GÜNEŞ Mİ ASILDIR AY MI?
GÜNEŞ ISI VE IŞIK KAYNAĞIMIZ.
AY IŞIĞINI GÜNEŞTEN ALIR.
Ontolojik olarak insan varlığı bir araç, akıl bu aracı kullanan irade, vahiy ise bir ışık olup bu aracın yolunun adeta trafik levhalarıdır, hayatın ilkeleridir. Bu aracı kullanan akıl, bu aracı iyi de kötü de kullanabilir. Öyle ki vahiy bir güneş, akıl bir ay gibi güneşten aldığı ışıkla karanlıkta yolumuzu buldurur.
Ay ışığını güneşten aldığı gibi insanda ışığını vahiyden alıp karanlıklarda doğru yolu bulur.
Vahyin ışığından, akıl (ay gibi) ışığını alıp karanlık yolumuz aydınlanır.
Nasıl ki ışık, gören gözün görmesinin temel şartıysa, vahiy ışığı da hakikati bulmanın temel şartıdır.
Bugün İnsan gönül mabedinin mihrabında önce tövbe etmeli, kendisine gelmeli, sonrada inanmayı ve sevmeyi öğrenmelidir.
Bugün naslarda kadın ve erkek arasında bir üstünlük varmış gibi daima tartışılır.
Devletlerde, yöneten ve yönetilenler arasındaki ilişki seçim / biat akdi ile kurulurken; karı koca arasındaki bu ilişki nikâh sözleşmesiyle kurulur.
Nikâh akdi mesuliyeti ağır bir sorumluluktur. Bunun için Kur’an’da ağır bir sorumluluk, sağlam bir teminat, adam gibi söz vermek anlamına da (مِيثَاقًا غَلِيظًا) “mîsâkı galiz” kavramı kullanılmıştır. Keza Kur’an, bu ağır sorumluluğu yüklenen, ailenin sürekliliğini koruyup gözeten, geçimini temin eden sorumlu kişi için de (الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ ) “kavvâm” tabirini kullanılmıştır.
Peygamber (sav) kadının bir emanet olduğunu, emanette güven ve sorumluluğun asıl olduğunu beyan etmiştir. Bilindiği gibi ikili ilişkilerde en değerli sermaye güvendir. (GÜVEN TOPLUMU) Öte yandan klasik dönemde, nikâh akdinin sonucu olarak erkek, nafaka ve mehir sorumlusu görülmüştür. Erkek, kadının yeme, içme, giyinme, barınma gibi nafaka temini yanında bir de mehir sorumluluğu altındadır. Erkeğe kadına göre daha çok sorumluluk yüklenmiştir. Tüm bu müçtehitlerin içtihatlarından erkeğin sosyal hayattaki sorumluluğu, kadının sosyal hayattaki sorumluluğundan daha çok olduğu anlaşılmaktadır.
Klasik dönemde yapılan bu içtihatlarda boşama yetkisi ve mehir ödeme sorumluluğunun kocada olması, kadının buna karşılık mehir alma hakkı vardır ve kendisini mehir karşılığında kocasına teslim etmesi gerekmektedir. Öte yandan kanun koyucu nafaka, mehir ve şahitlik gibi konularda erkeğe daha fazla sorumluluk yüklemiştir. Buna karşın erkeğin mirastan iki hisse alması kendisine tevdi edilen bu görevlere mukabildir.
Klasik dönemde genellikle erkeğin sosyal hayat içerisinde bulunması, erkeğe daha fazla sosyal hayat içerisinde sorumluluk gerektirmiştir. Nafaka, mehir, şahitlik, kadılık gibi sosyal hukuk kapsamında erkeğe daha fazla sorumluluk verilmesiyle yakından ilişkilidir. Bugüne kadar taraflara bu sorumluluk noktasından bakılması gerekirken, bu durumun İslâm’ın kadınlara bakışını yansıttığının ileri sürülmesi doğru izahtan varestedir. Kadın ve erkeğin sosyal statüsü, fıtratları gereği görev taksimi yapılmasından kaynaklanmış bir durum olsa gerektir. (FITRATLAR DİKKATE ALINMALIDIR)
Klasik dönemde daha çok erkek bu sorumluluğu yüklenmiştir. Bunun için de naslara bakıldığında kadın ve erkek arasında bir ayrıcalık var gibi gözüken farklılığın sebebi kadının sorumluluğu ile ilişkilidir.
Erkek için daha çok sorumluluk verilmiş ve daha çok hak talebinde bulunulmuştur. Naslara bakıldığında görüleceği üzere kadın için miras, şahitlik gibi bazı konularda özel düzenlemeler mevcuttur. Bu sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve fitri açıdan kadına verilen görevin az olmasıyla ilgilidir. Zaman, yer ve şahısların durumlarına göre zayıf tarafın korunmasına ve durumsallığına yönelik getirilen bir yasal düzenlemedir. Var olan hukuk sistemine göre hak dağıtımının daha isabetli ve daha doğru olacağı da kuşkusuzdur. (SORUMLULUKTA DA EMANETE DE HIYANETLİK OLMAZ)
Saygılarımla.