Hukuki kaynaklara göre, haksız kazanç, haklı bir sebebi olmaksızın bir şahsın mal varlığının, başka bir şahsın mal varlığı aleyhine çoğalması demektir. Diğer bir deyişle, bir kimsenin yasal olmayan haksız mal ya da para kazanma eyleminin bir başkasının zararına neden olmasıdır. Başkasına verdiği bu zarar nedeniyle de bu eylemin insani, vicdani, ahlaki ve dini boyutları vardır. Çünkü bu kişi emek harcamadan başkasına ait malı ya da parayı bir nevi gasp etmekle bir başkasının hakkını yemekledir. Doğrudan kendi çıkarları doğrultusunda ve başkalarını düşünmeksizin kasıtlı olarak planlanan bu gayri insani eylem günümüzde zaten pek çok nedene bağlı olarak geçim sıkıntısı çeken bazı insanları daha da çaresiz duruma düşürmektedir.
İnsani, ahlaki, vicdani ve dini boyutları olan haksız mal edinme ve para kazanma hırsına kaptırmış bu insanların, çekinmeden eylemlerini korkusuzca gerçekleştirebilmeleri ve bunu içlerine sindirmeleri insanın aklına pek çok acaba getirmektedir.
Diğer Bir Ülkeden Örnekler
İnsanların hangi milletten, hangi konumda ve hangi meslekten olursa olsun bu tür utanç verici hareketlerde bulunabileceği örneklerine de rastlanmaktadır. İnanılması çok güç ama bu kimselerin koronavirüsü dahi haksız kazanç elde etmek için kullandıkları, toplum önünde ne duruma düşeceklerini düşünmeksizin bu emellerini gerçekleştirdikleri görülmüştür. Amerika’dan örnek vermek gerekirse, Amerikan basınında çıkan haberlere göre, Cumhuriyetçi Partinin Georgia eyaleti senatörlerinden biri, Senato Sağlık Komitesinde, Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri Direktörü Ulusal Alerji Enstitüsü başkanının da bulunduğu koronavirüs konulu toplantıya katılmış ve senatör, toplantıda edindiği bilgiler sayesinde elindeki hisse senetlerini satarak büyük kazanç elde etmişti. Yine ayni ülkede, Washington Post gazetesinin haberine göre, ABD Senatosu İstihbarat Komitesinin Cumhuriyetçi Partili Başkanı Kuzey Carolina Senatörü ’nün, pozisyonu sayesinde koronavirüs ile ilgili aldığı özel bilgileri kullanarak, ABD Borsası düşüşe geçmeden, kendisi ve eşine ait hisseleri satarak kazanç elde etmişti.
Ülkemizden Örnekler
Ülkemizde ise basında, mesleği insan sağlığını korumak olan sağlık çalışanları hemşirelerin, boş aşı ve bir doz aşıyı iki kişiye yaptıklarına ilişkin haberler yer almıştı. Eğer bu haber gerçekse, bu kişilerin haksız kazanç elde etmek için işledikleri suç, insanlara verilen zarara bağlı suçun yanında solda sıfır kalır. Bu haber eğer gerçekten doğruysa (ki doğru olmadığını söylerler belki diye umuyorum ve yakarıyorum) bu şimdiye kadar işlenmiş en vahim haksız kazanç örneğidir. Bu suçun hemşirelik mesleğine karşı güveni de zedeleyici etkisi umarım ilgililer tarafından dikkate alınmıştır. Bu haber; şimdiye kadar ülkemizde gerçek hemşireliğin tanıtılamamış olması konusunda üzüntü yaşanırken akla pek çok soruyu beraberinde getiriyor.
*Özellikle koronavirüs ile ilgili gelişmelerin daha kötüye doğru gittiği haberlerini edindiğimiz bu günlerde olayın olduğu kurumda sorumlu hemşire ya da üst kadroların bu olaya nasıl izin verdiği?
*Hemşirelerin hiç mi denetlenmediği?
*Kurum sorumlusunun tepkisinin ne olduğu?
*Olayın ülke sağlığından sorumlu Sağlık Bakanlığına olayın rapor edilmesi ve bakanlığın tepkisi?
*Hemşirelerin mezun olduğu okulların tepkisi?
*Hemşirelere uygulanan yaptırımlar?
*Hemşirelerin şimdi nerede oldukları?
*En önemlisi de hayati önem taşıyan bu kasıtlı uygulamanın layık görüldüğü mağdurların tepkilerinin ne olduğu?
*Bu yanlışlığın telafisi için neler yapıldığı?
Bunlar sorulardan bazılarıdır. Umarım bu sorular, kendi sağlığının sorumluluğunu taşıyan bilinçli pek çok kişi tarafından da sorulmuştur. Belki de bu soruların yanıtları ve konuyla ilgili bilgiler çoktan kamuoyuna sunulmuş ve benim dikkatimden de kaçmıştır. Daha doğrusu ben öyle olmuş olmasını umuyorum.
Yukarıda anılan olay kadar tehlikeli olmasa da insanların online alış-veriş yapmasını fırsat bilerek bundan haksız kazanç edinenler olmuştur ve halen de etmektedirler. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna (TKHK), karşın bu insanlar “ayıplı mal” yani tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmayan ya da istenilen özellikleri taşımayan maldır. Kısacası ayıplı mal, sözleşmeye uymayan özellikte teslim edilen maldır.
Ayıplı hizmet de alıcı ve satıcı arasında anlaşmaya varılmış sözleşmede belirlenen süre içinde teslim edilmeyen ya da taraflarca kararlaştırılmış olan özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.
Ülkemizde, bir süredir döviz kurunda artış yaşandığı bilinmektedir. Bu durum dolar hesabı olanları dolar zengini yaparken bunu fırsat bilen bazı satıcılar satışa sürdükleri mal veya hizmetlerde girdi maliyetinin döviz kuru artışı ile fiyat değişimlerinden etkilenmemesine karşın etkileniyormuş gibi göstererek tüketiciye sunulan mal ya da hizmetin satış fiyatını yükselterek haksız kazanç elde etmişlerdir. Satıcı lehine bu uygulama da yine tüketicinin aldığı ithal mallara daha fazla para ödemek zorunda kalmıştır. Ancak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında menfaatlerinin korunması gereken tüketicilerin korunması için gerekli önlemlerin alınması zorunlu hale geldiğinden bu tür haksız ticari uygulamalar Ticaret Bakanlığı’nca Resmi Gazete ’de yayımlanan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmış ve “Girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmak” aldatıcı ticari uygulamalar kapsamına alındığı ilan edilmiştir.
Umulan tüketicinin de bilinçli hareket ederek ve bazı olanakları kullanarak kendisini haksız kazancı insani ilkelerden yoksun hareket eden kimselerden korunmak için dikkatli olmasıdır.