hukuktaki yerini hukukçulardan öğreneceğiz, biz bir bilim ve düşün insanı olarak yaşadığımız olayları yorumlayarak bir sonuç çıkarmaya çalışacağız.
Son yıllarda Türk Hukuk Sistemi içinde sıkça karşılaştığımız bir konu “gizli tanık” meselesi. Peki nedir gizli tanık? Bu konuda Ankara Hakim’i Erol Tatar tarafından 2013 yılında Ankara Barosu Dergisinde yer alan oldukça detaylı ve verilere dayalı makalede “gizli tanık” tarifi şöyledir:” Gizli tanık, suç konusu olay hakkında görgü ve bilgisine başvurulan, ancak güvenliği nedeniyle kimliği saklı tutulan kimsedir”. Sayın Tatar konu ile ilgili açıklamasının devamında gizli tanığın her olayda dinlenilemeyeceği, gizli tanık deliline yalnızca bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda başvurulabileceği ve bu tür suçlarda, tanığın korkmadan gerçeği anlatması, böylece suçun tüm unsurlarıyla ortaya çıkartılmasının amaçlandığını ifade etmiştir.
Kişilerin tanıklıkları neden gizli tutulmaktadır konusuna da hukukçular tarafından söyle açıklanmaktadır: Suç oluşturan eylemler bazen bireysel, bazen de bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmektedir. Özellikle çıkar amaçlı kurulmuş suç örgütleriyle, terör amaçlı örgütlerin işledikleri suçların soruşturma ve yargılamaları sırasında tanıklar korkmakta ve beyanda bulunmaktan kaçınmaktadır. Tanıkların güvenliklerinin sağlanması, bu örgütlerle etkin şekilde mücadele edebilmek için zorunludur. Tanığın korunmasına ilişkin usul ve tedbirleri düzenleyen 5726 sayılı Yasa, bu gereksinimi karşılamayı amaçlamaktadır.
Örgüt üyeliği ile ilgili yakalanan kişilerin örgütleri ile ilgili arkadaşlarının isimlerini vermeleri veya kolluk güçleri tarafından hazırlanan gerçek olmayan ifadelere imza atmaları için yapılan insanlık dışı işkenceler yetmişli ve seksenli yıllarda, özellikle 12 Eylül darbesi zamanında sıklıkla haberlerde yer almış, bazı hapishaneler işkence yapmaları ile tanınır olmuş, hatta onlardan bazıları günümüzde bu olaylar bir daha tekrarlamasın diye müzeye dönüştürülmüştür. Artık bu insanlık dışı işkenceler yapılmıyor ki basında yer almıyor ve duyulmuyor. Ancak doğruluğu kuşkulu gizli tanık ifadeleri ile pek çok insanın hayatından yıllar çalınabildiği son yıllarda yaşanmışlıklarla görülmekte.
Konu ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahekemesi’nde (AİHM) yıllarca yargıçlık yapan Rıza Türmen, bir savcı hakkında gizli tanık ifadesine dayanarak verilen mahkumiyet kararının haksız olabileceğini “Yalnızca gizli tanığın ifadelerine dayanılarak mahkûmiyet kararı verilemeyeceğine, iddianame düzenlenemeyeceğine dikkat çekerek, sadece gizli tanık kararıyla verilen mahkûmiyet kararlarını AİHM’nin adil yargılama hakkının ihlali sayarak kabul etmediğini” sözleri ile 2010 yılında T 24 de verdiği bir mülakatta vurgulamıştır.
Yine sayın Türmen tarafından 2012 yılı 8 Kasım tarihli Cumhuriyet gazetesinde bir terörist in Türkiye Cumhuriyetinde Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir komutan hakkında gizli tanık olarak ifadesine başvurulmasını “ yoldan geçen birinin, ona menfaat temin edileceği söylenerek gizli tanık yapılabileceğini, Türkiye’deki uygulamanın buna müsait olduğunu; bu şekilde pek çok kişinin bulunabileceğini” belirterek yargıda gizli tanık kullanmanın sakıncalarını dile getirmiştir. Nitekim sonraki yıllarda birçok Ergenekon ve benzeri kumpas davalarında tutuklanıp yıllarca suçsuz, günahsız hapis yatanların gizli tanık kurbanı oldukları anlaşılmış bazıları bunu hayatları ile öderken, önemli bir kısmı da özgürlüklerine kavuşmuştur. Bu yaşanmışlıklar, adil yargılamada yalan söyleme potansiyeli olabilecek gizli tanık ifadelerine fazla rağbet edilmemesi gerektiğini göstermektedir.
Ülkemizde ve hatta Dünyada herkesin adil yargılanma hakkı olduğu ve adil yargıya herkesin ihtiyacı olabileceğini unutmamak gerekir. Buda ancak tarafsız bir hukuk sistemi ile mümkündür.
Kaynaklar
- Tatar E. Gizli Tanık /Ankara Barosu Dergisi 2013/ 4: 284-296
- https://t24.com.tr › Rıza Türmen Sadece gizli tanık yetmez, 8 Mar 2010
- www.cumhuriyet.com.tr. Rıza Türmen Yoldan çevir tanık yap. 8 Kasım 2012