Değerli okurlar, ünlü halk ozanımız Aşık Veysel’in dizelerini hepiniz iyi bilirsiniz.
‘Güzelliğin on para etmez
Şu bendeki aşk olmasa’
Nice çok güzeller vardır, toplumda bir türlü iyi bir yer edinememişlerdir, istedikleri yere gelememiş ve istedikleri düzeni kuramamışlardır. Güzellikler olarak düşünüldüğünde, bu durumda olmamaları gerekirdi dediğinizden. Nice az güzeller vardır. Eşleri üzerlerine toz kondurmaz.
O halde olay sadece güzellik değil gerçekten onu seveninin olup olmamasında yatmaktadır. Ya da güzellikten de öte başka değerlerin bulunup bulunmaması da ek olarak önem kazanmaktadır.
Gelelim işe. İşin ne olup olmadığı değil sizin işinizi ne kadar sevdiğiniz önemlidir. Size göre bu işte yapılır mı diye dudak büktüğünüz işler yok mudur? Elbette vardır. Olması gerek. Ama o işleri de birileri yıllardır yapar dururlar. Birileri de o işlerden ekmeklerini kazanırlar. O halde eşlerde olduğu gibi işlerde de güzellik görecelidir. Kişilere göre değişkenlik gösterir. Birinin sevmediğini pekala başkaları sevebilir.
Buralarda da yaşanılır mı dediğiniz yerler var mıdır? Bakın hep birileri sizin beğenmediğiniz o yerlerde yaşayıp dururlar. Dağ, şehir, köy, kasaba, deniz kenarı, kıraç alan, yada ormanlık alan hiçbir şey fark etmez. Önemli olan, o beldeyi sevenlerin olup olmamasıdır. Bu nedenle ozanımız ‘güzelliğin on para etmez’ demiştir.
Eşimizi, ailemizi seversek mutluluğu yakalarız. İşimizi seversek işimizde başarılı oluruz.
Köyümüzü kasabamızı seversek, bulunduğumuz yer için gayret gösteririz. Ülkemizi seversek ülkemizin gelişmesi, ilerlemesine tüm gücümüzle katkıda bulunuruz.
Çocukluğumuzda büyüklerimizin, ‘Çocuklar, Türkiye cennettir, buradan güzeli dünyada bulunmaz, İstanbul dünyanın incisidir’ sözleriyle büyüdük. Doğrudur. Bize göre ülkemiz güzel, Fransız’a göre Fransa, Amerikalı’ ya göre de Amerika güzeldir. Yurt dışına hiç gitmemiş, başka ülkeleri, başka toplumları görmemiş olanların bir kıyaslamada bulunamayacağı açıktır. Yurt dışlarını görenler başka ülkelerinde güzel olduğunu, bizden farklı doğal ve tarihi dokularının bulunduğunu görmüşlerdir.
Bir nesnenin, bir objenin, bir şehrin, ülkenin ya da doğal bir güzelliğin ne kadar güzel olup olmadığı gerçekten çok önemlidir. Ancak bunun yanında, belki ondan çok daha da önemlisi sizin onu nasıl gördüğünüzdür. Bütün bunların da üzerinde olanı, sizin o güzelliğe ne kattığınızdır. Şikayet etmeyi bir yana bırakıp, bu ülkenin tüm bireyleri, önce kendileri ve aileleri, sonra vatanımız için çalışmalıdırlar. O zaman evimize sokağımıza ve vatanımıza güzel diyebiliriz. Çünkü o güzelliklerde bizim de katkımız olmuştur.
Hiç bir şey yapmayalım, geçip karşıdan bakarak her şeyi eleştirelim. Ne kadar doğru olur acaba? Tembellerin, kendileri, aileleri, ülkeleri için hiçbir şey yapmamış, yapamamış, istihdam, katma değer ortaya çıkarmamış, hiçbir şey üretmemiş olanların, doğal hiçbir şey söylemeye de hakları olmamalı.
Boş teneke çok ses getirir, ama dolu tenekeye vurursanız ses getirmese bile, ayağınızı incitir. Gelin çok çalışalım, ölesiye çalışalım. Önce kendimiz, ailemiz sonra vatanımız için. O zaman kendi içimizde ve ailemizde mutluluğu yakalarız. O zaman bu ülke daha güzelleşir daha ileriye gider.
Saygılarımla.