Günümüzde insan haklarında olduğu gibi, hasta haklarına karşı da duyarsız davranıldığı örneklerine rastlanılmaktadır. Adından sıklıkla söz edildiği halde, hastaların ve hasta sahiplerinin, gerektiğinde bu hakkı sağlık çalışanlarından talep etmedikleri, sağlık çalışanlarının ise, bu konuda bilgi eksiklerinin olduğu, bildikleri kadarını söyleme döktükleri halde, eyleme geçiremedikleri ya da geçirmedikleri bazı araştırmalarla da saptanmıştır. Hasta ve hasta sahiplerinin hak talebinde çekimser davranmalarının nedenleri, bilgi eksikliği ya da olumsuz tepkilerle karşılaşılabilecekleri endişesi olabilir. Ancak, bunların hiçbiri bu haktan vazgeçmek için geçerli nedenler değildir.
Her ne kadar toplum bugün, adı geçen haklarını koruyamıyorsa da, yazılı ve görsel basında, hasta hakları, tıbbi hatalar ve yanlış uygulamalarla ilgili haberlere geçmişe göre daha fazla yer verildiği görülmektedir. Ayrıca, sayıları giderek artan tüketici dernekleri ve hasta haklarını korumak amacıyla örgütlenmiş kuruluşların, toplumun bu konudaki bilinç düzeyinin yükseltilmesine yönelik çalışmalarının yakın bir gelecekte sonuç vereceği ve bireyleri daha duyarlı, bilinçli ve etkin kılacağı düşünülmektedir. Bu hareketler, doğal olarak beraberinde, tıpta hatalı uygulamalar (malpractice) davalarını da gündeme getirecektir. Davaların artması ise, sağlık çalışanlarını kendi başlarına altından kalkılması olanaksız bazı maddi ve manevi yüklerle karşı karşıya getirecektir. Bu nedenle tüm sağlık çalışanlarının, görevlerine daha iyi hazırlanmaları, uygulamalarını hasta hakları doğrultusunda ve hatasız yapmak için daima özen göstermeleri ve olası durumlara karşı önlemler almaları zorunludur.
Sağlık Bakanlığına da bu konuda önemli görevler düşmektedir. Nitekim bugün, Bakanlık bünyesinde ve hastanelerde, hasta haklarını koruma amacıyla bazı örgütlenmelere gidilmiştir. Ayrıca, yine ayni amaçla, Tıpta Hatalı Uygulamalar Yasa Tasalağı hazırlanmıştır. Ancak taslak, beraberinde bazı tartışmaları da gündeme getirmiştir. Hekimleri ikiye böldüğü söylenilen taslağın bugünkü biçimi ile, varolan yasalar ve uluslararası ilke ve sözleşmelerle çelişen maddeler içerdiği iddia edilmektedir. Tasarıyla ilgili rahatsızlıkların bir kısmının, bu yeniliğin değişim süreci doğrultusunda hazırlanmamış ve bundan etkilenecek olan personelin yeterince bilgilendirilmemiş olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Oysa, bugünkü haliyle tartışmalara yol açan bu yasa, hem hizmet verenlerin, hem de hizmeti alanların desteklemeleri gereken bir özellik taşımaktadır. Çünkü yasa, bir yandan çalışanları olası hatalı uygulamalar ve bunların istenilmeyen sonuçlarından koruyucu önlemlerin alınmasına yönlendirdiği gibi, hasta bakım ve tedavisine kalite kazandırma gibi bir katkı da sağlamaktadır.
Bilindiği gibi yasa; devletin yasama gücü tarafından konulan ve herkesin uyması zorunlu olan kuralların her biridir. İnsanı ve toplumu korumayı amaçlayan bu öğelerin, insanın toplum içindeki davranış biçimini tanımlayıcı ve bağlayıcı işlevleri vardır. Örneğin, yasalara göre, bireylerin, başkalarının şahsına ya da malına zarar vermemeleri beklenir. Bunun aksi hareket edildiğinde, başkasına zarar veren birey yasalar önünde sorumlu tutulur ve zarar gören kimseye, zararın neden olduğu mali kaybın karşılığını para olarak ödemek zorunda bırakılır.
Tıpta Hatalı Uygulamalar Yasası ise; yüksek bilgi, teknik ve beceri isteyen meslek sahiplerinin, mesleki uygulamalarında ihmalkar davranması durumunda uygulanan bir yasadır. Tüm sağlık personelini kapsayan bu yasa, hatalı uygulamalar sonucunda ortaya çıkan zararın sorumlusunun belirlenmesi ve zarar görene bunun karşılığının ödenmesi esasına dayanır. Bu bağlamda ihmal; kişinin mesleğini icra ederken makul ve ihtiyatlı davranmada başarısızlık anlamını taşımaktadır. Hatalı uygulamalar kapsamında ihmal ve dikkatsiz davranış farklı anlamlar taşırlar. Çünkü bir kimse, işinde dikkatli davransa dahi, hizmet verdiği birey bundan zarar gördüyse, yasalar önünde, ihmalkr davranışı nedeni ile sorgulanabilir. Örneğin, bir görevli, eğitimini görmediği, hazırlıklı olmadığı ya da yetki sınırları içerisine girmeyen bir uygulamayı kendi ölçülerine göre dikkatli bir biçimde yapmış olsa da, bundan hastanın zarar görmesi durumunda, söz konusu davranış, yasalara göre ihmalkr bir davranış olarak nitelendirilebilir. Bu yüzden tüm meslek mensuplarının, her zaman için, ihtiyatlı, basiretli ve erdemli davranmaları beklenir. Aksi halde ihmalkar davranan birey, hastaya verdiği zararın karşılığını ödemekle yükümlü tutulur.
Yukarıda sözü edilen nedenlerle, hasta hakları söylemlerinin eyleme dönüştürülmesi ve Tıpta Hatalı Uygulamalar Yasa Taslağının bundan etkilenecek sağlık çalışanlarının katkı ve katılımı ile tekrar düzenlenerek yasallaştırılması ve uygulamaya geçirilmesinin, topluma olduğu kadar çalışanlara da yarar sağlayacağı düşünülmektedir.