Son günlerde performans uygulamaları başladı ve hekim hakları konusu da gündeme geldi. Yıllardır hasta hakları incelenmekte ve onu kurtaracak ve tedavi edecek hekimin zaman zaman hakları olduğu unutulmaktadır. Ancak hem tedavi edenin hem de tedavi edilenin haklarına saygı gösterilirse etik değerlere uyulmuş olunur.
Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının tıbbi uygulamalar sırasında hastalara karşı olan etik yükümlülükleri konusunda her geçen gün daha duyarlı olmaları beklenirken, kamuoyunda da bu alandaki haklar konusunda daha dikkatli hale gelinmektedir. Tıp etiğinin öteki konularında olduğu gibi bu konuda da çok geniş bir tartışma ortamı bulunmaktadır.
“Hak” bir kimseye, hukuk düzeni tarafından tanınmış yetki olarak tanımlanabilir ve özel hukukun merkez kavramıdır. Günlük yaşamda bu sözcük en geniş anlamıyla kullanılır. Genel olarak kişiler, hukuk düzeninden türeyen tüm yetkilerin, kendileri için “hak” oluşturduğu kanısındadırlar. “Benim buna hakkım var.” ya da “Böyle davranmaya hakkınız yok.” gibi deyimler, halk arasında en sık kullanılan cümleler olarak sayılabilir. Hak kavramı her şeyden önce bir ilkedir.
Hekim hastayı tedavi eden ve hastalığının sonuna kadar onu izleyen bir sağlık mensubudur. Onun da hasta karşısında bazı hakları vardır ve bu da yasalarla ve bildirgelerle belirtilmiştir. Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz:
a) Hekim hastasına çağdaş tıbbın bütün metotlarını uygulama hakkına sahiptir. Eğer hekim bu olanakları hastasına karşı kullanmazsa, hastayı gereğince tedavi edememiş olabilir.
b) Hekimin tıp etiği ilkelerine bağlı olma hakkı vardır. Çünkü eğer hekim bu ilkelere sadık kalırsa etik ikilemleri çözmede zorlanabilir. Bu durum da hastanın zararına olacaktır.
c) Hekimin sağlığını koruma hakkı vardır. Eğer hekim hastayı tedavi ederken sağlık açısından bazı tehlikelere de girecekse kendini korumaya hakkı bulunmaktadır. Özellikle bulaşıcı hastalıklar konusunda dikkatli olması gerekir.
d) Hekimin onurlu ve sıkıntısız bir şekilde belirli bir gelir düzeyine sahip olmak hakkı vardır.
e) Hekimin bazı durumlarda hastayı reddetme hakkı vardır. Bu hak, ancak özel muayenehanelerde, tek hekim olmayan yerlerde ve hastanın hekimine güven duymadığı durumlarda olabilir. Çünkü hekim bu durumlar dışında böyle bir hakka sahip olamaz. Özellikle acil durumlarda ve kişisel nedenlerle hasta bakmazsa hekim sorumluluğu doğar.
f) Hekimin hata yapabileceği herhangi bir uygulamadan hastaya zarar vermemek için kaçınma hakkı vardır. Burada hastaya zarar vermeme ilkesine uyulmuş olur.
g) Hekimin yeteneğini geliştirme hakkı vardır. Bunun için kendi alanında bilimsel çalışmalar, deneyler yapmak, yabancı dilini geliştirmek, kurslara, seminerlere katılmak gibi uğraşları olacaktır.
h) Hekimin etik ikilemleri çözmede danışma hakkı vardır. Bunun için bir tıp etikçisi ile iş birliği yaparak etik sorunları çözebilir.
ı) Hekimin cezalandırma eylemlerinde bulunmayı reddetme hakkı vardır. Dünya Hekimler Birliği, ‘Hiçbir hekimden ölüm cezasına etkin biçimde katılma istenemez’ şeklinde yayınladığı Lizbon Kararları ile bu konuyu aydınlatmıştır. Tokyo Bildirgesi de bu konudan söz eder.
j) Hekimin baskı altında olmadan mesleğini uygulama hakkı vardır. Burada hekimin hastasını özgürce tedavi edebilmesi hakkı, hastasını tedavi etmekten alıkonulması ya da klinik özgürlüğünün hangi ortamda olursa olsun alınması, onun bu hakkına aykırı hareket olur ki bu da bildirgelerde belirtilmiştir.
Son olarak Türk Tabipleri Birliğinin çıkardığı 2008 tarihli Hekim Hakları Bildirgesi de bu konuyu işlemektedir. Ayrıca 1998 tarihli Hasta Hakları Yönetmeliği de hastaların haklarını çok detaylı olarak güvence altına almıştır.
Bu alanda en uygunu kuşkusuz, “hem hekimin hem de hastanın özgürlüğüne en geniş saygıyı göstererek erişilen en yüksek düzeyde sağlık hizmetinin sunulması” olmalıdır.