Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2006 yılında acil servislere başvuran hastaların bakımı ve sevkleri ile ilgili 2 genelge yayınladı. Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği’nin 15. maddesi ile uyumlu olarak bu genelgelerde, acil servise başvuran tüm hastaların kabul edilip ilk değerlendirilmelerinin ve gerekli ilk tıbbi müdahalelerin yapılıp stabilizasyonlarının sağlanmasının gerekliliği hatırlatıldı. Yatırılarak tedavisi gereken hastaların hiçbir surette boş yatak olmadığı gerekçesi ile sevkinin yapılmaması, hastanenin tüm yataklarının acil hastalar için kullanılması gerektiği vurgulanmaktaydı. Hastaların acil durumda sevkinin ancak daha ileri tıbbi bakım ve tedavi ihtiyacında yapılması belirtildi. Hastanın stabilizasyonu sağlandıktan sonra, iletişim kurularak, yapılan tetkik ve tedavinin de yazıldığı sevk formunun doldurulması sonrası sevk işleminin yapılabileceği vurgulandı. Sevkin yapılacağı hastanenin yataklarının tümünün dolu olması haricinde sevki reddetme mazereti olamayacağı belirtildi. Bunun takibi için ise koordinasyon sağlanan hastane yöneticilerinin hastanedeki yatak durumunu, branşında yeterli uzman hekimin bulunup bulunmadığını ve cihazların arızalı olup olmadığını sürekli takip etmeleri istendi.
Bu genelgeler ve içeriği, acil sağlık hizmetlerinin topluma etkili bir şekilde sunulması çabasının ve bu hizmetin öneminin bir göstergesidir. Ancak, acil sağlık hizmetlerinin sunulmasını doğrudan etkileyen bir çok faktör nedeni ile hasta sevklerinde bu kurallar belirtildiği şekilde işleyememektedir. Öncelikle nüfus artışı ve beklenen yaşam süresine oranla yeterli olamayan hastane yatak kapasiteleri, “boş yatak yok” savunmasını ön plana çıkartmaktadır. Halbuki özellikle üniversite hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastaneleri olmak üzere boş yatak olmasına rağmen acil servislerde hastaların bekletilmesi tüm yatakların acil hastalar için kullanılmadığını göstermektedir. Zaten olması gerekenden daha fazla sayıda hastaya hizmet sunmaya çalışan acil servislerin önünden yatış engelini kaldırmak gerekir.
Daha ileri tetkik ve tedavi gerekliliği gerekçesini de irdelemekte yarar var. Kapısında tabelası olan ve acil sağlık hizmeti sunan tüm kurumların acil servislerinde 24 saat boyunca aynı kalitede hizmeti sunmak için belirlenen en az malzeme, tetkik ve tedavi olanaklarının hazır olması gerekmektedir. İleri tedavi gerekliliği ancak ilgili dalda uzman hekim olmaması, cerrahi girişimin yapılabileceği alanın olmaması veya diyaliz gibi ihtiyacı karşılayacak olanak olmaması durumunda söz konusu olabilir. Uygulamada ise çoğunlukla uzman hekim olmasına rağmen olanakların kısıtlılığı, ileri tetkik ve tedavi ihtiyacını doğurmaktadır. Bu nedenle acilen tüm hastanelerin alt yapılarının gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.
Sevk sürecinde ise gerekli basamaklar tam olarak yerine getirilmemektedir. Özellikle hekimler sevki uygun görülen hastane ile koordinasyon kurmamaktadırlar. Standart sevk formları mevcut olsa bile halen bir reçete kağıdına sevk ile ilgili bilgileri yazmak tercih edilmektedir. Acil servislerin ve hekim iş yükünün yoğun olması bu uygunsuzlukların temel nedeni olarak ortaya atılsa da, sevk işleminin yasal yükümlülüğünü ve hastanın iyiliğini göz ardı etmemek gerekir.
Uygulamada yaşanan ve acil servisleri zor durumda bırakan diğer bir sevk sorunu ise herhangi bir tanı nedeniyle hastaneye yatırılan ve yatışından birkaç gün, bazen birkaç hafta sonra sevk edilen hastalardır. Bu hastaların sevk süreçleri de yönetmeliklerde tanımlanmalı ve uygulamaya sokulmalıdır. Zaten bir uzman hekim tarafından yatırılan, takip edilen ve tedavisi devam eden bir hastanın çeşitli nedenlerle başka bir kuruma nakli aşamasında acil servislerin yeri yoktur. Hastalar doğrudan sevki kabul eden ilgili birime yönlendirilmelidir. Özetle, ülkemizde sağlık ihtiyacının çok önemli bir kısmına yanıt vermeye çalışan acil sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine yönelik çabaları göz ardı etmemek gerekir. Uygulamadaki kişiler olarak mevzuatı takip edip, çalıştığımız uç birimleri ve hizmeti iyileştirmeye çalışarak sorunların çözümünü sağlayabiliriz.