Havaların soğuması sonucu grip, soğuk algınlığı diye adlandırdığımız ve basit bir hastalık olarak gördüğümüz hastalıklar kapımızda. Peki, grip ve soğuk algınlığı arasındaki farklar nelerdir ve nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Soğuk algınlığı 300 kadar farklı virüsün yol açtığı bir hastalık olmasına karşılık, grip etkeni influenza isimli tek bir virüstür. Solunum yolu ve temas ile bulaşan bu iki hastalıktan grip tüm vücudu etkilemekte ve ağır seyretmekte, soğuk algınlığı ise genellikle üst solunum yollarında kısıtlı kalmakta ve daha hafif seyretmektedir. Soğuk algınlığı hem erişkinlerde hem de çocuklarda en sık görülen hastalıktır. Gribal enfeksiyonun yayılma hızı ise çocuklarda erişkinlere göre daha hızlıdır.
Grip ciddi akciğer hastalıklarına yol açabilmesinden dolayı soğuk algınlığından ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farklıdır. Grip virüsünün vücuda girmesi sonucu hâlsizlik, ateş, kas ve eklem ağrıları, titreme gibi belirtiler görülmektedir. Hastalığın bulaştırıcı olduğu dönem, hastalık belirtilerinin başlamasından önceki 24 saat ve sonraki beş gündür. Virüsün bulaşması ile hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı süre ise bir-dört gün arasında değişmektedir. Bazı bölgelerde her mevsim görülmesine rağmen genelde mevsim dönüşümlerinde artmaktadır. Grip, kalabalık ve iyi havalandırılmayan kapalı alanların kullanımı soğuk havalarda arttığı için özellikle kışın artan bir oranda görülmektedir. Hastalık esas olarak damlacık enfeksiyonu ile bulaşmaktadır. Öksürük, hapşırık, konuşma ile ortaya çıkan damlacıkların solunması, öpüşme, tokalaşma yolu ile veya virüs bulaşmış eşya, yiyecek ile temas sonucu bulaş gerçekleşebilir. Stres, tek başına bağışıklık sistemini baskılayarak enfeksiyon etkenlerinin üremesini kolaylaştıran bir diğer önemli risk faktörüdür. Riski artıran faktörler arasında uzun mesafeli uçak yolculukları, yabancı bölgelere yapılan seyahatler, klimalar sayılabilir. Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için bu yüzeylere temastan sonra virüsleri uzaklaştırmak için ellerin sabunlu su ile yıkanması gerekmektedir. El temizliğinin çok ihmal edildiği göz önüne alındığında, doğru ve etkili el yıkamanın önemi unutulmamalı, sık sık vurgulanmalı ve örnek olunmalıdır. Gripten korunmanın en güvenli yolu ise her yıl grip mevsimi başlamadan yapılması gereken grip (influenza) aşılarıdır. Korunmak için mümkün olan en erken dönemde (eylül ayı) aşı olmak gerekir.
Viral enfeksiyonlarla savaşmanın en iyi yolu güçlü bir bağışıklık sistemidir. D vitamini kullanımının hastalığı önlediğine ve vücut direncini artırdığına dair çalışmalar vardır. Soğuk algınlığı ve gripten korunmak için sebze ve meyve ağırlıklı beslenme, düzenli spor yapma, havalandırılmış alanlarda bulunma, ellerin düzenli olarak ve iyice yıkanması, hasta kişilerden uzak durup, öpüşme ve yüz temasından kaçınılmasına dikkat etmeliyiz. Böylece hastalığın toplum içinde yayılmasını önlemiş, bağışıklık sistemi zayıf kişilerin (kanser, immünyetmezlikli, transplantasyonlu hastalar ve henüz aşı olamayacak kadar küçük bebekler) hastalanıp ölmelerini de engellemiş oluruz.
Sağlıklı günler dileğiyle…