Hastanın en yakını bazen hekimi olabilir. Hasta hiç kimseye anlatmadığı sır veya dertlerini hekimine söyleyebilir. Bu bağlamda hekim, hastanın bir sır arkadaşı ya da dert ortağıdır. İşte, bu dert ortağına derman olmak da yine tıp mensuplarının görevidir. Burada, mahremiyete saygının bu teknoloji dünyasında daha da önem kazandığı apaçık ortadadır. Ancak, özellikle internet ortamında bu konulara hiç dikkat edilmemekte ve bir hayli hasta mahremiyetini zedeleyici reklamlar ve programlar olmaktadır.
Bu konuda Sağlık Bakanlığının çıkardığı yönetmelik de bu konuyu kapsar. 2016 tarihli genelgede şu konulara değinilir:
“Sahada yapılan incelemelerde; muayene, tetkik ve tedaviler ile özellikle cerrahi işlemler sırasında ve yoğun bakım ünitelerinde hasta mahremiyetine yeterince riayet edilmediği görülmüş ve bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Hasta mahremiyetini teminen mer’i mevzuata titizlikle riayet edilmesi ve özellikle;
1. Yoğun bakım üniteleri ile girişimsel işlemler ve görüntüleme gibi hastanın bedeni üzerinde yapılan tüm uygulamalarda hasta mahremiyetini sağlayacak tedbirlerin alınması, hastayı hazırlama işlemleri sırasında mahremiyet esaslarına azami ölçüde dikkat edilmesi (mahremiyeti sağlayacak şekilde bedenin mahrem yerlerini örten önlük ve bone kullanılması gibi),
2. Poliklinik, acil servis, gözlem ve hasta odaları ile kan alma gibi birden çok hastanın bir arada bulunduğu mahallerin, hasta mahremiyetini koruyacak şekilde düzenlenmesi (perde, paravanla ayırma gibi),
3. Klinik görüşmeler, muayene, işlem/tedavi, görüntüleme ve hasta transferi işlemlerinde, Hasta Hakları Yönetmeliği’nde öngörülen ilkelere uygun davranılması,
4. Hasta ve tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin (sağlık personeli dâhil), tıbbi müdahale sırasında mahalde bulunmaması ve hastanın sağlığı ile ilgili bilgilerin gizliliğinin sağlanması,
5. Ölüm olayı sonrasında da mahremiyet hakkına riayete devam edilmesi.”
Ülkemizde, 1 Ağustos 1998 tarih ve 23420 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliği’nde de bu konu 4. bölümde Hasta Haklarının Korunması başlığı altında ele alınmaktadır. 21. maddeye göre hastanın mahremiyetine saygı esastır.
Aynı Yönetmelik’in Bilgilerin Gizli Tutulması başlığını taşıyan 23. maddesine göre de sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen durumlar dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz. Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkasına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hâllerde, bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz.
Günümüzde ayrıca bilgisayar kullanımı, modern teknolojinin çağdaş tıbba getirdiği önemli bir yeniliktir. Bilgisayarlar, tanı, tedavi planlaması, laboratuvar analizleri, hastane yönetimi vb. alanlarda kullanılmaktadır. Tıbbın bazı alanlarında, klasik yöntemleriyle hastalığın tanı ve tedavisi, bazı yanlış sonuçları da beraberinde getirebilir.
Ancak bilgisayarları yetkili olmayan kişiler de kullanabilir ve buradan aldığı verilerle tanı koymaya kalkabilir. Bu sorumluluk ise tamamen o bilgisayarın bulunduğu klinikteki hekime ait olup, hekim ya da onun yanında çalışanlar bilgisayara yüklenmiş olan hasta ile ilgili bilgileri saklı tutmalı ve tıbbi gizlilik ilkesine uymalıdırlar. Tıbbi verilerin bilgisayarlara doğru olarak yüklenmesi de çok önemlidir.
Bu konuda bilgisayarların tıpta kullanımına ait 1983 tarihli Dünya Tabipler Birliği duyurusunda da aynı konu işlenir.
Bu bağlamda şu konulara etik açıdan dikkat etmek gerekir:
1. Bilgisayara hastalarla ilgili bilgiler doğru yüklenmelidir.
2. Bilgisayardan hasta ile ilgili bilgileri yalnız hekim almalıdır.
3. Hasta ile ilgili bilgiler her isteyen kişi veya kuruma verilmemeli ve tıbbi gizlilik ilkesine uyulmalıdır.
4. Bu konuda yasal düzenleme yapılması önemlidir.
Konunun önemini iyice vurgulamak bâbında sosyal medyada da bu konulara hiç dikkat edilmemesi üzerine Türk Tabipleri Birliği de 22 maddelik bir kılavuz hazırladı: Buna göre, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmamış bilgilere yer verilemez. Yine hastaların sır kapsamındaki bilgileri paylaşılmamalıdır. Hastaların tedavi öncesi veya sonrasına ait görüntülerine yer verilemez. Bu arada internet ortamında hasta bizzat muayene edilmeden, yöneltilen soruların cevaplanması suretiyle tedavi önerilerinde bulunulamaz.
Ancak günümüzde bütün bunlara tamamen uyulmamakta ve mahremiyete saygı zedelenmektedir.
Bilindiği gibi gizliliğe saygı ilkesi önce hastayı korur. Gerçekten hekim tarafından hasta sırlarının açıklanması ile hasta zarar görür. Nitekim sırrın açıklanması, hastanın menfaatlerini zedeler. Ayrıca sırrın açıklanmaması, toplum açısından bazı yararlar sağlar. Bundan başka hekimlik sırrının açıklanması, tıp mensuplarına duyulan güveni sarsar. Bu da dürüstlük ilkesinin çiğnenmesine neden olur.