Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), kıyamete kadar insanlığa örnek teşkil edecek bir insan ve hakiki yolu gösterecek bir elçi olarak gönderilmiştir. Bu minvalde Peygamber Efendimiz, en üstün ahlaki vasıflara sahiptir. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “(Ey Resûlüm!) Şüphesiz sen en güzel ahlâk üzeresin.” (Kalem, 68/4). Peygamber Efendimiz de, “Beni Rabbim Terbiye Etti, terbiyemi de pek güzel kıldı.” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 12). Başka bir hadis-i şerifte ise, “Şüphesiz, ben en güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.” (Muvatta, “Hüsnü’l Huluk”, 8). Peygamber Efendimiz’in sık yaptığı dualardan biri de, “Allah’ım beni güzel yarattığın gibi, ahlâkımı da güzelleştir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 403). Sâlih ve sâliha bir insan ve iyi bir mü’min olmanın kıstaslarından biri de güzel ahlâktır. Habîbullah, Müslüman, iman ve ahlâk arasındaki ilişkiyi şöyle açıklamıştır, “Mü’minlerin iman bakımından en üstünü, en güzel ahlaka sahip olandır.” (Tirmîzi, “Sünnet”, 15). [1]
Allah tarafından insanlara gönderilen her peygamber, farklı bir vasfıyla ön plana çıkmaktaydı. Kimisi sabrı ve metanetiyle, kimisi güzelliği ve üstün ahlâkıyla, kimisi de ilmi ve hikmetiyle tanınmıştır. Örneğin, Hz. Eyüp (a.s.), sabrı ve azmiyle, Hz. İbrahim (a.s.) ise inancı ve teslimiyetiyle meşhurdur. Hz. Yusuf (a.s.) güzelliği ve sabrı ile Hz. Musa (a.s.) ise adaleti ve liderlik vasfıyla dikkat çekmiştir. Peygamberler peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ise, en güzel ahlâkı ve merhametiyle, tüm insanlığa örnek teşkil etmiştir. Her peygamber, Allah’ın kudretini ve rahmetini farklı bir şekilde yansıtarak, insanlara doğru yolu göstermek için gönderilmiştir. Peygamber Efendimiz’in üstün ve güzel ahlâkı, sadece Müslümanlar için değil, müşrikler için de yön gösterici bir işlev olmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ümmetinin güzel bir ahlâka sahip olmasını ve toplumlarına faydalı bireyler olarak yaşamasını öğütlemiştir. O, insanlara sadece ibadetlerini doğru yapmalarını değil, aynı zamanda birbirlerine karşı merhametli, adil ve dürüst olmalarını da emretmiştir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) öğütlediği bu güzel ahlâk ve insanlık değerlerini hayatında en güzel şekilde uygulayanlardan biri de Mardin yöresinde “Mele Ahmed-ê Veysikê” olarak tanınan merhum “Ahmed Gökçe”dir.[2]
Mele Ahmed Efendi, Nebevî çizgiden sapmadan, her adımını yalnızca Allah rızasını gözeterek, Habîbullah’a duyduğu derin aşkla hayatını mükemmel bir şekilde şekillendirdi. Mele Ahmed Efendi, güzel ahlâkı ve naif kişiliğiyle tanınan derin bir ilim sahibiydi. Yaşlısı, genci, çocuğu demeden her yaştan ve her kesimden insana değer verir, onları içtenlikle desteklerdi. İnsanların kalbinde sevgi ve saygı uyandıran tavırları, onun gerçek bir âlim ve toplumun rehberi olmasını sağladı. Kendisi, yalnızca ilmiyle değil, aynı zamanda insan ve toplum anlayışıyla da yüksek ahlâkı örnek alarak çevresine rehberlik etmiştir.
Mele Ahmed Efendi, gıybet ve yalandan katiyen uzak durur, her zaman dürüst ve güvenilir bir insan olarak tanınırdı. Sabır ve sebat sahibi olduğu gibi, azim ve kararlılığıyla da dikkat çekerdi. Haklı olduğu davada cesaretinden asla ödün vermez, her zaman doğruyu savunurdu. Aynı şekilde insanları maddiyatla değil, içlerinin saflığıyla değerlendirirdi. Kibir ve riyadan sürekli uzak kalır, nefsini her zaman terbiye etmeye çalışırdı.
Görev yaptığı camisini kendi evlatlarından ayırt etmeden gözü gibi korur, bahçesinin bakımından elektrik aksamına, temizliğinden ısınmasına kadar her detayla bizzat ilgilenirdi. Yörede tanınan bir âlim olmasına rağmen, haftalık olarak abdesthane ve cami lavabolarını kendi elleriyle temizler, hem fiziksel hem de manevi olarak hizmeti, her yönüyle gönülden yerine getirirdi.
Bulunduğu mecliste her zaman vaaz verir, Habîbullah’ın kutlu yaşamını ve güzel ahlâkını, sâdât-ı kiram’ın mübarek makamlarını anlatır, gönüllere derin bir ilham olurdu. Dünyaya dair meseleler söz konusu olduğunda ise, insanları kırmadan, sabırla dinler ve yorum yapmaktan özenle kaçınırdı. Cömertliği ve misafirperverliğiyle tanınan Mele Ahmed Efendi, kapısını çalan her garip ve gurebayı asla boş göndermeyip, onları içtenlikle kabul eder, gönüllerini şereflendirirdi. Kur’an-ı Kerim’e hizmet, onun için büyük bir onur kaynağıydı. 50 yıllık meslek hayatında hiç durmaksızın talebe yetiştirmiş, ilmiyle bir nesil yetiştirmekten büyük bir iftihar duymuştur. Siyasi ve ideolojik saplantılardan uzak, maddi hiçbir beklentiye girmeden insanlara hizmet etmeyi en büyük ilke olarak kabul etmişti. Yörede, yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına ise kamet okuyarak onları Allah’a emanet ederdi. Aynı şekilde, camisindeki gasilhanede ölüleri yıkar, kabristanda telkin okur ve taziye meclislerine katılarak onların acılarına ortak olurdu. 18 yaşını geçmiş, resmi nikahı kıyılmış, toplumsal ve devletsel engeli bulunmayan eşlerin imam nikâhını kıyar, onların mutluluğuna gönülden katılırdı. Bayramda ise, komşularının bayramını kutlamak için mutlaka ziyaretlerine gider, bayram sevincini paylaşıp gönüllerini hoş tutardı.
Habîbullah’ın, “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 663) hadis-i şerifine lâyık bir yaşam süren Mele Ahmed Efendi, ömrünü camilerde ve talebeleri arasında geçirmiş, ilmi ve ahlâkıyla bir ömür boyu örnek olmuştur. Nihayetinde, 26 Ekim 2024 Cumartesi günü, Mardin’in Midyat ilçesindeki Nakşibendî-Haznevî Tekkesi’nde, yatsı namazından sonra, cemaat ve Kur’an-ı Kerim talebeleri arasında, sekerat çekmeden huzur içinde Rabbine kavuşmuştur.
Sonuç olarak, Mele Ahmed Efendi, hayatını güzel ahlâk ve ilimle şekillendirerek, Peygamber Efendimiz’in öğretilerine örnek bir şekilde yaşamıştır. Onun sabrı, dürüstlüğü ve fedakârlığı, çevresindeki herkese ilham kaynağı olmuştur. Manevi mirası, insanlara doğruyu göstermek ve güzel ahlâkı yüceltmek adına büyük bir örneklik teşkil etmektedir. Kabri nur, makamı cennet, makamı âli olsun.
[1] Avcı, Casim. (2016). “Hz. Muhammed’in Hayatı”, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara.
[2] Doğu yöresinde “Molla” teriminin Kürtçedeki karşılığı “Mele”dir. “Mele”, bilgin, âlim ve talebe yetiştiren kişi anlamlarına gelir. “Veysikê” ise, Mele Ahmed Efendi’nin yarım asır boyunca görev yaptığı bölgenin adıdır.
7 yorum
Mekanın cennet olsun babam🤲🏻😔
Canım babam, mekanın cennet makamın âli olsun İnşallah 🤲🏻😔
Mekanın cennet makamın âli olsun dayıcığım…
Allah (c.c)rahmet eylessin. Mekanı cennet olsun.
Allah razı olsun hocam. Tüm ölmüşlerimizin inşAllah.
Peygamberimize komşu kılsın Mevla .
Allah rahmet eylesin mekanı cennet, makamı ali olsun inşallah😔🤲🏻