Personel eksikliği hemen hemen tüm yöneticilerin yakındıkları sorunların başında gelir. Hizmet ve ürünün niteliğini büyük ölçüde etkileyen bu sorun, konu hastane olduğunda insan sağlığı ve yaşamını tehdit edebilecek boyuta ulaşabilmektedir. Bu yüzden hastanede yatmak, hastalar için bazen evinde yatmaktan daha riskli olabilir. Çünkü evinde ailesi tarafından yakın ilgi gören hasta, hastanede özellikle çalışan sayısının çok sınırlı olduğu gece vardiyasında, kendi haline terkedilmektedir.
Böylece gözetimden uzak kalan hastada oluşan değişiklikler zamanında fark edilememekte ve hekim bundan haberdar edilememektedir. Eğer hekim sayısı yetersizse, gerekli girişimlerde bulunulamamaktadır. Ölümlerin daha çok gece saatlerinde yer alıyor olması söylenilenleri doğrular niteliktedir.
Yaşlı ve denge sorunu olan hastaların düşerek zarar görmesi gibi hastane kazalarının başında gelen olayların gece meydana gelmesi de bir rastlantı değildir. Ancak tüm bu gerçekler, gerekli durumlarda hastanede yatılması zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Çünkü bazı hastalıkların tedavisinin kesinlikle hastanede yapılması zorunludur ve bu nedenle de söz konusu sorun giderilmelidir.
Bilindiği gibi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Hasta Hakları Yönetmeliği ve Anayasa, herkese, hiç bir ayrım gözetilmeksizin sağlık hizmeti alma hakkı tanımakta ve sağlık hizmetleri dağılımının gereksinimler doğrultusunda yapılmasını öngörmektedir. Konu hastanede insana sağlık hizmeti sunmak olduğundan, hastaların bakım ve tedavisinde, durumu, statüsü, toplumsal konumu, ırkı, dili, dini inançları, fiziki özellileri, yaşadığı yer dikkate alınmaksızın, gereksinimlerine uygun, eşit, her yönden ulaşılabilir nicelik ve nitelikte sağlık hizmeti verilmesi önem kazanır. Bu nedenle, ülke genelinde; bölgelerin özelliklerine bağlı sağlık gereksinimlerinin saptanması, gereksinimlerin giderilmesinde, hangi sağlık mesleklerine ve ne kadar insan gücüne gereksinim duyulduğunu ortaya koyan çalışmalara öncelik verilmelidir.
Hastanelerde meslek ve insan gücünü saptama çalışmalarında, hastanenin hizmet vermekle yükümlü olduğu hastaların hastalıkları, özel durumları ve servislerin yatak kapasitesi dikkate alınır. Bugün en çok yakınma konusu olan hemşirelik bakımı gereksiniminin saptanmasında ise önce hastalarının durumlarına göre 24 saatlik bakım gereksinimi bulunur ve bunun vardiyalara dağılımına karar verilir. Çalışanların günlük çalışma saati 8 saat olduğundan, elde edilen değerler 8\’e bölünerek üç vardiyada kaçar hemşire çalışması öngörüldüğü bilgisine ulaşılır. Bu konuda ayrıntılı çalışmalar sonucunda elde edilmiş veriler literatürde de yer almaktadır. Diğer bir deyişle hastanenin ve hizmet verdiği hastaların özellikleri ve yatak kapasitesine göre her vardiyada kaç hemşire bulunması öngörüldüğü bilgilerine kolaylıkla ulaşılabilir. Bu bilgiler ışığında hastalara 24 saat boyunca; kusursuz, eksiksiz, nitelikli ve kesintisiz bakım verilebilmesi için gereken sayıda hemşire işe alınır. Böylece hastanelerde 365 gün aynı nicelik ve nitelikte bakım verilebilmesi sağlanır.
Aslında personel eksikliği sorunu diğer sorunların bir bileşkesidir. Aynı zamanda beraberinde başka sorunları da getirmektedir. Yazının devamında sözü edilen sorunlar ve bunların ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere değinilecektir.