Konsültasyon, tıpta vazgeçilmez bir uygulamadır. Hasta yönetiminde her hekim, farklı ilgi ve/veya uzmanlık alanlarında bilgi ve deneyim sahibi meslektaşlarının görüşüne ihtiyaç duyan bir noktaya sık sık gelebilir. Konsültasyon bu anlamda, hekimin günlük portföyü arasında yer alan rutin bir işlemdir.
Günümüz hekimi, geçmişteki meslektaşlarına göre konsültasyona çok daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Geçmişte hekim, kendisine başvuran bir hastanın hemen tüm ihtiyaçlarına tek başına cevap verebiliyor, hatta hastasının ilacını da bizzat kendisi hazırlayıp ona veriyordu. Oysa bugün, hasta bakımı, geniş bir ekip çalışmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda hekim, hemşire, eczacı, laborant, röntgen teknisyeni gibi farklı eğitim alanlarından profesyonel kişiler yanında, hekim, farklı uzmanlık ve ilgi alanlarından kendi meslektaşlarının bilgi ve birikimine de ihtiyaç duymaktadır. Bu desteği almaksızın günümüz hekiminin hastalarını yönetmesi ve doğru kararlar vermesi artık olası değildir.
Üstelik günümüz hekimleri artık, stetoskopla hastasını dinleyerek tanıya varamıyorlar. Endoskopiler, biyopsiler, anjiyografiler, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme, nükleer sintigrafiler gibi çok özgül bilgi ve beceri gerektiren ileri teknoloji destekli invaziv tanısal girişimlere ihtiyaç duyuyorlar. Tedavide de: mikroskobik cerrahi, özel protezler, radyoaktif tedaviler, kök hücre ve gen tedavileri gibi benzer durum söz konusudur. Hastasına bu gibi işlemleri yaptırmak isteyen hekim, belirli alanlarda özelleşmiş meslektaşlarının eğitim ve deneyimlerine muhtaçtır. Bu nedenle günümüz hekimliğinde konsültasyon, geçmişe göre çok daha gerekli ve işlevseldir.
Hekimlerle ilgili mistik dönemlerden kalma değer yargıları, hâlâ toplumlarda geçerliliğini kısmen sürdürmektedir. Geçmişte "hastaları iyileştiren, ölmek üzere olanları hayata döndüren, ağlayanları güldüren, acı ve ıstırapları dindiren adeta "yarı tanrısal bir varlık" olarak algılanan hekimin her şeyi bildiği, yüksek erdem sahibi olup, asla suç/kabahat işlemeyeceği varsayılırdı. "Kendini insanlığa adamış, hayat kurtarmaya odaklanmış, kutsal bir görev icra eden" hekimi bir hastasının ölümünden veya sakat kalmasından sorumlu tutmak, o dönemlerde akla ziyan bir durumdu. Bu durumdaki bir hekimin kararlarının, yapıp ettiklerinin sorgulanması asla söz konusu olamazdı.
Oysa, günümüzde hekimler kamuoyuna "paracı, medikal firmalarla çıkar ilişkileri kuran, hastasının karnında makas unutan, bıçak parası almadan hastayı ameliyat etmeyen" meslek mensupları olarak takdim edilmektedir. Bu durumdaki bir hekim, geçmiş çağlardaki meslektaşlarına göre çok daha fazla konsültasyona gereksinim duymaktadır. Çünkü her kararından, hastaya uyguladığı her tedaviden/işlemden dolayı sorguya maruz kalabileceğinin farkındadır. Bu nedenle kararları meslektaşlarına danışarak hukuki sorumluluğu paylaşmak ister. Bu bağlamda konsültasyon, günümüz hekimi için daha vazgeçilmez olmuştur.
Ne var ki, çoğu zaman konsültasyon, istenilen amaca hizmet edecek bir içerikle gerçekleştirilememektedir. Ne konsültasyonu isteyen ne kendisinden konsültasyon istenen hekim ve ne de konsülte edilen hasta bu işlemden memnun kalmaktadır. Bu süreci olumsuz olarak etkileyen faktörler ile konsültasyonu verimli hale getirecek önerilerimizi bir başka yazımıza bırakalım.