Deri altında provitamin adı verilen D vitamininin öncü maddesi bulunur. Bu madde, sadece açık havada olduğumuzda güneşin ultraviyole ışınlarına maruz kalan deri bölgelerimizle sınırlı kalmak üzere aktif D vitaminine, yani kullanıma hazır aktif D3 vitaminine dönüşür. Dolayısıyla güneş ışınlarını ne kadar çok deri bölgemiz alırsa o kadar çok D vitamini vücudumuzda oluşmuş olacaktır. Güneş ışınları sayesinde vücudumuzun deri altında oluşan D vitamini, gıdalarla alınan ve sindirim sistemimizden emilip kana geçen kalsiyumun kemiklere eklenmesini sağlar. Ne kadar çok D vitamini oluşursa o kadar çok kalsiyum kemiklere eklenecek ve sonuçta kemiklerimiz de o kadar sağlam ve kırılmaya dayanıklı olacaktır. Kemiklerimizin sağlamlığı demek, düşme sırasında, zor hareketlerde veya koşmalarda zorlanan kemiklerin dayanma güçlerini arttırmak demektir. Gerek çocuklarda ve gerekse erişkin insanlarda ve özellikle adetten kesilme dönemine (Menapoza) giren kadınlarda sık görülen kemik zayıflığı ve daha tehlikelisi olan kemik erimesi (Osteoporoz) çok daha az görülecektir. Dolayısıyla ister kadın, ister erkek olsun tüm insanların abartılı, karşı cinstekilerin şehvet duygularını uyandıracak kadar açık olmamak üzere kıyafetler giymeleri ve derileri güneşi görecek şekilde dolaşmaları sağlıkları yönünden şart olmaktadır. İnsanların güneşten yararlanmaları yanında, süt başta olmak üzere peynir ve yoğurt yemeye çocukluk çağından başlamaları gerekmektedir. Çünkü olgunluk çağından sonra (kadın cinsi için menapozdan sonra) bu girişimlerin faydası artık çok az olmaktadır. Dünyada kemik erimesinin en çok görüldüğü ülkeler, güneş ışınlarının çok az olduğu İskandinav ülkeleri insanlarıdır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kendisine bağlı olan Kadın ve Aile Sağlığı Merkezlerine (Pendik, Bağcılar, K. Çekmece, Eminönü, Eyüp ve Ümraniye) muayene için başvuran 18-40 yaş arası kadınlarda yaptığı bir araştırmada, kemik erimesinin özellikle güneş ışınlarını engelleyecek şekilde kapalı giyinenlerde daha fazla oranda ve daha erken yaşlarda görüldüğünü belirlemiştir.
Amerika’nın San Diego şehrinde bulunan California Üniversitesinde yapılan bir çalışmada tüm dünyada son 40 yılda yapılmış 63 çalışmanın sonuçları gözden geçirilip toparlanmıştır. Yapılan bu toparlanma değerlendirmesinde yüksek miktardaki D vitamininin göğüs, yumurtalık ve bağırsak kanserine yakalanma riskini azalttığı ve günlük 1000 ünite (veya 25 mg) D vitamini ile bu hastalıklara yakalanmanın yüzde 30-50 kadar azaltılabileceği belirtilmiştir. Yine aynı çalışmada D vitamini eksikliğinin kalp hastalığı, akciğer hastalıkları, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, şizofreni ve multiple skleroz (MS) gibi hastalıkların oluşmasında rolünün olabileceği de vurgulanmıştır.
İki bin beş yılında akciğer kanseri nedeniyle ameliyat geçiren 456 hastada yapılan bir çalışmada, vücutta bulunan D vitamini oranı ne kadar yüksekse, hastanın ameliyattan sonraki yaşam süresinin bu yüksekliğe paralel olacak şekilde uzadığı bulunmuştur. Aynı şekilde yazın sonlarına doğru ameliyat olanların da, kış aylarında ameliyat olanlara göre beş yıl daha fazla yaşadıkları açıklanmıştır. Yine Amerika’da Kuzey Carolina Keck Tıp Fakültesi Kanser Merkezinde yapılan bir çalışmada, güneş ışınlarına yeterli derecede maruz kalan erkeklerde prostat kanseri riskinin yüzde 50 kadar azalma gösterdiği ve kanserin vücudun başka yerlerine yayılmasını önlemede de çok yararlı olduğu belirtilmiştir. Bu duruma göre vücudun güneş ışınına maruz kalması, sadece kadınlarda değil, erkeklerde de gerekli olmaktadır. Yirmici yüzyılın ikinci yarısına kadar olan bilimsel düzey, D vitamininin bu kadar önemli olduğuna ve oluşması için derimizin mutlaka güneş ışınlarına maruz kalması gerektiğine henüz ulaşmamıştı. Yukarıda da belirttiğim araştırmalar sonucu artık biliyoruz ki insan vücudunun derisi birçok fonksiyona sahiptir. Vücut derisi bedenimizi dış etkenlerden koruması yanında, soğuk ve sıcağa uyumumuzu ve güneş ışınını kullanarak vücudun D vitamini ihtiyacını da sağlamaktadır. Bu nedenle de vücudumuzun derisini kıyafetlerimizle aşırı kapatmadan ve güneş ışınlarını alacak şekilde düzenlememiz, sağlığımız için gerekli olacaktır.