Katar’da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası 18 Aralık 2022 tarihinde gerçekleşen, heyecan dolu Arjantin – Fransa final maçıyla son buldu. Arjantin takım kaptanı Lionel Messi’nin ellerinde havaya kalkan dünya kupası, özellikle tüm Arjantin’li futbolseverleri ve ülkesi Arjantin olmasa da bu dünya kupasında Arjantin’i destekleyen futbol sevdalılarını büyük bir sevince boğdu. Tango gibi bir dansı dünyaya hediye eden bir ülkenin kupayı kazanması da ayrı bir sevinç kaynağı oldu.
Latin Amerika edebiyatının dünyaya en güzel armağanlarından biri olan Uruguaylı yazar Eduardo Galeano’nun ‘Gölgede ve Güneşte Futbol’ isimli kitabı önemli edebi eserlerden biridir (1). Yazar bu kitabında, o güne dek gerçekleşen tüm dünya kupalarını ilgi çekici hikâyeleri ile özetlerken bir yandan da o sırada dünyanın genel durumunu okuyucuyla paylaşır. Galeano’nun bu keyifli kitabına gönderme yaparak yazımın başlığını belirlediğim okuma tutkunlarının gözünden kaçmamıştır.
Galeano sözü geçen kitapta, futboldan da bahseder ama asıl hedefi hayatı ve günün gerçeklerini dünyanın bu en önemli organizasyonu ile yakalamaktır. Ve bunu kendi eşsiz üslubu ile sanatsal bir edayla okuyucuya aktarır. Gelin biz de hep birlikte teknik hiçbir detayla ilgilenmeden, dünyanın bu en büyük organizasyonlarından biri olan 2022 Dünya Kupası aracılığıyla günümüzü ve hayatı yakalamaya çalışalım.
Günümüzde en çok karşı karşıya ya da yan yana gelen, çarpışan ya da birbirini tamamlayan iki kelime: Teknoloji ve İnsan kavramlarıdır. Teknoloji denildiğinde de zihinlerde en çok beliren ‘Yapay Zekâ’ başlığıdır. Birçoğumuzu heyecanlandıran, birçoğumuzu korkutan, birçoğumuzda da çok duyulmasından ötürü artık pek de bir etki yaratmayan bir kavram: Yapay Zekâ. Ve bu kavramın hemen yanı başında beliren diğer kavram: İnsan. Dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan 2022 FIFA Dünya Kupası’nda da bu iki kavramın etkileşimlerini, çarpışmalarını fazlasıyla yaşadık. Dünya kupası boyunca her maçta, iki farklı ülkenin futbol takımları karşı karşıya gelirken, Teknoloji ve İnsan kavramları da karşı karşıya geliyorlardı.
Hatta turnuva başlamadan çok önce bile, bu iki güncel kavram koyu ışıklarla hayatın içinde yanıp sönüyorlardı. 2010 yılında, 2018 ve 2022 yıllarında gerçekleştirilecek dünya kupası organizasyonlarını hangi ülkelerin yapacağı FIFA tarafından belirlendi. 2022 için adaylar ABD, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Katar ülkeleriydi. En güçlü iki aday Katar ve Japonya’ydı. FIFA tarafından organizasyon Katar’a verildi. Katar’ın bu önemli organizasyonu almak için öne sürdüğü projesi, yeni statlar yapılmasıydı. Tekrar altını çizelim: nüfusu 3 milyonu bile bulmayan ve futbolda gelişmiş bir kültüre de sahip olmayan bu ülkenin projesi temelde yeni stadyumlar yapmaktı. Stadyum olmadan Dünya Kupası gibi bir organizasyonu zaten yapamazsınız. Kısaca Katar bolca para dökmeyi vaat ediyordu.
2022 dünya kupasını düzenlemek için bir başka aday ülke olan Japonya ise çok çarpıcı bir projeye sahipti. ‘Dünya Kupası’ kavramını ‘Dünyanın Kupası’ haline evrimleştirmek istiyorlardı. Bu fikirlerini hayata şu şekilde geçirmeyi planlamışlardı. Örneğin Fransa – Arjantin maçı Japonya’nın Ajinomoto Stadyumu’nda oynanacak olsun, Fransa ve Arjantin fiziksel olarak bu stadyumda maçlarını oynayacaklardı. Aynı anda aynı maç hologram teknolojisi ile Fransa’da örneğin Stade De France Stadyumu’nda ve Arjantin’de örneğin Estadio Monumental Stadyumu’nda da gösterilecekti. Yani Japonya’ya giden taraftarlar maçı orada gerçek anlamda seyrederlerken, Fransa ya da Arjantin’deki taraftarlar da bilet alıp ülkelerindeki stadyumlara gidip, aynı maçı stadyumda üç boyutlu hologram teknolojisi ile yaşayabileceklerdi.
Sonuçta FIFA Katar’ı seçti. Japonya’nın böylesine önemli bir projesi yerine, klima serinliğinde oynanan maçlar izledi insanlar. Sizce Teknoloji mi kazandı, İnsan mı kazandı? Yoksa her ikisi de mi kaybetti?
Dünya Kupası 20 Kasım 2022 tarihinde açılış maçı ile başladı. Tüm dünyada en çok izlenen organizasyonların başında gelen Dünya Kupası’nın açılış maçında Katar ve Ekvator ülkeleri futbol takımları karşı karşıya geldi. Daha önce bahsedildiği gibi, ülke nüfusu 3 milyon bile olmadığından ve belli bir düzeyde futbol kültürü de bulunmadığından birçok maçta olduğu gibi, stadyum yine tam dolmamıştı ne yazık ki. Açılış maçında tribünde Japon taraftarlar da vardı. Maçın ardından özellikle Katarlı taraftarlar şaşkınlık içerisindeydi. Bu şaşkınlığın nedeni maçı Ekvator’a 2-0 kaybetmeleri değildi. Zaten pek futbol ülkesi olmayan Katar hiçbir maçın favorisi değildi ve yenilmesi de beklenen bir sonuçtu.
Katarlı taraftarlar açılış maçının ardından şaşkınlıkla Japon taraftarları izliyorlardı. Hatta çoğu Katarlı cep telefonlarıyla stadyumdaki Japonları kayda alıyorlardı. Şaşkınlıkla izledikleri, bir türlü anlam veremedikleri ise Japonların maçın ardından stadyumu temizliyor olmalarıydı. Kendi takımlarının maçı değildi ama stadyuma gelmiş farklı iki ülkenin maçını izlemişti Japonlar. Üstüne üstlük Ekvator Katar maçında, sahada öyle dünyaca ünlü, Messi, Ronaldo ya da Mbappé gibi futbol yıldızları da yoktu. Ve şimdi de maçın ardından Japonlar stadyumu temizliyorlardı. Katarlılar Japonların bu davranışlarına hiçbir anlam verememiş, manasız gözlerle Japonları seyrediyor ve birbirlerine ‘neden ki?’ diye soruyorlardı.
Bazı Katarlı taraftarlar dayanamayıp bunun nedenini Japon taraftarlara da sordular. Hatta bu olay birçok ülke basınında haber de oldu (2). O tribünlerdeki Japon taraftarlardan biri olan Guji Nabe’ya bu hareketlerinin nedeni sorulduğunda, şöyle yanıtladı “Bu Japonya’nın bir kültürü. Kirlettiğimiz yerleri temizlemek zorundayız. İnsanlara yardım etmeliyiz. İspanya maçından sonra ben de stadyumu temizledim. Ganalı bazı taraftarların da tribünlerdeki çöpleri topladığını gördüm ve bundan gurur duydum.”
Sahada oynanan açılış maçını Ekvator 2-0 kazanmıştı ama bence asıl kazanan yine Japonya olmuştu. Bu arada Japonya Katar’ın aksine, futbol sahasında da çok başarılı sonuçlar almayı başardı. İspanya ve Almanya gibi, dünya futbolunun en güçlü ekollerinden olan bu iki ülkeyi de grubunda geride bırakarak, gruptan lider olarak çıkmayı başardılar. Çalışkanlık ve insani değerlerin yüksek oluşunun eninde sonunda başarıyı ve saygıyı getirdiğini tüm dünya bir kez daha görmüş oldu. Japonya’nın hem Teknoloji hem de İnsan kavramlarında, dünyada en doğru adımları atan ülkelerden biri olması hiçte şaşırtıcı olmasa gerek.
Bir soru sorarak Teknoloji – İnsan kavramlarının etkileşimine bir başka açıdan daha bakalım: Yapay Zekâ modelleri bu önemli turnuva öncesi nasıl tahminlerde bulundular? Alan Turing Enstitüsü’nün geliştirdiği yapay zekâ algoritması AIrsenal, 100 binden fazla maç simülasyonu ve analizinden sonra 2022 FIFA Dünya Kupası’nı kimin kazanacağını tahmin etti. Bu tahmine göre: Brezilya yüzde 25’le en yüksek kazanma şansına sahip takımdı. Yüzde 18 kazanma şansıyla Belçika ikinci ve yüzde 15 ile Arjantin üçüncü olarak sıralandı (3).
Dünyanın en saygın üniversitelerinden biri olan Oxford Üniversitesi Matematik Bölümü, 2022 Dünya Kupası’ndaki ‘olası’ sonuçları yayınladı. Oxford Üniversitesi Matematik Bölümü’nde çalışmalarını sürdüren Joshua Bill, turnuvaya dair bilimsel bir çalışma yaptı. Bill, gruplardan çıkacak takımları ve final maçı tahminini, gerçek verileri baz alarak oluşturduğu modelleme çalışması sonucunda elde etti. Grup aşamalarının bir milyon kez simüle edilmesiyle yapılan çalışma sonunda Dünya Kupası’nda finalin Brezilya ve Belçika arasında oynanacağı ve Brezilya’nın kupayı 6. defa havaya kaldıracağı tahmin edildi (4).
Her iki ciddi çalışmada da, Brezilya’nın dünya kupasını kazanma şansı en yüksek görülürken, Brezilya gerçekte yarı final bile oynayamadan kupadan elendi. Yine her iki çalışmada da, kazanma şansı en yüksek ikinci takım olarak gösterilen Belçika en baştaki gruplardan bile çıkamadan turnuvaya en başında veda etti.
Bahsedilen her iki çalışma da kıymetli çalışmalardır. Böyle araştırmalar sayesinde, giderek daha da güvenilir tahminler yapan öngörü modelleri geliştirmeyi başaracağız. Diğer taraftan, halen yapay zekâ ile öngörü modellerinde istenilen düzeye gelinmediği ve gerçekleştirilecek yapay zekâ uygulamalarında dikkatli olunması gerektiği de görülmektedir.
Zaten AIrsenal’i geliştiren Dr. Nick Barlow başkanlığındaki araştırma ekibi, AIrsenal’e bakarak dünya kupasında bahis yapılmaması konusunda uyarıda bulunmuşlardı: “Tahminlerimize bahis oynamanızı kesinlikle tavsiye etmiyoruz!”
Bu dünya kupasında Teknoloji ve İnsan kavramları, dünyada yıllardır konuşulan “Maradona mı Messi mi?” tartışmalarında da belirginleşiyordu. Çoğu kişi “Maradona dünya kupası kazandı ama Messi’nin bir dünya kupası yok, o nedenle Maradona daha büyük futbolcu” diyerek bu tartışmayı kapatıyordu. Ancak Messi’nin 2022 de Katar’da dünya kupasını kazanmasıyla bu tartışmanın yönü de değişti.
Çok farklı iki dönemde oynamış iki Arjantin 10 numarasından bahsediliyor. Konuşulan iki dünya kupası arasında tam 36 yıl var. Bu kadar farklı iki dönemde futbol oynamış iki oyuncuyu karşılaştırmak ne kadar anlamlıdır bilinmez. Diğer taraftan, belki bu tartışmaya Teknoloji ve İnsan kavramları açısından da bakmak mümkün olabilir.
Bir tarafta endüstriyel futbolun ürettiği futbol ikonu Messi, diğer tarafta o yıllarda güçsüz takımlar olan Napoli futbol kulübüne şampiyonluklar ve Arjantin milli takımına dünya şampiyonluğu getirmiş kahraman Maradona. Biri teknoloji ile donatılmış bir kültürde yetişen, diğeri insancıl duyguların zirvede olduğu bir kültürde var olan iki yetenekli futbolcu.
Maradona tüm dünyanın izlediği bir futbol yıldızı iken, popülaritesini azaltacak olmasına rağmen hiç çekinmeden, çeşitli güç odaklarına karşı korkusuzca açıklamalarda bulunmuştur. Sosyal medya hesaplarındaki takipçi sayılarına göre futbolcuların, insanların değerlendirilmediği zamanlardı ama yine de popülarite kavramı her zaman vardı. Örnek olarak Maradona’nın bazı açıklamaları hatırlanabilir (5).
Maradona o dönemde Papa’yla ilgili şunları söylemişti: “Evet, Papa’ya karşı çıktığım doğru. Neden mi? Vatikan’a gittiğimde oradaki çatıların saf altından olduğunu gördüm. Sonra da Papa’nın vaazını dinledim. Diyordu ki: ‘Kilise, yeryüzündeki tüm fakir çocuklar için üzüntü duyuyor!’ Külahıma anlat.”
Çok büyük ücretler ödenen futbolcuların hata yaptıklarında, günümüzde bile genellikle dile getirdikleri etken strestir. Bu konuda bakın Maradona ne söylemişti: “Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı, ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz. Stres bu ülkede, sabahın altısında kalkanlar içindir.”
Bunlar ve benzeri birçok tavrıyla Maradona Arjantin halkının ve dünyada birçok futbol severin kalbinde taht kurmuştur. Sahada yetenekleriyle sergilediği büyüleyici futboluyla olduğu kadar, hayattaki duruşuyla da sevenleri tarafından kahramanlaştırılmıştır. O da her insan gibi hatalar yapmış, bunları kabullenerek sonuçlarını da yaşamıştır.
2022 Dünya Kupası’nın müthiş Arjantin – Fransa final maçıyla başlamıştım yazıma. Yine bu aynı güzel maçla finali yapmak istiyorum. Böylece Teknoloji – İnsan kavramlarının iki temsilcisiyle bir başka durumu da irdeleyebiliriz belki. Heyecan fırtınası sunan final maçının ardından Arjantin dünya kupasını 36 yıl aradan sonra kazanmıştı. Yıllardır süren Maradona mı Messi mi tartışmalarının tam ortasındaki “Messi’nin dünya kupası yok!” direği yıkılmıştı. Kupa töreni için stadyumda her şey hazırlanmış ve artık tüm gözler Messi’nin gelip o efsane kupayı kaldırmasını bekliyordu.
Önce tüm Arjantin takımı madalyalarını alarak ödül töreni platformuna çıktılar. Stadyumda Arjantinli olsun olmasın tüm taraftarların heyecanlı tezahüratları, stadyum etrafında büyük gürültüyle patlayan havai fişekler, dev kolonlardan çalınan motive edici müzikler arasında ve klimaların serinliğinde Messi en sonunda ışıklar altında sahnede göründü. FIFA başkanı ve Katar Emiri ile birlikte dünya kupasına doğru yaklaştılar, koca stadyum meraklı bir sessizliğe büründü aniden. Tam o pırıl pırıl altın kupanın önünde durdular. Ve Katar Emiri Messi’nin sırtına siyah tülden, geleneksel bir Katar giysisi giydirdi. Messi de sırtındaki o siyah tülle, o beklenen dünya kupasını kaldırdı. Ülkesinin bayrağını temsil eden formasının üzerini başka siyah bir tül kapatıyordu. Ve kupayı kaldırdığı o çok özel, tarihi anda tüm videolarda, tüm fotoğraflarda tarihe o siyah örtülü şekliyle kaydoldu.
Yazının başlarında bahsedildiği gibi, 2022 Dünya Kupası organizasyonu için Katar kesenin ağzını açmıştı ve reklamını yapmak, bunu o siyah örtüyle adeta damgalamak istiyordu. Tüm o kupa töreni görüntülerinde, Messi’nin üzerinde Arjantin’in forması altta kalmış, Katar’ı temsil eden siyah bir örtü en üstte görünüyordu. Katar damgasını basmıştı.
Arjantin bayrağı mavi ve beyaz şeritlerden oluşur. Mavi, umudu ve bağımsızlık için verilen mücadeleyi; beyaz ise barışı ve özgürlüğü simgeler. Gökyüzünden esinlenen mavi ve gökyüzündeki bulutları yansıtan beyaz renklerinden oluşan bayrağın ortasında, güneş yer alır. Güneş üretmek, paylaşmak ve yardımlaşmak gibi insani erdemleri temsil eder. İnsani değerleri temsil eden güneş ne yazık ki 2022 dünya kupası töreninde paranın temsili olan karanlık bir örtüyle kapatıldı.
Teknoloji – İnsan, Messi – Maradona kavramları arasındaki amansız kum fırtınasında benim de aklımda bir soru belirdi: “Maradona olsaydı, kupayı kaldırmadan önce ülkesinin bayrağını taşıyan formasının üzerine o siyah tülü giyer miydi? Arjantin bayrağındaki güneşin üstüne karanlığı örter miydi?”
Kaynaklar
(1) Eduardo Galeano, Gölgede ve Güneşte Futbol, 1995.
(2) Haber Global, https://haberglobal.com.tr/dunya/japon-taraftarlarin-2022-dunya-kupasinda-ornek-davranislari-217320
(4) A Mathematician’s Guide to the World Cup, https://www.youtube.com/watch?v=KjISuZ5o06Q
(5) Diego Maradona, Belgesel, https://www.imdb.com/title/tt5433114/