Yakın tarihte geçirdiğimiz ciddi deprem ve sonrasında yaşananlar, ülkemizde, özellikle de İstanbul’da geleceği kesin ama zamanı belli olmayan depremle ilgili hazırlıkların sürekli gündemde tutulmasını ve gerekenlerin ivedilikle yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Ne var ki konu ile ilgili tüm uyarılara karşın çalışmaların beklenilen hızda ve ciddiyette yürütülmediğine ilişkin bilgiler uzmanlar tarafından sürekli dile getirilmektedir.
Ülke genelinde depreme hazırlıkta her bireye düşen görevler vardır. Öncelikle yaşanılan binanın depreme dayanıklılık kontrolünün yaptırılmasında üzerine düşenlerin yerine getirilmesi ve oturulan dairede iç düzenlemelere gidilmesi konu edilen görevler arasındadır. Söz konusu görevler; her bireyin kendisine, ailesine, komşularına ve topluma karşı taşıdığı sorumlulukların bir uzantısıdır.
Ancak hastaneler deprem yönünden ele alındığında, bu kurumların yükümlülüğünün çok yüksek ve çok boyutlu olduğu bir gerçektir. Bu bağlamda hastanelerden beklenilenler; hastane binasının depreme dayanıklılık kontrolünün yaptırılması, kontrol sonucuna göre gerekli yaptırımların uygulanması ve düzenlemelere gidilmesidir. Ayrıca bakım ve tedavide kullanılan tüm donanımların durum ve konumlarının gözden geçirilmesi ve bunların deprem anında tehlike yaratma olasılığının değerlendirilmesi ve güvenli bir biçimde konumlandırılması da yine yapılması gerekenler arasındadır. Bu düzenlemeler deprem anında meydana gelmesi olası zarar ve ziyanlardan korunmakla ilgilidir.
Aslında hastanelerin deprem ile ilgili yükümlülükleri yukarıda sözü edilenlerle sınırlı değildir. Ayrıca o kadar da kolay değildir. Çünkü hastaneler, bir yandan o sırada hastanede yatan hastaların bakım ve tedavisini eksiksiz ve kusursuz yürütme çabası gösterirken, diğer yandan depremzedelerin gereksinimlerine yanıt vermek durumu ile karşı karşıya kalır. Böyle bir duruma hazırlıksız yakalanıldığında, her iki grup hastanın zarar görmemesi olası değildir. Bu yüzden hastanelerin, çok özenle hazırlanmış depremi karşılama planı, daha doğrusu yepyeni bir durumda karşılaşılan olayların üstesinden gelinmesini sağlayabilecek nitelikte bir plan hazırlamaları zorunludur.
Plana işlerlik kazandırılmasında, amaca uygun veri toplanması ve bunların planlamada dikkate alınması çok önemli bir yere sahiptir. Hasta sayısı ve hastalık çeşidi, hastanenin konumu ve bulunduğu yerin özellikleri; yerleşim yerindeki binaların depreme dayanıklılık düzeyi ve nüfus yoğunluğu; bunlara bağlı olası başvuru sayısı; çevrede diğer hastanelerin olup olmadığı ve hizmet kapasitesi; çalışan personelin acil durumlarla baş etmedeki yeterlilik düzeyi; tedavi ve bakımda gereksinilen donanımın nicel ve nitel durumu gibi bilgilerin toplanması verilecek hizmetlere nitelik kazandırır. Bu bilgilerin dikkate alınarak yapıldığı plan ve uygulamalar hem yatan hastalar hem de depremden etkilenmiş acil vakalar yönünden yaşamsal bir değere sahiptir.
Planda ayrıca, elektrik kesintisi halinde elektronik cihazlara bağımlı hastalar için neler yapılabileceği ve tüm hastalar ve çalışanlar için yaşamsal değere sahip su ve besinlerin nasıl sağlanabileceğine ilişkin hususlara da yer verilmelidir.
Hastanelerin depreme hazırlık çalışmalarında, çalışanlardan da katkı ve katılım sağlanması hem planın bütünlüğü hem de uygulanabilirliği yönlerinden yararlı olabilir. Bu yolla çalışanların telaş ve korkuya kapılmadan, soğukkanlılıkla görevlerini yerine getirmeleri sağlanabileceği gibi, zaman ve enerji kaybı da önlenmiş olunabilir.