Anlamsız Bir Hayat Nasıl Yaşanabilir?
Hayatı anlamlı yaşama üzerine felsefi, teolojik ve bilimsel çok sayıda yayın var. Buna rağmen epeyce insanın anlamsız (boş, yararsız) bir hayat yaşadığı yönünde uzman görüşleri de mevcut. Hayatı anlamsız yaşama konusunda bu başarının (!) unsurları ne olabilir? Bu yazıda hayat nasıl anlamsız yaşanabilir meselesini irdelemeye çalışacağım.
Boş kelimesi anlamsız manasına da sahiptir. Boşa gitmek; harcanan maliyetin (Girdi: Emek, para zaman vs) hiçbir işe yaramaması, olumlu bir sonuca (çıktı) ulaşamaması anlamındadır. Bu başarı için kesin sonuç verecek şu öneriler uygulanabilir:
Bilinç
Birincisi; Bilgi ve bilinç arayışında bulunmamaktır. Bilinç (İng. consciousness; esk. şuur) kişinin kendisine, varlığına, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere, bir bütün olarak içinde yaşadığı dünyanın varlığını anlama manasındadır. Bilinçli bir bilgilenme arayış yoksa kendinin ve olayların hiç farkında olmazsın. Gaflet (aymazlık) içerisinde bir hayat sürdürebilirsin. Böyle bir yaşam gaflet (aymazlık) ile başarılabilir.
Değmez
İkincisi; değmez işler yapmaktır. Bu konuda daha önce Er Ryan’ı Kurtarmak filmi çerçevesinde bir yazı yazmıştım, okumadıysanız okumanızı öneririm.
Er Ryan’ı Kurtarmak (İngilizce: Saving Private Ryan), ABD’de 1998 yılında yapılan, Steven Spielberg tarafından yönetilen ve II. Dünya Savaşı konulu bir epik savaş filmidir. İkinci Dünya Savaşı’nda Müttefikler Normandiya’ya çıkarıldıktan sonra, Yüzbaşı John Miller ve timine, üç kardeşi savaşta ölen Er James Ryan’ı bulmak için tehlikeli bir görev verilir. Er Ryan hakkında bilinen tek şey, paraşütçü ekibiyle birlikte düşman hatlarının gerisine düştüğüdür. Görev icra edilmeye başladığında kurtarma timinden iki kişi öldürülür. Timde görevli askerler arasındaki bir konuşmada bir kişiyi kurtarmak için iki kişi öldü kalanların akıbeti belli değil derler. Geçen günde bir tuğgeneral için 70 kişinin öldüğü de aktarılır. Buna değer mi sorusu sorulur! Yzb Miller şunu söyler: “Umarım hak ediyordur. Evine döner daha uzun dayanan bir ampul icat eder, ya da bir hastalığı tedavi eder.” Daha sonra Er Ryan bulunur. Komutan Miller, Ryan’a yaralarından ölmeden önce “bunu hak etmesini” söyler.
Hayatı boşuna geçirmek isteyen birisi elde edilen manevi ve maddi değerin tüketilen manevi ve maddi değerleri karşılamadığı işler yapmalı.
Sevgi
Üçüncüsü; kendini ve başkalarını sevmemektir. Kendini ve başkalarını zehirlemenin en etkili yollarından biri sevgiyi bilmemektir. Hiçbir şeye bağlılık duymamak. Zamanını (anı ıskalamak), yerini, şartlarını havayı suyu, yemeğin tuzunu vs. uygun bulmamaktır. Kısaca şükran duygusu beslememek, minnettar olmamak, tevekkül etmemek.
Merhamet
Dördüncüsü; bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı üzüntü/acıma hissi duymamaktır. Kalpsiz bir dünyada diğer insanların çektiği acılara tüm duyu organlarını kapamaktır. Vicdansız bir dünyada merhametsizce maddi güç (makam vs) için son hızla aracını sürmek.
Maliyet
Bunları yapmanın da elbette bir maliyeti vardır: Boşa gitmiş hayatlar. Deneyimler belki öğretici olabilir ama bedeli anlamsız bir hayat yaşamış olmaksa bu ne kadar kıymetli bir öğrenme olabilir?
Bununla ilgili çok beğendiğim sözü sizlerle paylaşmak isterim:
Önceden öğrenenler indirimli fiyattan öğrenir;
Otoriteden öğrenenler özgürlük bedeliyle öğrenir;
Deneyerek öğrenenler etiket fiyatından öğrenir;
Hayattan öğrenenler gecikme zammıyla öğrenir;
Hayattan da öğrenemeyenler boşa gitmiş Hayatlarıyla öğrenirler. (Arthur Miller)
Boşa gitmiş bir hayatla ne kadar öğrenirse o kadar öğrenir insan! Ama nafile bir cabadır bu. Şair bunu çok güzel ifade etmiş: “Delikanlı çağımızdaki cevher / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün” (Cahit Sıtkı Tarancı). Nafile hayat için nafile yakınmalar!
O zaman “Yararsız (nafile) bir ömür nasıl sürdürülebilir?” sorusuna “olumsuzlanmış” bir cevap için yazının başına dönerek tersinden düşünerek (olumluyarak) okuyabilirsiniz.
Elbette nasıl bir hayat süreceğiniz sizin tercihinizdir.
Son söz: Bilinç hayatın boşa gitmemesi için elzemdir.