Farklı platformlarda yazmaya başlarken yayınlanacak ilk yazıyı yazmanın veya konuyu belirlemenin çok zor olduğunu hepimiz müşahede etmişizdir. Tıbbi bir konuda yazı yazmak nispeten kolay olabilir ama paramedikal bir konuda konuyu belirlemek hep zor olmuştur. Bizde bu sebeple ilk yazımızın başlığını ‘Gönülden Düşenler’ olarak belirledik. Bazen on beş gün aralıkla, bazen haftalık olarak yazmayı planlıyorum. Konular yukarıda da belirttiğim gibi paramedikal olacaktır. Bazen bir şiir, bazen ayın gündemi ile ilgili, bazen ise yaşanan sosyal olaylarla ilgili olmasını planlıyorum. Zihnimizde sayfalar dolusu düşünce bulunur ama onları dillendirmek ve yazıya dökmek bazen zaman mümkün olmayabilir. Bir yakınını veya dostunu kaybetmenin acısına, bazen sessiz ağlayarak, bazen gözyaşı dökerek tepki veririz.
Yaklaşık iki yıldır sürmekte olan pandemi süreci bizden çok şey aldı ve birçok şeyin değerini öğretti. Sosyal manada çok şey kaybettik: büyüklerimizin ellerini öpüp hayır dualarını alamamak, yakınlarımızı ziyaret edememek, muhabbet meclislerinden uzak kalmak, öğrencilerimizin okullarından uzak kalmaları… Aynı zamanda bu süreçte yakınlarımızı ve dostlarımızı covid-19 nedeniyle kaybettik, bazen tüm bir aileyi kaybettik. Yaşayan canlı tarihimizi, ciltler dolusu bilgi taşıyan ayaklı kütüphanelerimizi, meslektaşlarımızı kaybettik ve kaybetmeye devam ediyoruz. Bu süreç bize çok şeyler öğretti. Birlik ve beraberliği, yardımlaşmayı, ailenin ne kadar değerli olduğunu, temel sağlık kurallarının ne kadar önemli olduğunu, empati yapmayı, sağlık çalışanlarının -maalesef kısa sürelide olsa- kıymetini, dost meclislerinde içilen bir yudum çayın kıymetini…
Ama kaybettiğimiz değerlerimizin acısını hiç unutturmadı. Bir hekim olarak çok değerli iki çalışma arkadaşını ve bir evlat olarak, kısa süre önce babasını covid-19 nedeniyle kaybetmiş biri olarak zaman geçse de acılarını unutamıyorum, özlemin hasretiyle yanıyorum… İnanıyorum ki birçok arkadaşımız aynı süreci yaşamıştır. Hepsine rahmet dileyerek babamın vefatının ardından duygularımı dile getirdiğim şiirimle ilk yazımızı bitirmek istiyorum.
Sözcükler yetersizdir, seni tarifte
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Acımı dindiremez hiç bir reçete
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Dört mevsim solmayan dikensiz bir güldün
Kelamda dilinden bal akan bülbüldün
Lafını esirgemez, korkmaz ve hürdün
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Nurdan yüzünü şimdiden çok özledim
Ansızın gideceğini hiç bilmedim
Dökülsün diye gözyaşımı silmedim
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Haram lokma senin en büyük düşmanın
Allah’a zikirdeydi gördüm her anın
Çileyle yoğrulmuştu yıllarca canın
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Bize tokat atmayı haram bilirdin
Üzücü sözcüğe hep yabancı dilin
Eller hep duada senin için, bilin
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Ömrünü bize çalışarak adadın
Güneş altında yanıp, terleyip kaldın
Yılmadın, durmadın bundandı hep saygın
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Sekiz evladına adadın canını
Şükür ederek geçirdin her anını
Yetiştirerek büyüttün tamamını
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Yokluğun hissediliyor bu yürekte
Sanki geleceksin, duygular üst üste
Hakkın ödenemez biliriz elbette
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Cennette güzel mekânlar senin olsun
Yürürken yolların güllerle hep dolsun
Makamın erenlere komşuluk olsun
Ansızın gittin, artık yetimim baba
Kardeşim Mehmetine selamlar söyle
Kavuştum sana söyle, kaderdir böyle
Bizde varacağız bir gün o menzile
Ansızın gittin, artık yetimim baba…
1 yorum
Hoş Geldiniz hocam başınız sagoLsun