Ne oldu sana güzel ülkem? Bir yandan alevlerle boğuşuyorsun bir yandan sel taşkınlarıyla… Bir yandan şehitlerini uğurluyorsun, bir yandan maganda kurşununa hedef olan masum insanları… Bir yandan dikkatsizliğin kurbanı olanları yolcu ediyorsun, bir yandan ülkesini terk edip gelen herkese kucak açıyorsun!
Güzel ülkemin güzel vatandaşları, hayatımız ne kadar değersiz ve önemsiz hale geldi. Artık akşam haberlerini izlemek işkence gibi… Basit ihmallere kurban verilenler, hunharca öldürülenler, vicdansızca işkencelere maruz kalanlar, acımasızca katledilenler, bir hiç uğruna kendi hayatına son verenler, beni kurtarın diyerek sürekli ölüm korkusu yaşayanlar, hesapta olmayan hastalıklara yakalanıp vefat edenler…
Sel felaketlerini yaşamamızın temel nedeni kendi hatalarımız. Çok değerli müteahhitlerimiz birkaç trilyon daha kazanmak için dere kenarlarına evleri dizmeseydi, henüz üç yıllık olan bina çöker miydi, güzel insanlarımız hayata veda eder miydi? Anaların yüreğine evlat acısı düşer miydi? Yerleşim yerleri plansız ve programsız yapılmasaydı; taşan ırmaklar arabaları, evleri, insanları önüne katıp sürükleyebilir miydi? Yanlış yürütülen politikaların neticesi olarak sınırlarımız dışında verdiğimiz şehitlerin bir sonu olmayacak mı? Bu ülke ne kadar daha şehit verecek? Evladını kaybeden annelerin acılarını kim dindirecek?
Biz herkese kucak açmak zorunda değiliz. Ülkemize sığınan mültecilerin sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Üniversite mezunu gençlerimiz bile işsizken, ucuz işgücü için göçmenler birçok alanda çalıştırılıyor. Ülkemizdeki göçmen sayısı arttıkça akşam haberlerinde daha çok kavga ve cinayet haberleri izlediğimizin farkında mıyız? Yanı başımızdaki ülkeler, Avrupa ülkeleri göçmenlere kapılarını tamamen kapatmışken biz niçin kapılarımızı sonuna kadar açmışız? Niçin göçmenler rahatça ülkemize sığınabiliyor? Ülkemize sığınan göçmenlerin nüfuslarını artırmak için her yıl doğum yaptıklarının farkında değil miyiz? Amaçları nedir? Bu ülke herkese yetecek kadar büyük mü? Bugün bizler başka bir ülkeye gitmek istesek bizleri hangi ülke kabul eder?
Ya yanan ormanlarımız… Teknolojinin son noktaya geldiği bu zamanda yangınların çıkışını erken tespit edecek bir cihaz geliştirilememiş mi? Sadece ormanlarımız yanmadı, ormanda yaşayan canlılar, çiftliklerde ki hayvanlar, çiçekler, bitkiler, evler, arabalar ve maalesef insanlar yandı. Orman yangınları ile ilgili haberleri izlemeye bile yüreğimiz el vermedi, gözlerimizden gözyaşları kan damlası olarak süzüldü, psikolojimiz darmadağın oldu.
Artan trafik kazalarına ne demeli? Az eleman ile çok iş yapma telaşında olan otobüs firmalarının, istirahat etmeden yoluna devam eden araç sürücülerinin denetimi niçin yapılmıyor? Tatile gitmek sevdasıyla yola çıkan, ancak hastane odasında gözünü açan masum insanların günahı ne?
Diğer problem devam eden koronavirüs salgını ve bu salgına kurban verdiklerimiz. Ne demektir aşı olmamak? Devlet farklı aşıları ayağımıza getirmiş, hâlâ aşı olmayan vatandaşlarımız var. Bu virüsün aldığı canları görmüyor muyuz? Otuzlu, yirmili ve kırklı yaşlarda hatta çocuk yaşta bu hastalıktan ölen birçok vatandaşımız varken aşıdan kaçmak niye? Tüm vatandaşlarımız aşılarını tamamlamadığı sürece eski güzel günlerimize dönmemiz ancak hayal olabilir.
Güzel ülkemin güzel insanları. Yaşadıklarımızın sebebi kendi ihmalkâr davranışlarımız, tedbirsiz ve plansız uygulamalarımız, hatalı kararlarımız. Yaşadıklarımızdan ders çıkarmalıyız ve aynı hataları tekrarlamamak için elimizden geleni yapmalıyız. Yoksa güzel ülkemizden eser kalmayacak!