“Krizi Nasıl Yönettik? Kuş Gribi Deneyimi” başlıklı 31 Ekim 2005 tarihli Medimagazin’de yayınlanan yazımı şöyle bitirmiştim: “Sonuçta; ülke olarak kusursuz olmasa da, önceki örneklerle karşılaştırıldığında, krizi iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Ne var ki, bu beklenen kriz değildi. Sadece bir tatbikattı. Olası bir salgına karşı hazırlanmak ve “nerede ne tür eksiğimiz var?” bunları görmek üzere bizler için bir şanstı. Olaya böyle bakmakta yarar var”.
Bir yıl aradan sonra geldiğimiz nokta, yaşanan deneyimden sağlıklı sonuçlar çıkarıldığını gösteriyor. Hem yetkililerin, hem de medya ve kamuoyunun grip salgını konusundaki reflekslerinin, bugün, düne göre daha sağlıklı olduğunu gözlemliyoruz. İnsanımızın belleğindeki grip resmi olumlu yönde değişirken; medyada manşetler daha makul ölçüler içerisinde atılıyor, yorumlarda da sağduyu hakim. Sağlık Bakanlığı ise Dünya Sağlık Örgütüyle yakın işbirliği halinde küresel bir grip salgınına karşı hazırlıklarını sürdürüyor.
“Kuş gribinin insandan insana bulaşma potansiyeli kazanabileceği” şeklindeki kötü senaryo gerçekleşmese bile, eskiden beri herkesin yakından tanıdığı kış gribi virüsüne bağlı küresel büyük bir salgın beklentisi mevcut. Grip virüsü 20-30 yılda bir, büyük bir antijenik değişim geçirip, böyle küresel salgınlar yapıyor. Örneğin 1918 salgınında milyarlarca insan hastalığa yakalanmış ve 25 milyon kişi de ölmüştü. Bu yıllarda da benzeri bir değişim ve salgın bekleniyor. Yani, tehlike sadece kuş gribiyle sınırlı değil.
Günümüzde ülkeler ve kıtalar arası insan hareketlerinin çok yoğunlaşması; yaşlı nüfusun ve kronik hasta poülasyonunun çok artması, böyle bir salgında kayıpların önceki grip salgınlarından daha büyük olabileceğini düşündürüyor. Buna karşın, yaşam koşullarındaki iyileşme, tedavi ve bakım imkanlarının artması ve Dünya Sağlık Örgütünün salgını sınırlamak üzere gösterdiği çabalar iyimser beklentileri besliyor.
Geçen yıl Ülkemizde Manyas civarında yaşanan kümes hayvanlarındaki kuş gribi salgını ve daha sonra Van’da ortaya çıkan insan kuş gribi olguları, Türkiye’nin küresel bir salgın durumunda ilk etkilenen coğrafyada yer aldığını apaçık gösterdi. Türkiye Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği salgın alarm düzeylerine göre halen 3. evrede yer alıyor. Buna paralel olarak, Sağlık Bakanlığı konunun tüm taraflarını işin içine katarak çok yönlü bir çalışma yürütüyor. Tarım Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığıyla birlikte kuş gribinin tarama ve kontrolüne dönük projeler gerçekleştiriliyor. İllerde Valilik nezdinde kriz kurulları oluşturuldu. Klinik olarak grip tablosuyla başvuran olgularda virüsün belirlenmesi; tip ve subtipinin tayini için numune alma, numuneleri saklama, taşıma ve iki referans (Ankara ve İstanbul) laboratuarına ulaştırma süreçleri ayrıntılı olarak belirlenmiş ve illerde grip olgularının yatırılıp tedavi edileceği hastaneler, müdahale edecek personel ve olaya intikal planları da yapılmış. Bu planların uygulamaya geçirilmesinde sorun yaşanmaması için Ankara’da 9-15 Ekim 2006 tarihlerinde 81 ilden sorumluların katılımıyla, olası bir salgında neleri, nasıl yapacakları hususunda senaryolar üzerinden bir tatbikat yapıldı.
Bu programla eş zamanlı olarak, Pandemik İnfluenza Ulusal İzleme Kurulu toplandı. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar gözden geçirildi ve bundan sonrakiler için planlama yapıldı. Bakanlık, salgın halinde nerede, kimin, neleri, nasıl yapması gerektiğini açık ve net olarak tanımlandığı “Pandemik İnfluenza Ulusal Faaliyet Planı”nı yayınladı. Bu plan, konunun tüm taraflarından (Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı temsilcileri, Üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinden halk sağlığı, infeksiyon hastalıkları, göğüs hastalıkları, çocuk infeksiyon hastalıkları, mikrobiyoloji uzmanları, aşı ithal eden ve antiviral ilaç ithal eden firma temsilcileri) temsilciler içeren bir komisyonun çalışmaları sonucunda ortaya çıktı. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde gerek lokal ve gerekse ulusal kurulların çalışmaları izlenip, denetleniyor ve gelişmelere uygun olarak hareket planları güncelleniyor.
Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı başta kendi bakanlığına bağlı çalışanlar olmak üzere, salgında risk altında olan kamu görevlilerini gribe karşı korumak üzere, bu yıl önceki yıllara kıyasla çok fazla sayıda (300 bin doz) grip aşısı satın aldı. Yine grip salgınında korunma ve tedavi amacıyla kullanılan Oseltamivir adlı ilaçtan bol miktarda depoladığını öğrendik.
Tarım ve Köy İşleri ile Çevre ve Orman Bakanlıkları, göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunan ülkemizde, kümes hayvanlarında ortaya çıkabilecek salgınları erken tanıyıp sınırlandırmak üzere bu kriz planlarına dahil oluyorlar.
Umarım, tahmin edildiği gibi büyük bir salgın oluşmaz. Ama tedbirli olmak, herzaman iyidir. Geçirdiğimiz iki atak, bizi ciddi bir salgın karşısında yapacaklarımız konusunda deneyim kazandırmış oldu. Sanırım bugün, düne göre salgına çok daha hazırlıklıyız.